Hangisini seçerdiniz? 

2021.10.03 22:02 - Son Güncellenme: 2021.10.04 00:40
A

Türk dış politikasında şüphesiz sağduyulu akıllı ve dengeli değerlendirmeler olurken, öte yanda da inanılmaz şekilde duygusal açıklamalar ve yaklaşımlarla da karşılaşıyoruz. 

DİKTE SAÇMALIĞI 

Zaten televizyon kanallarında yapılan yorumlarda, sanki taraflardan birini seçmek zorundaymışız gibi insanlara kendi düşüncesini
dikte ettirmeye çalışanları görüyorsunuzdur. 

Bunlardan en çok tartışılanlardan biri de,Amerika mı, Rusya mı başlığı. 

Tabii ki; Türkiye dünyanın jeopolitik anlamda en kritik bölgelerinden birinde bulunuyor. 

Bu da, Türkiye'nin çevre jeopolitiğini de gözönüne aldığımızda dünyanın büyük aktörlerinin civarımızda bulunması gibi bir gerçekliği de getiriyor. 

COĞRAFİ ZORUNLULUK 

Sık sık gerek Avrupa Birliği, gerek Rusya, gerekse Amerika Birleşik Devletleri ile bir çok konuda karşı karşıya geliyoruz. Bu ulusal menfaatleri koruma adına coğrafi bir zorunluluk ve gerçeklik. Çünkü geri atarsanız bir daha hür iradenizle ileri bir adım atma ihtimaliniz pek kalmaz. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Soçi'de Rusya Lideri Vladimir Putin ile geçen hafta biraraya gelmesi sonrası, Türk Amerikan Rus ekseninde, Washington mu Moskova mı olmalı kim daha iyi, kötü tartışmaları yine gündeme geldi.  

HANGİSİ Mİ? 

Kimileri Rusya ile yeni dönem olmalı dedi. Bazıları ise ABD de önemli dedi. Ama asıl önemlisi, aslında ikisi ile ilişkileri ulusal menfaatlerimiz doğrultusunda akılla yönetmek. Gaza gelmemek. Duygusal olmamak. Bu kritik konuyu objektif olarak ele alma zamanı geldi. 

Bazı değerlendirmelerde, Türkiye giderek Rusya'ya kayıyor, ya da Amerika ile ilişkileri çok kötü veya Rusya ile çok iyi deniliyor. Bu ne kadar doğru tartışılır. 

Çünkü meseleye tamamen duygusallıktan uzak, sorunların farkında ve diplomatik pragmatizm  üzerinden bakmak gerekiyor. 

Türkiye'nin Amerika ve Türkiye'nin Rusya ile ilişkileri arasında aslında çok dramatik bir fark yok. Yani ABD mi, Rusya mı diye sizi seçmek zorunda bırakanları dikkate bile almayın. Bu kompleksli tartışma bize yakışmaz. Asıl önemli olan yüksek ulusal menfaatlerimizdir. 

ASIL MESELE

Mevcut sorunların gerçekte derinliğine, açık ve örtülü meselelere bakıldığında, Washington Ankara ve Moskova Ankara ilişkilerinin tanımını yapmak gerekirse, durum gergin tondaki bir melodinin farklı enstrümanla seslendirilmesi gibi bir şey. 

Hem Washington hem de Moskova ile gerçekten çok ama çok ciddi sorunlar var. 

FARKLARI NE? 

Rusya, menfaat alanlarına dokunulduğunda hırçınlaşan ve zaman zaman da bilinen indirekt sert hamlelerini içeren Rus diplomasisini işletiyor. 

Washington ise bilindik yaklaşımlarını bazen konjonktürel menfaatleri ile harmanlayarak, içerideki Türkiye aleyhtarı lobilerin de etkisi ile sürekli değiştirerek yönetmeye çalışıyor. 

Türkiye milli menfaatleri açısından tezlerinde haklı. Bu durumdan taviz vermemesi de şart. Ama bu da doğrudan veya dolaylı hamlelere karşı hep tetikte olmayı gerektiriyor.  

Tekrar etmeye gerek yok. Zaten artık hepimiz Amerika ile ana sorunları biliyoruz. Neredeyse sistemi kilitleyen ve Türkiye'ye Rusya'dan S-400 aldığı gerekçesi ile verilmeyen F-35'ler,  PYD-YPG gibi terör örgütlerine destek,  S400 füzelerinin geri gönderilmemesi halinde yeni sert yaptırım paketleri ile tehdit etmek, Halkbank davasında da ceza ima ederek aynı baskıyı kurmak.  Bunların hepsi Türkiye nezdinde kabul edilemeyecek başlıklar. 

Rusya ve Amerika ile ilişkilere baktığımızda kategorize etmek gerekirse bunlardan hangisine hemen çözülebilecek sorun diyebilirsiniz. 

Rusya ile önde gelen başlıklarla başlayalım;

@ Libya ve Afganistan'da Rusya'nın Türkiye'yi engelleyici tutumu ve karşı Hafter cephesinde işbirlikleri. 

@ Ankara'nın Kırım'ın Rusya tarafından ilhakına tepkisi ve  giderek Ukrayna ile yakınlaşan askeri savunma ilişkilerine, 'Biz de Türkiye'nin etnik sorunları ile ilgileniriz' şeklinde tehditlere varan Rusların karşı siyaseti ve demeçleri. 

@ Metreküpü 1000 doları bulan Avrupa'daki doğal gaz fiyatları ve Türkiye'nin karşılaşabileceği yeni anlaşmalar yeni zamlı tarifeler olacağından Rusya'nın kış öncesi bunu Türkiye'ye karşı kullanma riski. 2022'de yılda 60 milyar metreküp tüketim beklenen Türkiye'de ciddi anlamda sıkıntı habercisi. Mavi Akım ve Türk Akım olsa da anlaşmalar yeni fiyatlarla kapıda. 

@ İdlib'te özellikle son 4 yıldır devam eden belirsizlik ve Türkiye'yi evlatlarını şehit verdiği kızdıran saldırılar paralelinde Rusya'nın yaratıcı kaos teorisi. Esat Rejimi ile birlikte kimi zaman direkt kimi zaman da dolaylı şekilde İdlib'te hem gözlem noktalarımızda hem de sınırımızda bekleyen 2 milyon Suriyelinin üzerinde baskısı. 

@ Türkiye'nin Suriye'deki harekat bölgelerinde Rusya'nın terör eksenleri PKK ilişkili PYD-YPG ile ilişkisini sürdürmesi. Benzer durumun özellikle Tel Rıfat'ta sürmesi. Moskova'da bile bu terör örgütü ile resmi görüşmeler.

@ Her ne kadar Rusya'dan S-400 füzeleri alınsa ve süreç yürüse de, Rus yetkililerin, sık sık Ankara adına' ' Türkiye şunu da, bunu da alacak' yönünde maksatlı çıkışlarda bulunmaları. Bu bilinçli açıklamalar da perde arkasında aslında ABD ile zaten bozuk ilişkileri daha da mayınlıyor. 

@Ermanistan Azerbaycan Rusya arasındaki son ateşkes anlaşmasına göre, Azerbaycan'dan Türkiye'ye uzanacak Zengezor hattı,  Rusya'nın Türkiye'nin Ukrayna ve Kırım konusundaki politikalarına tepkisi nedeni ile sıkıntıya girmiş görünüyor. 

AYNI MELODİ, FARKLI ENSTRÜMANLAR 

Durum böyle. Aynen bir gerilim melodisinin farklı enstrümanlarla çalınması hikayesi. Hangi tonda hangi enstrümanla çalınacağına siz karar verin. Ve melodinin atmosferine kendini kaptırmamak ve milli politikaları ona göre belirlemek en önemlisi.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları