Nilüfer Deresi'ni Bursa'ya geri verin...

2020.05.22 16:54 - Son Güncellenme: 2020.05.22 16:57
A

Pandemi sürecinde bir şeyin farkına vardık.

Aslında daha önce de farkındaydık belki ama yapılabilirliği konusunda umudumuz daha azdı.

Zira bu insan yoğunluğunda daha fazla kazanma hırsıyla birlikte doğanın hunharca yağmalandığında sonrasını düşünmek pek işimize gelmiyordu.

Avrupa Birliği ülkeleri küresel iklim değişikliği ile ilgili önlemler almaya çalışırken, Trump dönemine kadar ABD bile bu işin ciddiyetinin farkındaydı.

Türkiye ise "Aman üretim zora girmesin, aman istihdama yansırsa fabrikalar zora düşerse ve bu yeni maliyetlerle nasıl rekabet edilecek?" endişesiyle yeterince önlem alamamış durumda.

Bırakın yeni önlemleri fabrika atıklarını derelere bırakan ve bacalarına filtre takmasıyla ilgili gerekli denetimi yapamayan hatta filtrelemeleri olsa bile çalıştırılmasıyla alakalı denetimleri yapmaktan bile aciz bir ülkemiz var maalesef.

Ya da doğalgaz ile çalışması gereken fabrikalarda yeniden kömüre dönülmesine izin verilmesi ya da göz yumulması gibi.

Oysa başta Bursa olmak üzere fabrikalar kısa bir süre faaliyetlerine ara verdiklerinde ya da şehirlerde yavaşlatılmış yaşama geçildiğinde ne kadar güzel bir doğamız olduğunun farkına varmıştık.

Değil mi?

İstanbul'dan Uludağ'ın görülmesi, denizlerde yunusların kıyılara kadar gelmesi, kentlerdeki hava kalitesinin muazzam şekilde artması ve hava kirliliğinden rengi bile değişen yeşilliklerimizin doğal haline dönmesi bizlere bir şeyler hatırlatmıyor mu?

Yazımızın başlığında belirttiğimiz üzere Nilüfer Deresi'nin bile temizlenmeye başlaması bir gösterge değil mi?

*

Nilüfer deresi Uludağ'ın güney yamaçlarında 850 metre yükseklikteki iki mağaradan çıktığı kabul edilmektedir.

Başlangıç suyu olarak da Aras Suyu işaret edilmektedir.

Bu su batı doğrultusunda akarken çeşitli kollarla birleşerek Nilüfer adını almaktadır.

Uluabat Gölü ile birlikte Marmara Denizi'ne dökülmektedir.

Bursa'nın batısından birçok bölgesine kadar bilinip çeşitli kollarıyla da kent halkı tarafından özümsenmiş bir dereden söz ediyoruz.

Ve geçmişte balık tutulabilen, içinde yüzülebilen bir dereyi anlatıyoruz.

Zamanla yanından geçmekten bile imtina edilen bir suyu anlatıyoruz.

Geçmişte belediyelerin Nilüfer Deresi'ni temizleme ile ilgili iddialı sözlerinin slogandan ibaret olarak kaldığını çokça gördük ne yazık ki.

Ya güçleri yetmedi ya da düzene ayak uydurmak daha kolay geldi.

Bilemiyoruz.

Ancak pandemi ile birlikte Nilüfer Deresi'nde umut veren görüntüler belirmeye başladı.

Eğer pandemiyi bir fırsata çevirip doğal güzelliklere sahip çıkma anlayışı galip gelirse "Nilüfer yeniden temiz akacak" sloganı vücut bulabilir.  

"Velhasıl, Bursa sudan ibarettir" diyen Evliya Çelebi'nin bu sözü Nilüfer Deresi için de geçerli olabilir.

Unutulmamalıdır ki, pandemi sürecinde de gördüğümüz üzere satın alınması en zor olan şey sağlıktır.

Doğamız da sağlığımızla ilgili ihtiyaç duyduklarımızın başında gelmektedir.

Salt kendimiz için değil gelecek nesiller için de buna ihtiyacımız var.

Nilüfer Deresi'ne sahip çıkalım...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları