Şahane tribünler, şahane skor, düşündüren pankartlar

2023.03.05 23:42 - Son Güncellenme: 2023.03.06 00:21
A

Sahaya; deprem bölgesinde içme suyu sıkıntısı çeken Hatay'ın günlük ihtiyacını karşılayacak kadar pet şişe atılmasıyla (!), tribünde açılmış farklı yorumlara neden olacak siyasi içerikli pankartları bir kenara bırakarak söylemek isterim ki; bugün (dün) Bursa BŞB Stadyumu, yeşil timsahın Süper Lig yıllarına taş çıkartan tribün manzaraları eşliğinde bir Türkiye 2. Ligi maçının oynanmasına tanıklık etti.

Ve Bursaspor, kendisi için hayati önemi olan karşılaşmada Amed SF'yi 2-1 yenerek hem rövanşı aldı, hem de kendini tehlikeli bölgenin dışına atmayı başardı.

Maçın önüne geçen detayı ise; tribünlerin coşkusu ile yaratılan olağanüstü ambiyansın; Süper Lig şampiyonluğu yaşamış bu büyük camianın yerinin asla burası olmadığını bütün Türkiye'ye göstermesiydi.

Bugün (dün) bir kez daha görüldü ki; bu şehir, bu taraftar içinde yaşamak zorunda olduğu pozisyonu değil, en üstleri hak ediyor.

Tarihe not düşen sezonu kıskandıran bu  renkli tribün görüntülerini öyle sanıyorum ki kimse kolay kolay unutamayacaktır.

Değil ikinci ligde, isterse amatörde oynasın Bursaspor her bir uzvuyla  herkesten büyüktür, herkesten farklıdır, kabına sığmayan nev-i şahsına münhasır bir futbol  gerçeğidir.

Süper Lig'in İstanbullu teferruatları 3-5 bin seyirciye 'yarabbi şükür' derken, 2. Lig'de canının derdine düşmüş bu kulüp Amed maçını 35 bine yakın biletli futbolsevere oynayarak tarihe not düşmüştür.

Bu rakama kimse dudak bükmesin; çünkü araştırma konusu yapılacak kadar özel bir anlamı var.

Hatta ve hatta üniversitelerde okuyan psikologlarla, sosyologlar için araştırma tezi bile olabilir.

Bu rakamı kıran başka birisi çıkabilir mi?

Hiç sanmıyorum.

Büyüklük kalıtsaldır, doğuştan gelir.

Asalet de ailenin genlerinden geçer.

Özetle Bursaspor doğuştan büyük, aileden asildir.

Yer aldığı mecraların kabına sığmadığı için; büyüklüğüyle, asaletine yürümek isteyenlerin her daim hedefinde ve nefretindedir.

 Uzattığımı sanmayın;

Maçın içinden dışarıya yani sizlere yazılacak fazla bir şey yok çünkü.

Ben bu köşemde;

Küçüklükten gençliğe terfi aşamasındaki bir oyuncu grubunun, bu ligin şampiyonluk adayı kabadayılarına karşı verdiği onur savaşında ufak tefek yanlışları olsa da; döktüğü terle sarf ettiği emeğinin karşılığını vermek  istiyorum.

Eksiklerine karşın o açığını kapatmak için koskocaman yürekleriyle son düdük ötene kadar savaşma isteklerini ayakta alkışlıyorum.

2 yıl aradan sonra sırtına ilk kez bir resmi maçta forma geçiren emektar Özer Hurmacı'nın sakatlanıp çıktıktan sonra; tribünlerdeki gerginliği yatıştırma adına kendisini oradan oraya atan can siperane çırpınışlarına 'bravo' diyorum.

Kaptan Enver Cenk Şahin'in maestroluğuyla, attığı ikinci goldeki usta işi vuruşuna şapka çıkartıyorum.

Maç sonu çektirdiği üçlünün yanı sıra, genç oyuncularına her koşulda ve kayıtsız şartsız sahip çıkışı ve gösterdiği baba şevkati için'sen eşi benzeri bulunmayan bir insanlık abidesisin' demek istiyorum.

Diğer genç oyuncularla; girenler çıkanlar da.

Hem sahada işlerini yapmaya çalışırken; hem de alev alev yanan seyircinin hararetini düşürme adına adeta 'maç içinde maç oynadılar'.

İki kere yoruldular, iki kere nefes tükettiler.

Maçın İzmir Bölgesi hakemi Kutluhan Bilgiç; tartışmasız ve amasız sezonun en iyi hakem performansını sergileyerek kariyerine altın bir sayfa açtı dün Bursa'da.

Federasyon tarafından uyarıldığı için olsa gerek; maçı hangi koşullarda olursa olsun tamamlama adına müthiş bir yönetim tarzı gösterdi.

Gösterdiği sabır 'Hz. Eyüp'ün yattığı mezarına' dua niyetine gitmiştir.

Pekala isteseydi sahaya yağan o şişe yağmurunu durduramayacağını anladığı için 15. dakikada düdüğünü öttürüp triosuyla birlikte soyunma odasına gidebilirdi.

Kimse de 'ne yapsın sen hoca' diyemezdi kusura bakmayın.

İlk anonsu bile ilk yarı bitimine doğru yaptırması, maçın salimen tamamlanabilmesi adına üslendiği sorumluğunun büyüklüğünü gösteriyor.

Kocaman bir tebrik sana; alnından da öperim hocam.

Bursasporlu gençler; stresi son derece yüksek maçta fazla panikle heyecan yapmadan, kendi kapasitelerince oynayıp, sonunda çok önemli bir üç puanla soyunma odasına döndüler.

Belki de bu galibiyet; camiamız için ligde kalış müjdesi yerine geçecektir; dilerim öyle olur.

Diyarbakırsporlular ilk maçta ektiklerini biçtiler.

Taraftar o kadar doluydu ki; ne yapacaksa hepsini ilk yarıya sığdırıp, takımına zarar vermeme adına devam ettirmedi.

Anonstan sonra ikinci yarıda olabildiğince sakinleşerek maçın tamamlanmasına çaba gösterdi.

Şimdi kalkıp da bazı marjinal medyanın gündemine taşıdığı gibi 'ırkçı sloganlar atıldı' mazeretinin arkasına sığınmasın Diyarbakırsporlular.

Diyarbakır'a sataşan yoktu.

Sadede PKK ile Abdullah Öcalan lanetlendi.

Bu ikisi bu ülkenin ortak düşmanları, vatanımızın birliğine göz diken hainler.

Diyarbakırlı kardeşlerimizin de...

Ortalığı ayağa kaldıracağınıza ilk maçta küçücük çocuklara 'Bursa'ya ölüm' yazılı Amed formaları giydirdikten sonra sokaklarda dolaştırdığınız günleri hatırlayıp, aynaya bakın derim.

Evet iyi olmayan şeyler vardı kuşkusuz; ama canımı en çok beyaz torosla, 'yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım posterinin açılması sıktı.

Bunu fırsat bilenler bazı televizyonlar; Bursaspor taraftarlarını faili meçhul cinayetlerle özdeşleştirmeye kalkarak kara propaganda yürüttüler gece boyunca.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile hükümet sözcüsü Ömer Çelik'de twit atıp olayı kınadıklarını söylediler. Ülkücü şehidimiz Sinan Ateş'e şehir olarak sahiplenmişken; faili meçhul cinayetleri çağrıştıran bu pankartları asarak imajımızı yerle bir edenleri affedemiyorum.

Duyduğum kadarıyla pankartlar gözlemcinin de raporuna girmiş.

PFDK tutar da mahkemeler gibi ırkçılık yapıldığı şeklinde yorumlarsa 4-5 maç arası seyircisiz oynama cezası gelebilir.

Yazık olmayacak mı o zaman Bursaspor'a?


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları