Mısır'a 8 yıl sonra büyükelçi yolda

2021.05.07 00:01 - Son Güncellenme: 2021.05.07 00:06
A

Türkiye'nin Orta Doğu politikasında önemli bir yer tutan ancak son sekiz yıldır neredeyse sıfır ilişkisi olan Mısır ile yeni bir dönem başlayabilir mi sorusu gündemde. 

Uluslararası güvenlik politikaları çerçevesinde Doğu Akdeniz ve Libya ekseninde Mısır ile ilişkiler gerçekten önem taşıyor. 

Malumunuz bir süreden beri  Türkiye, 2021 yılında dış ilişkilerde 'pozitif gündem' başlığı altında Mısır ile de yeni bir süreç isteğini seslendirmişti. 

Bu çerçevede de aylardır istihbari düzeyde bir temas yürütülüyordu. Sonunda Kahire'de orta üst düzey seviyede ilk resmi görüşmeler gerçekleşti.

Türkiye ve Mısır arasında süren 2 günlük görüşme sonrası Dışişleri Bakanlığı'ndan gelen açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal ve Bakan Yardımcısı Büyükelçi Hamdi Sanad Loza başkanlıklarındaki heyetler arası görüşmeler samimi havada ve kapsamlı içerikte gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerde ikili konuların yanısıra Libya, Suriye ve Irak'taki durum başta olmak üzere bölgesel konular ele alınmış, Doğu Akdeniz'de barış ve güvenliğin sağlanması ihtiyacı üzerinde durulmuştur. Taraflar istişarelerin bu turunun sonuçlarını değerlendirecek ve müteakip adımları kararlaştıracaktır."

ELÇİLER MASADA 

Evet resmi açıklama bu şekilde. Öncelikle size şunu söyleyim, iki ülke karşılıklı olarak ilişkilerini tekrar büyükelçilik seviyesine çıkarma konusunda prensip kararı aldılar. 

Ancak bu iş bugünden yarına belki olmayabilir. Çünkü arada hala pembe bir tablo yok, ciddi sıkıntılar var. 

Tıpkı; 'İsrail ile de yeni bir ilişkiler mi başlıyor' sorusunun ardında yaşanan sıkıntılar gibi. 

Mısır aradan geçen sekiz yıl boyunca mahallede yeni arkadaşlar edindi.  Hem de ne arkadaşlıklar. Rum Kesimi ve Yunanistan ile askeri eğitim işbirliği anlaşmaları, ortak askeri tatbikatlar, Orta Doğu'da Ankara'nın aleyhine çalışan bir Kahire yönetimi gibi başlıklar söz konusu. 

Mısır tarafı da, Türkiye'den Müslüman Kardeşler gibi örgütlere taviz vermemesini istiyor. Ayrıca, Türkiye'de aleyhine yayın yapan Müslüman Kardeşlere yakın basın yayın organlarına da uyarı göndermesini istiyor. Bir başka başlık daha var. O da Ankara'yı ciddi anlamda rahatsız ediyor. Libya'dan Türk askerlerinin çekilmesi. 

Daha önce hatırlarsanız; Mısır askeri yetkilileri, Libya'da Türk askeri varlığının çekilmesi isteğini işi tehdide varacak boyutlara götürmüşlerdi. Hatta hızlarını alamamış, Türkiye'nin desteklediği Ulusal Meşru Mutabakat Hükümetine karşı da açıkça Fransa ile birlikte isyancı yasadışı Hafter'i desteklemişlerdi. 

Tabii ki diplomaside yaşanan sorunlar dizinini vagonlara bölerek ayrı ayrı başlıklar halinde ele alan bir çözüm yöntemi de mevcut. 

İşte; Türkiye ve Mısır bunu yapmaya çalışıyor. Eğer bu sorunlardan biri veya birkaçı üzerinde kısmi de olsa ön uzlaşma ya da süreç üzerinde anlaşma sağlanırsa büyükelçiler karşılıklı olarak atanacak. 

Tabii ki; Mısır'ın bu arada, Yunanistan ve Rum Kesimi ile Doğu Akdeniz'deki yetki alanları sınırlama anlaşmasında Ankara'nın haklarına saygı gösteren bir tutum sergilemesi de Türkiye tarafından olumlu olarak not edilmiş durumda. 

İşte bu gibi başlıklar üzerinden iki ülke bir ara yola çalışıyor. Dediğimiz gibi Mısır deyip geçmeyin. Türkiye herkesle kavgalı olunca karşısında oluşacak ittifaklara karşı tek başına kalabiliyor. Ve olmadık ülkeler bile Türkiye'nin karşısında yeni gruplaşmalar yaratabiliyor. 

Halbuki; Mısır ve İsrail aslında Doğu Akdeniz'deki kendi hakları açısından da ve menfaatleri çerçevesinde de Türkiye'ye ihtiyaç duyuyor. 

İşte Ankara da, bu mantıkla şimdi ilişkileri yeniden yapılandırma dönemi için kolları sıvadı. 

Ama bu yeni dönemde, Mısır veya İsrail, Yunanistan ve Rum Kesimi ile imzaladığı anlaşmalardan geri adım atar mı, atmazsa mevcut bu anlaşmaları İle Türkiye ile ne kadar ortak zeminde buluşabilir, işte en büyük soru bu. 

Yine de müzakerelere başlamak bile güzel. Şu anda, Türkiye'nin, Yunanistan ve Rum Kesimi ile gerek Kıbrıs, gerekse Doğu Akdeniz ve Ege'deki sorunlar yumağındaki  'imkansız' görüşmelerine bakınca en azından başta Mısır olmak üzere İsrail ile de bir umut ışığını ufukta görebilmek mümkün. 

Önemli olan mevcut kurulmuş bu karşı yapılarda akıl oyunlarıyla karşı tarafta iç çatlaklara yol açabilmek. 

Kazananın her zaman Türkiye olması en büyük dileğimiz. Ama bu da sabırla, akılla, sağduyuyla ve çelik gibi sinirlere sahip olmakla mümkün olabiliyor. 

Dış politikadaki dengeler ve menfaatler çerçevesinde oluşturulan olumlu atmosfer şüphesiz Türkiye'nin iç siyasi ve ekonomik dengelerini doğrudan etkiliyor. 

Bakalım, Mısır ile nasıl bir dönem olacak ve beraberinde Türkiye hangi avantajları sağlayacak. 

Libya'dan Suriye'ye, Irak'tan Doğu Akdeniz'e, Ege'den Kıbrıs'a kadar bu geniş eksende, Mısır ve İsrail ile ilişkiler bir çok anlamda Türkiye'nin elini de rahatlatmış olacak. 

Tabii, bunu yaparken barışmak adına gerek İsrail, gerekse Mısır'a taviz vereceğiz anlamı çıkmamalı. 

Olmazsa olmazlarımız ve milli menfaatlerimizin çakıştığı noktada şüphesiz ki Ankara gerekirse dur demeyi bilecektir. 

Sağlıkla kalın.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları