Geç olmadan...

2021.08.23 09:20 - Son Güncellenme: 2021.08.23 09:20
A

Bu sabah haberleri okurken iki tanesi çok dikkatimi çekti. Aslında dünyanın son dönemde geldiği trajik durumun da bir yansımasıydı. 

Tabii ki; bu haberlerin doğrudan ülkemizdeki çok önemli su kaynaklarından biriyle ilgili olması üzüntümüzü daha da arttırdı. Haberler aynen şöyle idi: 

'Türkiye'nin en önemli su kaynaklarından biri olan Eğirdir Gölü'nde çekilme 50 metreyi buldu. Tarımsal üretimdeki vahşi sulama, kaçak kullanım ve sanayi atıkları nedeniyle hızla kirlenen gölden evlere kaçak boru hattı kurulduğu tespit edildi. Eğirdir Gölü, çok şiddetli kuruma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.'

'Susuzluk alarmının verildiği Afyonkarahisar'dan tedirgin eden bir haber geldi. Kent merkezine yaklaşık 30 kilometre uzaklıktaki Anıtkaya köyünde 150 yıllık su kaynağı kururken 15'e yakın çeşmeden su akmıyor.'

Koskoca Eğirdir kuruyor. Afyon kuruyor. Siz de benzer haberleri hatırladınız değil mi? Sıradan gelişmeler gibi geliyor çoğumuza. Ama Türkiye'nin cennet köşelerinden biri olan Bursa'da da buna benzer çok haber okuyoruz. Yani olası krizler yavaş yavaş bizi kuşatıyor. Garip ürpertici şeyler şeyler giderek artıyor. 

Bir yandan pandemi ile mücadele ederken, öte yandan her gün dünyanın dört tarafında sıradışı ve tedirgin eden haberler geliyor. 

'GEÇ BU ENTEL İŞLERİ'

Geçen gün bir arkadaşım, 'Ya bu çevre işleri entel meseleler, daha bunlara gelene kadar çözülmesi gereken çok sorun var' diyerek açıkcası beni çok şaşırttı. Evet doğru, çok mesele var ama yaşanacak dünya bittiğinde o bahsettiği sorunları yaşamak mücadele etmek bile hayal olacak. 

Bir kuraklığın, aşırı ısınmanın, yangınların nasıl tüm yaşam dengelerini bozabileceğinin örnekleri sayısız şekilde mevcut.

Daha geçen gün Grönland'da yüksek noktalara yağmur yağdı. Normalde buralara sadece kar yağar. Fakat bu yağmur beraberinde bir anda dev buzulların erimesine ve ardından ileride bazı kıyı şehirlerini şu altına alacak şekilde denizlerin yükselmesinin de önemli sinyalleri olarak görülüyor.

Birleşmiş Milletler geçtiğimiz günlerde yayınladığı kırmızı kodlu bir raporla dünyanın geleceğine dair oldukça karanlık bir tablo sergiledi. 

Rapora göre, dünyayı önümüzdeki dönemde olağandışı ve büyük doğal afetler bekliyor. 

Küresel ısınmanın da tetiklediği bu süreçte önüne geçilemeyecek derecede yıkıcı, yakıcı seller yangınlar, kuraklıklar insanlığı bekliyor. 

Yüzlerce sayfalık raporun neredeyse her cümlesi tüyler ürperten derecede. Aslında bu rapora bile gerek yok. Dediğimiz gibi bu çalışmada yazılanları zaten uzun süreden beri yakından izliyoruz, şahit oluyoruz ve endişe ile geleceğe bakıyoruz. 

Yani geleceğin kabus senaryoları göstere göstere geliyor. 

İNSAN FAKTÖRÜ 

Ana sebebine gelince, maalesef insan. Sanayi atıkları, vahşi sulama, altyapı eksiklikleri ve bozulan doğa dengeleri. 

Bazı uzmanlara göre, dünya önümüzdeki 30 ile 50 yıl arasında çok ama çok kötü dönemlere sürüklenecek. 

BURSA DA TEHDİT ALTINDA 

Daha geçen Aralık ayında haber ajanslarından geçen şu haberi hatırlıyor musunuz? 

'Devlet Su İşleri (DSİ) verilerine göre son yüzyılın en kurak kış mevsimlerinden birini geçiren Bursa'nın 75 gün yetecek içme suyu kaldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, "Kimse paniğe kapılmasın" dedi, tasarruf çağrısı yaptı.' 

'Canım ne var, yağmur yağdı biraz toparladı' dediğimiz anda zaten kendi ipimizi çekmiş olacağız. Bunu havası ile, suyu ile yaşayan Bursamız bile yaşıyorsa varın gerisini siz düşünün.  

Bu arada, son olarak cnninternational'da ortadoğu'da kuraklık analizi gerçekten tüyler ürperticiydi. Okumanızı şiddetle tavsiye ederim. ( https://cnn.it/3B26EvI ) 

Hala yapılacak çok şey var bunu durdurmak adına. 

Ne adına mı? Çocuklarımız adına...Dünyadaki diğer tüm canlılar adına. Yoksa yaşayacakları dünya kalmayacak. Ve bunun suçlusu da biz olacağız. 

Bazılarına göre, gidecek başka dünya varsa onu bilemem.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları