İstanbulspor maçı...

2022.04.14 17:03 - Son Güncellenme: 2022.04.14 17:03
A

Geldik kader maçlarımızın belki de en önemlisine.

İstanbulspor buluşmasına yani.

Kocaelispor maçının sakız gibi uzattığımız yaygarasını bir an önce geride bırakarak, bu geceki maça motive olmalıyız.

Burada bir es koyarak, izninizle durum saptaması yapmak istiyorum.

Bunun da çok önemli olduğuna inanıyorum.

Taraftarlarımızın gözünde rakibimiz bir semt takımı; üzerinde durmaya bile değmez!.

Belki kolay lokma; nasılsa yeneriz de!...

Bunlar çok tehlikeli ön yargılar.

Karşı tarafı tam olarak bilmedikleri için de yanılıyorlar.

İstanbulspor kökü eskilere dayanan, okullu insanların  1926 yılında Kemal Halim Gürgen aracılığıyla kurduğu, 1932 yılında düzenlenen Türkiye Futbol Şampiyonası'nda birinci olarak 'İstanbul'un ilk Türkiye Şampiyonu takımı' unvanıyla taçlanmış; neredeyse üç büyüklerle yaşıt bir camia.

Biraz eskilere gidersek;

İş adamı Cem Uzan'ın 90'lı yıllardaki patronajlığında futbol efsanelerinden Sergen Yalçın'a formasını giydirmiş, Saffet Susiç'i teknik direktör olarak çalıştırmış; hatta o  süreçte adı şampiyonlukla anılmış bir futbol mozaiği.

Demek isterim ki; İstanbulspor'u tutup da bu şehrin diğerleriyle, yani bir Ümraniye, bir Pendik, bir Tuzla, bir Eyüp'le karşılaştırmaya kalkmayalım; çünkü sarı siyahlı camia gelip geçici heveslerle kurulan proje takımlarının çok ötesinde bir birikimin sahibi; bu farkındalığı ile de futbolun gündeminde kendisine sürekli yer bulabiliyor.

Benim asıl burada altını çizmek istediğim; o sürece yetiştiğim için hayranlıkla izlediğimiz 70'l yılların İstanbulspor'u.

Performanslarıyla iz bırakırken, yanı sıra üç büyüklerle kafa kafaya oynayan bir kadronun temel taşları olmuş; sözün özü Türk futbolunun star seviyesindeki oyuncuları idi ki; bu yaşta bile aklımdan çıkmıyorlar.

'Kimler miydi?' derseniz sayalım.

Kosta (Koço) Kasapoğlu, Bilge Tarhan, Yılmaz Urul (kaleci), Türker Gülsoy, Güngör Tetik;

Şimdi yazacağım iki isim ise o yılların kendi pozisyonlarında en iyileriydi ki; bir süre sonra Fenerbahçe'ye transfer oldular.

Libero kavramının soyutlaşmış abidesi Alpaslan Eratlı ile, forvet hattının her yerinde ayni verimlilikle oynayabilen bir futbol fenomeni Cemil Turan.

Cemil öyle büyük bir oyuncu, öyle farklı özellikli bir golcü idi ki; bizim rahmetli Mesut'la, Ersel'in yaşıtı olarak Bursa'ya geldiği maçlarda tribünlerin özel ilgi ve sevgisiyle karşılaşırdı.

Sakın ola ki; tribün gözüyle 'İstanbulspor kim mi? diyerek küçümsemeyin diye yazdım bu anektodları.

Yani bir mazi ile oynayacak bu akşam Bursaspor'umuz, bilgisi olmayanların kulakların küpe olsun diye isim isim sıraladım.

İşte bu takım an itibariyle Spor Toto 1. Ligi'nin puan cetvelinde 51 puanla 4. sırada. Birinci sıradan olmasa da; ikinci olarak ve yıllar sonra tekrar Süper Lig'e dönüş yapabilecek potansiyele sahipler.

Play-off yaparlarsa da; 'üçüncü sıradan çıkmaya' en büyük aday konumundalar.

Bakın size yıllar yıllar öncesinin İstanbulspor'undan ne kadar çok isim saydım bir çırpıda belki ama; 'bugünün takımından da birilerini söyle' diye soracak olursanız; ancak esame listesine bakarak bir şeyler mırıldanabilirim!.

Bu ötekileştirme bana sorarsanız iki jenerasyon arasındaki kalite farkıyla ilgili; çünkü Cemiller Alpaslanlar, Zorbay'lar, Yılmazlar unutulmazdı; çünkü sapına kadar topçuydu hepsi de, inanıyorum ki çekildikleri köşelerinden günümüze acı gülümsemelerle bakıyorlardır!..

Bursaspor kümede kalacaksa eğer; bu gece atinin derinliklerinde kalan mazisine atıfta bulunmaya çalışan İstanbulspor'dan mutlaka puan almak zorunda.

En zor deplasmanı, en kolaya çevirmek için bir hatırlatma daha yapayım o zaman bizim topçulara.

Takımın başında bu yıl olduğu Mustafa Er vardı.

Ali Akman, Batuhan Kör, Kerem Şen, Emirhan Aydoğan, İsmail Çokçalış, Taha Altıparmak, Tuğbey Akgün'de.

Bu isimlerin Tuğbey dışındakiler çekip gitti!..

Eskisi, yenisiyle bugünün forma sahipleri olarak; 0-3'den 3-3 çevrilen o geceki unutulmaz maçı düşünerek mücadele edin bu akşam.

Sizlerde de o mucizevi skoru yineleyecek potansiyel fazlasıyla mevcut.

Yeter ki isteyin, yeter ki inanın, yeter ki söz verin.

Ama Bursa'ya asla puansız dönmeyin...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları