Yerel seçimlere giderken şu liyakat meselesi

2019.01.04 09:35 - Son Güncellenme: 2019.01.04 09:35
A

Türk Dil Kurumu (TDK); sözlüğünde Liyakat kelimesini şu şekilde ifade ediyor; 
1. Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu, değim
2. Kifayet
"Her birimiz kendi liyakatimize göre, üzerimize bir vazife almalıyız." - Y. K. Karaosmanoğlu

TDK, sonra da 'liyakat' denilince, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun vazifenin liyakate göre tesis edilmesi gerektiğine atıfta bulunan cümlelerini hatırlatıyor.

Bugün Türkiye'de en çok sıkıntı yaşadığımız sorunlardan biri de herhalde liyakat. 

Yani; bir kimsenin bir işe alınırken, bir yere seçilirken o işe uygun mevcut yetenek, bilgi ve birikiminin yeterli olup olmadığına bakılması meselesi.

Bunun toplumun iş dünyasının her aşamasında görüyoruz. Saat gibi işlemesi için ehil insanların başında olması gereken bir çok kritik noktada hakedenlerin bir türlü önünün açılmaması. 

Bu sadece devlet veya özel sektör atamalarında mı oluyor sanıyorsunuz ? Tabii ki hayır. 

Hiç evinize son zamanlarda usta çağırdınız mı? Ya da bir tadilat boya badana işleri ile uğraşacak usta aradınız mı? Şanslıysanız sorun yok tadını çıkarın. Zaten istisnai olup tenzih ettiklerimiz tabii ki bir kenara. Zaten ülkede işler onların sayesinde bir şekilde yürüyor. 

Ama şanslı değilseniz; eve kim gelirse ciddi anlamda işiniz var. Ülkede bu gece nedenle gerçekten işin ehli ustalar, uzmanlar yetiştiren okullara ihtiyaç var. Her canı isteyen her hizmet sektörüne girip toplumun da dengelerini bozmamalı. 

Devletin üniversite mezunlarının sayısını arttırırken, liyakat bazlı ara elemandan üst seviyeye dek her alanda çok ciddi bir planlama yapması lazım. Özel sektörde kimlerle konuşsam, ya da devlette kime sorsam gelen nesillerin doğru yönlendirilmediğinden şikayetçi. 

Hepimizin derdi güçlü bir Türkiye.

Şimdi önümüzde Mart sonunda gerçekleşecek yerel seçimler var. Siyasi parti yöneticilerine bu açıdan çok ama çok büyük rol düşüyor. 

Neden mi? Çünkü topluma örnek olacak ve doğru yön gösterecek siyaset müessesi; liyakat üzerine tesis edeceği yerel yönetici adayları ile hepimize öncülük edebilir. Bu işin öneminin farkında olan belediye başkanları, meclis üyeleri, muhtarlar toplumumuzun kılcal damarlarına dek nüfuz ederek liyakat sahibi ekipleri oluştururlar. 

Belediyelerle ilgili adaylar belirlenirken de her partinin çok titiz davranması gerekiyor. Çünkü yönetmek de ayrı bir bilgi birikimi istiyor. Çünkü; gelecek yeni isimleri ciddi şekilde yönetilmesi gereken bir borç yükü de bekliyor. 

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Yalçın Karatepe'nin geçenlerde ilginç bir yazısı dikkatimi çekti. Bakın yazıda ne diyor Prof. Karatepe; 

'Ancak adayların seçilmesi durumunda mali açıdan nasıl bir belediye devralacakları kamuoyunda pek konuşulmuyor. Son yerel seçimlerin yapıldığı 2014'den beri Türkiye'deki belediyelerin konsolide gelir gider durumuna baktığımızda, yıllar içinde belediyelerin artan oranda bütçe açıkları verdikleri görülmektedir. 2014 yılında belediye gelirlerinin giderlerini karşılama oranı %99 seviyesinde iken bu oran 2017 yılı sonunda %86,7'ye düşmüştür. Bu da gösteriyor ki belediyeler artan oranda borç kullanıyor. Tüm belediyelerin 2014 yılında 721 milyon olan bütçe açığı 2017 yılı sonunda 15 milyar liraya çıktı.'

Bursa'nın değerlendirmede yer aldığı analizde şu ifadeler de yer alıyor; 

Belediyelerin bütçe açıklarının gelirlerine oranının 2017 yılı sonu Türkiye ortalaması %13,1'dir. Ancak belediye bazında baktığımızda bazı belediyelerin oldukça büyük bütçe açıkları verdiği görülmektedir. Miktar olarak en fazla bütçe açığı veren belediye 7 milyar lira ile İstanbul Büyükşehir Belediyesidir. İkinci sırada İzmir BB 1,3 milyar ve üçüncü sırada 1 milyar liralık açıkla Bursa BB izlemektedir. Belediyelerin büyük bir kısmı bütçe açığı vermekle birlikte, bazı belediyelerin fazla verdiği de görülmektedir. 103 milyon lira ile Kilis Belediyesi en çok bütçe fazlası veren yerel yönetim olurken, Eskişehir 76 ve Rize 47 milyon lira ile onu takip ediyor. Muhasebat Genel Müdürlüğü'nün yayınladığı verilere göre belediyelerin 2017 yılı sonu itibariyle 61 milyar lira kredi borcu bulunuyor. 2017 yılı toplam belediye gelirlerinin 97 milyar lira olduğunu düşündüğümüzde, mevcut borç stokunun zaman içinde tasfiye edilmesi pek mümkün görünmüyor. Devam eden borçluluk ve bu borcun maliyetinin artan faizler ile birlikte yükselecek olması belediyelerin kullanabilecekleri serbest nakit akışı miktarını da belli ölçüde azaltacaktır. Belediyelerin sadece kredi borcu bulunmuyor. Bunun yanında yerel yönetimlerin Hazine'ye 11,6 milyar lira borcu bulunmaktadır..'

Durum maalesef belediye borçları açısından böyle. Her ne kadar devlet belediyelere yerel seçimlerin sonuna dek borçların ödenmesi konusunda bazı kolaylıklar ve ertelemeler sağlasa da sonuçta bu koltuklara gelecek yeni başkanların olağanüstü bir beceri ile bu sorunlarla uğraşması gerekecektir. 

Bu da en başında dediğimiz gibi dönüp dolaşıp şov veya slogan kültürüne dayalı siyasete değil üretken akıllı bir politika temeline dayalı liyakata geliyor. 

Nacizane tavsiyem tüm parti yönetimleri halka daha iyi hizmet kim getirecekse en doğru isimleri bulsun. Sadece adaylar değil meclis üyelerin de bile azami seçici ve objektif olsun.

Derdimiz hep birlikte daha iyi bir Türkiye. Ama önce bunun yolu tek bir şeyden geçiyor... Liyakat liyakat liyakat...

Bunu yerel seçimlerde liyakat sahibi belediyecilerle, yerel yönetime gelecek isimlerle başlatalım. Alt yapımız güçlü olsun. 

En güzel günler sizlerle ve ülkemizle olsun. 

Sağlıcakla kalın...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları