Yanan ormanlar değil, akciğerlerimiz...

2022.07.18 17:38 - Son Güncellenme: 2022.07.18 17:38
A

Bazen ezbere konuşmayı seviyoruz. 

Genel alışkanlığımız bu. 

Ne yazık ki, öyle.

Belki de daha kolayı budur.

Bilemiyoruz.

Gerçekçi düşünmek yerine en kolay yolu seçip, birilerini suçlamayı tercih ediyoruz. 

Elbette suçlayacaklardır.

Suçlamalıyız da.

Ama burada gerçekçi düşünmek ve kendimizden başlayarak yangınlara neden olan tüm unsurları gözden geçirmeliyiz. 

Zira konuyla ilgili yapılan çokça araştırma ve bilimsel veri var.

Alınması gereken önlemler de belli.

Yeniden bir yerleri keşfetmeye gerek yok.

Yeter ki, samimi olalım ve gerek kamu kurumları gerekse birey olarak üzerimize düşeni yapalım. 

Şüphesiz orman yangınları, birçok ülkede ve ülkemizde büyük zararlara yol açmakta. Orman yangınlarının başlamasına neden olan unsurları iki ana başlıkla açıklamak olasıdır.

Şöyle ki; yıldırımlar, cam parçalarının optik özellik göstermesi ve rüzgârlı havalarda kuru dalların birbirine sürtünmesi gibi doğal etmenleri; ekonomik ve terör amaçlı olarak adlandırabileceğimiz bilinçli ve istem dışı (sigara izmariti, piknik ateşi, kazalar v.b.) davranışlar gibi insani etmenleri nedenler olarak sıralayabiliriz. 

Zaten dünyada meydana gelen orman yangınlarının %98.8 kadarı, bilerek ya da istem dışı yani insanların çeşitli etkinlikleri sonucu meydana gelmekte.

Dolayisiyla sadece %1'den biraz fazla kısmı, doğal nedenlerle oluşmakta.

Prof. Dr. Hayati Doğanay ve Dr. Serkan Doğanay'ın araştırmasından alıntıyla; "Bütün gerekli önlemler alınsa bile, ülkemizde orman yangınlarını tamamen önlemek pek olanaklı görünmemekte. Çünkü Türkiye, Akdeniz iklimi etkisi altında bulunması nedeniyle, orman yangınlarına karşı oldukça duyarlı bir coğrafî konumda. Zaten orman yangınları bakımından riskli olan başka ülkelerde de, yangınların çıkmasını ve gelişmesinin önleyici önlemler alınmakla birlikte, en büyük çaba, yangınların başlangıç aşamasında büyümeden söndürülmesi esasına dayanmakta. Bu yaklaşım, çıkan yangın sayısından ziyade yanan alanın küçük kalmasını sağlayacaktır". 

Yine aynı araştırmada/çalışmada Türkiye'nin dünya ülkeleri arasında, orman yangınlarının en çok zarar verdiği ülkelerden biri olduğu ifade edilmekte. 

Coğrafî konum itibariyle Türkiye, Akdeniz havzasında yer almakta ve ormanlarımızın büyük bir bölümü, yangın tehdidi altında bulunmakta. Özellikle Kahramanmaraş'tan başlayıp, Akdeniz, Ege'yi takiben İstanbul'a uzanan 1700 km'lik sahil şeridinin 160 km. derinlikteki bölümü, orman yangınları bakımından çok büyük bir hassasiyet göstermekte. 

Buradan hareketle ormanlarımızın, yaklaşık %58'i yangınlar açısından riskli bölgelerde bulunmakta.

Orman yangınlarının çok büyük bir kısmının da bu riskli bölgelerde meydana geldiği düşünülmekte. 

Orman yangınlarının %97'sinin yaz kuraklıklarının yaşandığı Haziran-Ekim ayları arasında görüldüğü bilinmekte.  

Dediğimiz gibi nedenler ve alınması gereken önlemler bilinmekte. 

İstatistikler de ülkemizin belirli noktalarının risk altında olduğunu gösteriyor. 

Yangının çıkmasını engelleme ve sonrasındaki aşamalarına ilişkin duyarlı olunmalı ve bu bilinçle değerlendirilmeli.

Ayrıca bu konuyu güvenlikleştirmeliyiz.

Alınacak önlemlerle ilgili bakış açımızı üst seviyeye çıkarmalıyız.

Unutmamamız gerekir ki, orman yangınları salt ilgili alanı etkilemiyor.

Tüm ülke ve bölge için zararlara yol açıyor.

 


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları