Tofaş'ın dönüşü muhteşem oldu: 93-71

2024.02.01 18:39 - Son Güncellenme: 2024.02.01 18:41
A

Tofaş; sezonun en iyi maçını çıkardığı karşılaşmada Fransız rakibi SIG Strasbourg'u arkasına bakmadan 93-71 yenerken; 'BCL Top 16 Turu I Grubu''nda her takım kadar iddiası olacağının da mesajını verdi.

Merkezefendi Belediyesi önünde elde edilen net galibiyete eş değerdeki Strasbourg kazanımı; Tofaş'a sezonun kalanı için yeni yol haritası olabilir.

İki maçın iz düşümünden dışarıya yansıyan; kazanma isteğiyle, savunmadaki direniş oldu.

Bundan böyle takımın yeni stratejisinin eskiye sünger çekerken, lige yeni başlıyormuşçasına sıfırdan motive olabilme çabası üzerine kurgulanacak gibi.

Merkezefendi'yi kendisine yaklaştırmadan ezip geçen Tofaş, iyi yabancılara sahip dirençli Strasbourg'u da aynı tarifeyi uyguladı.

Savunmasını logoya kadar çıkartarak yüksek show uplarla rakibini karşılayan turkuaz yeşilliler; hücumda da topu çok iyi paylaşıp, eli sıcak oyuncuları üzerinden skor buldu.

Çember altında da Wiley fiziğini kullanarak ve ite kaka oynayarak standart skoruna ulaştı.

İlk çeyrek itibariyle rotasyonunu geniş tutan ve Mustafa Kurtuldum'la, Tevfik Akdamar dışında bütün oyuncularına şans tanışan Orhun Ene; oyuncularından aldığı yüksek katkı ile kenarda ilk kez bir maçın tamamını stres yapmadan bitirme şansı buldu.

Giren çıkan her oyuncu maçın içinden bir şekilde kendine paye çıkartırken, soğuk havada tribünleri dolduran seyirciler de 'işte özlediğimiz Tofaş bu' diyebilecekleri bir basketbol şöleninin tanığı olma fırsatını yakaladı.

Enerjiyi düşürmeden ve savunmaya sonuna kadar takılarak bitirilen bu karşılaşma; Tofaş'ın bundan sonraki lig ve BCL yolculuğunda mihenk taşı olabilecek önemde.

Takım olarak topu paylaştıklarında; yeniden şekillenen kadronun farklı bir konseptte oynayabileceği de ortaya çıktı.

Rollerin dağılımı da yeni düzen içinde her oyuncu için biçilmiş kaftan gibi.

Sakatlıklarla geçen uzun bir sürecin sonunda Merkezefendi maçıyla sezona adeta 'yeniden merhaba' diyen Caleb Homesley keskin şutörlüğünü Strasbourg maçına da yansıtırken;

3/4 karışımı J.J OBrian şutuyla değil de, sırtı dönük oyunları üzerinden bulacağı sayılarıyla takıma katkı yapmaya devam etti.

'Az şut, çok post up' diyerek tamamladığı maçta; yine kendi sayı baremine yakın bir istatistik tutturdu.

Adeta Anadolu Efesli Will Clyburn'un beyaz versiyonu J.J OBrian.

Stilleri aynı, şutlarından ziyade; sırtlarını çembere dönerek oynamayı seviyorlar.

Buraya kadar gelince de;

'4 numarada ağır ayaklı, şutu vasat Zelkjo Sakic'in yerine acaba biraz daha atlet birisi bulunamaz mıydı?' diye sormadan edemiyorsunuz.

Luke Maye yükünden kurtulduklarına göre; ufuktaki yeni takviyeyi muhtemelen bu pozisyona yapacaklar gibi duruyor.

1 numara Orhun Ene'nin memnuniyet duymadığı pozisyon hala.

Ekşimik suratlı Cassius Winston yüzünden düşen bin parça haliyle seyirci için de antipatik birisi.

Ağzında sakızla umursamaz tavırlar;

Savunma yapmadığı için hocasından uyarılar almasına karşın; düzelme yolunda bir çaba da göstermemesi çok ilginç.

Belki bütçe nedeniyle, belki piyasada istenilen 1 numara kalmadığından Winston'la sezon; zoraki birliktelikle tamamlanacağa benziyor.

Memnuniyetsiz tavan yapınca Orhun Ene bu bölgede yeri olmadığı halde 2 numara oyuncusu Marcus Denman'ı back up olarak kullansa da; kendisini asla mahcup etmeyecek Özgün Cengiz hızır gibi imdadına yetişti.

Bir ara düşüş içindeydi; Strasbourg maçı Özgür için 'yeniden doğuşun' adı oldu.

Şahaneydi dün gece, istek ve enerji doluydu;

O enerjisi kendisine tribünlerden alkış olarak dönüş yaptı;

İstek üzerine sonlara sığdırdığı üçlüğüyle -yabancılar sayılmazsa- maçın x faktörü olarak; soyunma odasına başı dik döndü.

Orhun Ene yerli antrenörler içinde kendi öz çocuğuna en güvenen ve en çok süre veren ismi.

Özgür Cengiz günün birinde -ki oralara gelmesine de az kaldı- A Milli Takımımızın devşirmeler sonrası kendimize özgü oyun korucusu olacaksa; bunda Orhun Ene'nin katkısı hiç unutulmayacaktır.

Gidip hocasının elini öpsün;

Bu maçta yaptığı hatalarına karşın kendisinden hiç vazgeçmeyerek, sonuna kadar güvendiği için.

Tofaş zaten ezelden beri bir alt yapı kulübü.

Yabancılarından daha çok; kendi yetiştirdiklerine güvenmiş bir camia.

Ben gazeteciliğe başladığımda Can Aran, Erhan Ölçer'le Ali İpbüken'i A kadroda oynatıyorlardı.

Sonrasında da bu geleneğin dışına çıkmadılar.

Süper Lig'in an itibariyle en iyi yerli isimlerine bakın; hep Tofaş tandanslı.

Beşiktaşlı Yiğit Aslan, Berkan Durmaz, Darüşşafakalı Muhsin Yaşar;

Aliağa PETKİM'li Emre Tanışan;

Alt liglerde de ismini sayamayacağımız kadar oyuncuları var.

Son olarak büyük yetenek Berke Büyüktuncer'i NCAA'ye UCLA'ya ihraç ettiler.

Orhun Ene büyük hoca;

Mütevazi ve efendi birisi.

Kibirle, gurur yanından bile geçmez.

Takım sezona kötü başlayıp, öyle devam edince sorumluluğu üzerine alarak 'yine bırakıp giderse' diye kuşkulanmıştım.

Sakın aklından bile geçireyim deme hocam;

Bursalı basketbol sever seni seviyor ve beğeniyor,

Tofaş'ta öyledir inanıyorum...

Bu yıl yabancılardan yana yüzün pek gülmese de; telafisini mutlaka yaparsın.

Strasbourg ve Merkezefendi maçlarında bu geri dönüşün işaretleri alındı çünkü.

Bu hafta Manisa BŞB'yi deplasmanda devirirlerse lig Tofaş için yeniden başlar;

BCL'nde yine Bursa'da Cholet önünde alınacak galibiyetle de dörtlü final için avantaj sağlanır.

İslimi yakalamışken hız kesmeden ileri.

Yeniden maça dönecek olursak;

Süre alan bütün oyuncuları skora katkı yapan TOFAŞ maçta 27 asist üretti, yüzde 52 ile üçlük kullandı;

Yine takım halinde 7/14 (yüzde 50) ile üçlük isabeti kaydetti.

Marcus Denmon 13 sayı, 4 ribaund, 5 asist, Özgür Cengiz 10 sayı, 2 ribaund, Caleb Homesley 13 sayı, 5 ribaund, 3 asist, J.J O'Brien 14 sayı, 6 ribaund, 3 asist ile karşılaşmayı tamamladı.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları