Uykusuz geceler başlıyor...

2022.06.02 21:53 - Son Güncellenme: 2022.06.02 22:01
A

Basketbolu çok seviyorum.

Zaten mesleğe de salon sporlarını; hadi özel bir kıyakçılık geçeyim basketbolu yazarak başlamıştım 1974 yılında.

Bu sevgimin pekiştiren ise NBA (Amerikan Profesyonel Basketbol Ligi) oldu yıllar içinde.

Pirimiz, hocamız, üstadımız ise Murat Murathanoğlu idi.

80'li yıllarda sevdirmeye başlamıştı NBA'yi Türk basketbol severlerine;

O zamanlar bugünlerde olduğu gibi NBA üzerine canlı yayın filan hak getire;

Dergiler vardı basketbol üzerine, özünde de NBA yazanlar.

Onları alır okurduk; bazılarında ise Bursa temsilciliğini yapmıştım, hala sakladıklarım var arşivimde.

İşte o mecralarda yazardı Murathanoğlu; her yazısını bir çırpıda okur, kendimize dersler çıkartırdık.

Sonraları  başladı canlı yayınlarla maçların verilmesi.

Ekranların da süsü olmuştu kısa sürede.

Davudi sesi, kendine özgü yorumu ve olağanüstü bilgi birikimiyle kurguladığı kendi çizgisinde binlerce basketbol severe ilham kaynağı oldu NBA'in yeri doldurulamayacak duayeni.

Ne yalan söyleyeyim benim de ilham kaynağımdı.

1991'de o zamanlar çalıştığım gazetenin haftada bir yayınlanan spor ekinde; kulakları çınlasın Tofaş'ın eski antrenörü Serdar Ersözlü'nün arşiv katkılarıyla bu ligin güzelliklerini anlatmaya başlamıştım.

Maçlarıyla, Michael Jordan, Magic Johnson, Scottie Pippen, Larry Bird, Luc Longley, Hakeem Olajuwon, Ralf Samson başta olmak üzere kim varsa düne dair oyuncularını.

2010'dan sonra NBA maçları özel kanallarda özet görüntülerden canlı yayınlara başladı.

Bayrağı devralan genç jenerasyonun çağı başlamıştı artık.

Birbirinden yetenekli, donanımlı ve bilgili bir kuşak.

Sözü şuraya getirmek istiyorum;

NBA an itibariyle bizim lig maçlarıyla ayni seviyelere geldi.

Her sabaha karşı canlı yayın var artık; gün içinde de farklı kanallarda özetleriyle, yorumcular kuşağı.

Hepsi birden mümkün değil elbette ama çoğunu izlemeye çalışıyorum.

Canlı yayınları ise bugüne kadar pas geçmiştim; ya uyanamadığımdan ya da yaşlanıyoruz ondan olacak!.

Ama bu cuma sabaha karşı, yani yarın final serisinde ekranın başında olacağım. Kaç maçta biter iple çektiğim bu seri bilemem de; kaçırmamaya çalışacağım. 

Doğunun finalisti 80'li yılların efsanesi Larry Bird'le anımsadığımız Boston Celtic;

Batının ise bu sporun müptelası olanlara kendini iyice alıştıran Golden State Warriors; (Son 8 sezonda 7'nci finalleri)

Kadrolara şöyle bir göz atacak olursak;

Golden State'in kısa rotasyonda Stephen Curry, Clay Thompson, Draymond Green üçlüsü ile ön alanda Boston'a  ağır basacağını tahmin ediyorum. Skor potansiyeli olan, oyunu yönlendirebilen, kırılma anlarında aldıkları sorumluluklarıyla fark yaratabilen kalibredeler üçü de.

1 numarayı Curry ile birlikte kullanan Jordan Poole ile, kısa forvet Andrew Wiggins ihmale gelmeyecek kadar potansiyelli oyuncular. Warriors'un zayıf karnı bence pota altı. Öyle tahmin ediyorum ki Boston Celtics her maçta bu bölgeyi ısrarla zorlayarak skora sıkıştığı anlarda kendisine extra avantaj sağlamak isteyecektir.

70'liyıllarda efsane coach'u Red Auberbach ile şampiyonluklara ambargo koymuş Boston Celtics'in seride en büyük kozu; bu sezon için kısa rotasyonda olağanüstü işler kotarabilen süper yıldızı Jayson Tatum olacaktır. Atlet skorer Jaylen Brown, yine kısa rotasyonda Derrick White, Kemba Walker, Marcus Smart kemik seslerinin arşa yükseleceği finalin en azından bir maçında x faktörü olmaya aday oyuncularından.

Kariyerinde 3 NBA şampiyonluğu bulunan Curry'in finallerdeki dominant oyunlarına  alışkın olanlar için seri yine onun mesafe tanımayan üçlükleriyle farklı bir boyutta izlenebilir.

Daha doğru söylemek gerekirse Stephen Curry yüzdeli attıkça Warriors farkını ortaya koyar.

Boston Celtics'de kendi payıma Jayson Tatum'un etrafına ekleyeceği skor opsiyonlarını merakla bekliyorum. Bakalım hangi isim ya da isimler kesin favorisi olmayan bu seride rol kaparak bir adım öne çıkacaklar.?

Peki kim şampiyon olur?

Tecrübesiyle Golden State Warriors diyorum.

 


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları