Kendi derdinizle, çevreyi rahatsız etmeyin!

2024.12.04 17:02 - Son Güncellenme: 2024.12.04 17:02
A

Bazı kulüpler kendi iç sorunlarını gereğinden fazla abartarak çevreye rahatsızlık vermeye başladılar!

Aslında bu tanımlamayı 'bazı kulüpler' değil de; 'üç büyükler' şeklinde sadeleştirmek daha doğrusu olacak.

'Bir Bursalı ve Bursasporlu olarak' bizim dışımızdaki yaşanmışlıkları bir kenara bırakarak özüme döneli uzun yıllar oldu.

Normalde 'kim ne yapmış, ne etmiş' umurumda bile olmaz da; ne yaparsanız ki sporun çok kutuplu atmosferinde yaşamaya çalışmak; sizi çevrenizle ister istemez ilişki kurmaya zorunlu bırakmakta.

Bir de spor yazarıysanız hele!

Hiç olmaz, mümkün değil...

Mesleki refleksinizle, bunun size yüklediği sorumluluğu da cabasıdır.

'Nereden nereye geldik?' değil mi?

'Oradan, buradan' derken bir bakıyorsunuz spor yazarlığı sizi bir anda çok farklı bir kulvarda yürümeye zorlarken; yanı sıra çözüm bekleyen kördüğüme dönmüş bir sarmalın tam ortasında bırakıveriyor.

'Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal' örneği...

Sözümün özüne gelecek olursam;

'Bana ne Beşiktaş'tan' diyemeden birkaç satırla da olsa ayyuka çıkan Samet Aybaba-Hasan Arat kapışmasına değinmenin sadece söz konusu kulüp için değil, 'temiz futbol' savunuculuğu adına da önemli bir mesleki sorumluluk olduğunu düşünüyor;

Ve bu gariplikler sarmalı üzerinden bir sonuca varmak istiyorum.

Zorda kalanlarla, başı derde girenlerin mutlaka sığınacakları bir dal, ağaç oluyor;

Ardından başlıyorlar karşılıklı suçlamalara...

Örnekte olduğu gibi;

 Aybaba'yı okuyunca şaşırıyor;

Sonra Hasan Arat'a geçince 'vay canına !' diyorsunuz!

Tam bir çelişkiler dünyası...

Aybaba başkanını resmen kendisine bazı oyuncular üzerinden komisyon teklif etmekle suçlamış.

Yetinmeyip;

'Elektronik imzamı taklit ettiler' demiş;

'Başkana hakkımı helal etmiyorum' diyerek son noktayı koymuş!

Hasan Arat'la altta kalmayıp, Aybaba'ya haddini aşmadan verip, veriştirmiş!

Bakarsanız ikisi de kendisine göre haklı!

İddialara konu olanlarda doğruluk payı var mı derseniz, işte orası tam bir soru işareti!

Beyefendi bildiğimiz, entelektüel ve donanımlı Hasan Arat gibi bir karizma böylesine ucube bir suçlamanın aparatı olabilir mi hiç sanmıyorum...

Komisyonla, isminin yan yana gelmesi bile 'abesle iştigalden başka bir şey değil' bana sorarsanız.

Geriye bir ihtimal kalıyor;

Parasının az olduğunu bile bile kulüpte görev kabul eden Aybaba'nın bu blöfüyle  camiada kendisine kalıcı bir pozisyon edinme girişiminde mi bulunmak istedi acaba?

Bilemem ki?

Hemen aklıma Samet Aybaba'nın Bursaspor'da çalışırken; transfer ettirdiği oyuncular üzerinden kendisine menfaat sağladığı şeklindeki dedikoduları geliyorsa da;

Aman tövbe estağfurullah; kimsenin günahına girmeyelim.

Söylendiğiyle kaldı çünkü, hiç bir şey kanıtlamadı.

Ne alaka değil mi Hasan Arat ve Samet Aybaba üzerinden Bursasporluluğu tescilli birisinin köşe yazısı yazması.

Ama sorun Arat, Aybaba ya da Beşiktaş değil ki;

Benzeri olaylar birçok farklı kulüpte ve büyük boyutlarıyla katmerli olarak yaşansa da; medyanın bile bile ve göre göre 'üç maymunu oynayarak' çekimser kalmayı alışkanlık haline getirmesidir.

'Görmedim, duymadım, söylemedim, bilmiyorum'...

Görmeye, görmeye,

Söylemeye, söylemeye,

Bilmeye, bilmeye;

Bu hallere getirilmedi mi Türk sporu?

Beşiktaş ya da bir başkası olmuş ne fark eder ki?

Temiz futbolun üzerine çekilen o kara branda kaldırılıp, altındaki pislikler gün yüzüne çıkartılmadıkça;

Daha çok Aratlarla Aybabalar resmi geçit yaparak geçip, gidecektir gözlerimizin önünden...

Rahatsızlığı olan varsa kendi kendisine içinde yaşasın lütfen;

Çevresine zarar ziyan vermesin yeter...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları