Vakıfköylü olmanın dayanılmaz hafifliği

2022.06.22 17:39 - Son Güncellenme: 2022.06.22 17:48
A

Bursaspor; Elit U 15 Gelişim Ligi finalinde Fenerbahçe'ye 2-1 yenilerek ikinci oldu.

Yazımı bitirdiğim saatlerde Elit U 14 Gelişim Ligi'nde de final oynama başarısı gösteren Bursaspor'un Galatasaray'la oynayacağı karşılaşma henüz başlamamıştı.

İki önemli alt yapı turnuvasının finalinde Bursaspor'un ismini görmek; kuşkusuz insana hem mutluluk, hem de gurur veriyor.

Vakıfköy bu mesleğe başladığım günlerde de gözde ve üretkendi.

Yaş aldı yürüdü; ben ihtiyarladım, Bursaspor'un mabedi hiç yaşlanmadı; ilk günlerde olduğu gibi genç ve verimli.

Rahmetli Hasan Bora'nın koordinasyonunda ve onun yönlendirmesiyle fırtına gibi estiği yıllar bugün bile aklımın bir köşesinde durmakta.

Her yaş grubunda kazanılmış nice Türkiye şampiyonlukları, yanına ilave olarak birbirinden yetenekli pırıl pırıl oyuncular.

Bu köşeden saymaya kalksam; küçük ölçekli bir kitap yazabilirim.

Hocaların hocası Hasan Bora'dan sonra da bu üretim merkezi hız kesmeden oyuncu kazandırmaya devam etti.

Sürecin en değerli isimlerinden Enes Ünal'ın alt yapıdan Manchester City'e transfer olması; kulüp organizasyonunun doğruluğunu kanıtlayan en somut örnektir benim için.

A takımının yanlış yönetimlerin elinde kan kaybettiği yıllarda bile Bursaspor Vakıfköy''ün verimli topraklarından filizlenen oyuncularıyla konuşulmaya devam etti, ediyor da.

Gelinen noktadaki tezat ise hem üzücü, hem düşündürücü.

A takımla 12 yıl içinde ikinci kez küme düşülürken; kulübün alt yapısının performansıyla dikkatleri üzerine toplamaya devam etmesi; sanırım çok fazla rastlanılan bir futbol gerçeği değildir.

Düşenler bir tarafta, şampiyon olamasalar da finallerle yüzleşmeye devam eden Vakıfköy'ün çocukları diğer tarafta.

Hüzünle kararmış yüreklerin 'güneş ışığı' U 15'le, U 14'ün çocukları.

Yokluk içinde bile ayakta kalabilmenin pekala mümkün olabileceğini inatla ve ısrarla kanıtlamaya devam ediyorlar.

O bakımdan iki küçük yaş grubunda oynanan finalleri; kulübün geleceği adına çok önemsiyorum.

Bir tarafta nerede durulacağını kimsenin kestiremediği bir A Takım politikası,

Diğer tarafta ise saplanılan ekonomik bataklıktan çıkışın tek alternatifi olarak öngörülen Vakıfköy gerçeği.

Yaşımızı başımızı aldık gidiyorsak ta; hala bir umut, bir çözüm, bir kurtuluş reçetesi gibi duruyor ismi 'köy' olan o gizemli mekan.

Bugün Bursaspor'un yaşadıklarının, yarın başkalarının başına gelmeyeceğini kimse iddia edemez.

Çünkü üç büyükler başta olmak üzere hemen her kulübün ödeyemeyeceği miktarlarda borçları söz konusu;

Başta yayın gelirleri olmak üzere ortak sabit kazanımlar sürekli erozyona uğramaya devam ekmekte.

Belki çok yakın bir zamanda naklen yayından gelecek paraları bile bulamayacaklardır kulüpler.

Büyük bir çöküş yaşanacak, iflaslar birbirini kovalayacaktır.

Ve işte o zaman hep birlikte Türk futbolunun ruhuna 'el fatiha' okuyarak üzerimize yorganı çekeceğiz.

En sıkıntılı günlerindeyiz Bursaspor'un.

Altından kalkılamayacak kadar ağırlaşan borç stoğunun yanı sıra, sahiplenememekte yüreklerimizi burkuyor.

Ve çözüm olarak ortada kalan tek seçenek 'alt yapı'ya metazori de olsa yatırım yapmaya zorunlu kalıyorsunuz.

Özetlersek;

Bursaspor üst tarafı ile iyice küçülüp, taraftarını umutsuzluğa sevk ederken; alt tarafı ile de hem camiasına,hem de Türk futboluna 'kurtuluşumuz burası' mealinde mesajlar vermeye devam ediyor.

U 14'le, U 15'le yaşanan iki final sevinci; enseyi karartanlar için çakılmış bir işaret fişeği gibi oldu.

O zaman yetiştirmeye ve yetişeni oynatmaya devam; çünkü başka kurtuluşumuz kalmadı.

Burak Altıparmak'dan sonra Erhan Erentürk'te sözleşmelerini feshederek Bursaspor'dan koptular.

Şaşırdık mı asla?

Futbolun profesyonel dünyasının bizlere yaşattığı gerçek bu maalesef.

Paran kadar varsın, paran kadar değerlisin;

Çakma adamlarla, sahte gülücüklerle Bursasporlu olunmuyor çünkü.

Bir de yetiştiği yuvaya ihtarname çekerek boşa çıkmak isteyenler türedi ki;

Nefret ediyorum böyle tiplerden; onları yetiştirenlerden de.

Bu kulüpte Sedat 3 gibi döneminin Avrupa düzeyinde sayılacak bir starı Beşiktaş'ın öngördüğü milyon lirayı reddederek, onun çok altında rakamlara şanıyla şerefiyle forma terletmeye devam etmişti.

Siz kimsiniz ki kulübe ihtarname çekiyorsunuz?

Taha Akgün, Tuğbey Akgün;

Bir de Canberk Yurdakul!

Adam mı oldunuz da, posta koyuyorsunuz kulübe!

Basın popolarına tekmeyi işte kapı orada; hadi güle güle.

Sanki başka yerlerde banko oynayacaklarını sanıyor zavallılar!

Bursaspor'u istemeyeni, biz de istemiyoruz.

Bu erozyonun bir şekilde mutlaka önüne geçmemiz gerekiyor.

Doğru dürüst oynamadan, doğru dürüst dakika almadan 'hadi bana eyvallah' diye rest çekmek Bursasporluya yakışmaz.

Onun için sürekli tekrarlıyorum; Vakıfköy'den filizlenene en önce Bursalı olmanın manevi farkını anlatın diye.

Aidiyet duygusu taşımayandan futbolcu da; Bursalı da olmaz.

Bu kadar basit..


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları