Romantizmin buzla dansıdır 'Bolero' şarkısı...

2022.02.24 16:49 - Son Güncellenme: 2022.02.24 16:49
A

4-20 Şubat 2022 tarihleri arasında Çin'de yapılan 24. Kış Olimpiyat Oyunları'nda adından en çok söz ettiren sporcularından birisi de; 15 yaşındaki süper yetenek Rus buz patencisi Kamila Valieva idi.

Olimpiyat oyunlarında buzun üzerinde art arda 'dörtlü sıçrama' gerçekleştiren ilk sporcu olarak adını tarihe yazdıran Valieva bu performansıyla Rus Milli Artistik Buz Pateni takımına da altın madalya kazandırıyordu.

Bu spora ilgi duyanları fantastik figürüyle büyülemeyi başarmıştı Rus patenci;

80'li yılları iyi hatırlayan ben yaşlardaki kuşak ise; artistik buz pateninde yeni bir Jayne Torvıll, hatta Natalia Bestemianova'nın ayak seslerinin duyulmakta olduğunu ifade ediyorlardı.

Gerçekten olağanüstüydü o dörtlü sıçraması; tekrarını bir başka sporcunun gerçekleştirilmesinin mümkün olamayacağı tartışılıyordu.

Ne olduysa o yarıştan sonra oldu.

Serbest program öncesine kadar el üstünde tutulan  Valieva'nın  peşini bırakmayan kem gözler sanki nazara uğratacaktı kızcağızı.

Önce olimpiyat öncesinde yaptırdığı doping testinde yasaklı madde kullandığının anlaşılması moralini sıfıra indirdi.

Sonra da bu ruh haliyle çıktığı serbest programda kendisinden beklenmedik bir şekilde iki kez düşerek hayal kırıklığı yaşattı.

Geriye dönüşü yoktu ki telafisi olsun. 24.09 puanla genel sıralamada ancak 4. sırada yer alarak kaderine razı oldu.

Hem şaşırmış, hem de şaşırtmıştı; favorisi olarak gösterildiği bu kategoride ilk üçün dışında kalmakla.

Dün ballandıra ballandıra övenlerin 180 derece dönüşüyle birlikte şişirilmiş balonuydu an itibariyle.

Ağırına gitmişti elbette, yarışı bitince başarısızlığını kabullenerek göz yaşlarına boğuldu.

Özetle kısa programın tartışmasız birincisi, serbest programdaki performansıyla hayal kırıklığının adı oluyordu.

Dörtlü toeloop'u da beceremedi bu yarışta, üçlü 'Lutz atlayışını da. Sırt üstü buzun üstündeydi iki hareketinin devamında. Deyim yerindeyse 'tuş olmuştu' Kamila.

Program bittiğinde fonda yarışına seçtiği şarkı olan Maurice Ravel'in 'Bolero'sunun boynu bükük kalması; belki de en dikkat çekici nüansı olacak hiç unutulmayacaktı.

Bu parça yarışanlar için şampiyonlukla eşdeğerdi, boyunlara madalya takmak demekti; Kamila ile ilk kez kürsünün uzağında kalıyordu.

Yarış bitince ben de şaşkınlığımı gizleyemedim.

Buz üstünde kayarken ayni anda romantizmi özdeşleştiren bu şarkı beni alıp 80'li yıllara götürdü.

Ayni müzikle 1984 yılında Sarajevo'da yapılan  Kış Olimpiyatları'nda altın madalyaya uzanan İngiliz çift Jayne Torvill ile Christopher Dean çiftini hatırlamadan edemedim.

Renkli yayının henüz ilk yıllarındaydı Türkiye ve ilk kez  artistik buz pateninde bir çiftin final yarışmasını aktarıyordu milyonlarca insana.

Birbirleriyle uyumu, pistin tamamını kullanma becerileri, kayış hızları, figür zenginliği, birlikte yarattıkları özgüven hissi; hepsinden önemlisi bütün bunlar zarafetle bütünleşince mükemmel ötesi bir dans figürasyonu ortaya çıkıyordu.

İçselleştirilen 'Bolero' buz pistinin iki efsane isminin doğuşunun da simgesiydi artık.

Bir yıldız çift pırıl pırıl parlamış;  bu spora yabancı Türkiye'de bile kendilerine hayran kitlesi oluşturmayı başarmışlardı.

Bu kadar sıklıkla birbirine yakınlaşmak Torvill ile Dean'ın evli olduklarını getiriyordu bilmeyenlere. ne var ki onlar Büyük Britanya'nın Nottingham kentinde doğmuş iki samimi arkadaştı sadece.

Kendi köşelerine çekildiklerinde ise yerlerini; performanslarıyla en az onlar kadar popülerleşen Rus Natalia Bestemianova ile Andrei Bukin'e bırakacaklardı.

Yazımızın hüzünlü paragrafını bir meslektaşa duyduğum saygıya ayırdım.

Buz pateni, Bolero denince; bu müthiş organizasyonu ekrandan şiir gibi anlatımıyla Türk sporseverlerine sevdiren sunucu Kenan Onuk'u anmamak olmazdı.

Mükemmel diksiyonu ve bilgilendirici anekdotlarıyla sporseverlerin belleğine yerleşen Onuk'un artistik buz pateninin Türkiye'de tanınmasına yaptığı katkıları öyle kolay kolay unutulmayacaktır.

2005 yılında yakalandığı kanser hastalığına yenik düşen değerli meslektaşımı ben de bu köşeden saygı ve rahmetle anmak istiyorum.

Bolero'nun o sinirli tınısı kimilerine başarı ile tamamlanmış bir yarışın sonunda altın madalya ile dönüş yaparken, kimileri de tıpkı Valieva gibi yıllar geçmiş olsa da gözyaşlarıyla anımsayacağı hüzünlü enstantaneleri çağrıştırıyor. 


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları