'Filenin Sultanları'nın Ankara karnesi...

2022.06.06 00:03 - Son Güncellenme: 2022.06.06 00:03
A

Voleybol Kadın Milli Takımımız FIVB Milletler Ligi'nin Ankara'da oynanan 1. etabını 3 galibiyet, 1 yenilgi alarak tamamladı.

Kadın voleybolcularımız sırasıyla geçen yılın Avrupa Şampiyonu İtalya'yı 3-0 ile geçerken, bir sonraki maçta 2020 Tokyo Olimpiyatları üçüncüsü Çin'e 3-1 yenilmekten kurtulamadı. 3. maçında Bulgaristan3-0 ile dize getiren Sultanlar, serinin son etabını bu gece (dün gece) oynadığı Belçika karşılaşması ile tamamladı.

Baştan sona büyük bir çekişme içinde  geçen mücadeleden 3-1'lik skorla galip ayrılan millilerimiz; iki farklı grupta toplam 16 takımın ter döktüğü organizasyonun ikinci etap maçları için hafta içinde Brezilya'ya uçacak.

Kadın voleybolcularımız 16-19 Haziran tarihleri arasında Brezilya'da sırasıyla ev sahibi Brezilya, Sırbistan, Almanya ve Güney Kore ile fileye yükselecek. Daha sonra takımlar 3. etap karşılaşmaları için Kanada'ya geçecek.

Bu yıl ki FIVB Milletler Ligi'nin final ayağı sayılacak son etap karşılaşmaları Temmuz ayı içinde yine Ankara'da oynanacak.

Peki sultanlar nasıl oynadılar Ankara etabında; kısa bir değerlendirmesini yapalım.

Özellikle bayanlarda bu sporun en başarılı ülkelerinden birisi olduğumuz yadsınamaz bir gerçek.

İtalyan coach Giovanni Guidetti ile startı verilen son 11 yıllık dönemde tarihi başarılara imza attık, dünya voleyboluna renk ve değer katan yıldızlar yetiştirdik.

Öyle müthiş bir oyuncu havuzumuz var ki, rekabette bizi yarıştığımız ülkeler arasında ayrıcalıklı bir statüye oturtuyor.

Mevcutlarının yanı sıra; geriden gelmekte olan çok yetenekli bir kuşak ta sırasını beklemekte.

Hem de gidenlerin yerini rahatlıkla doldurabilecek kalitede, donanımlı bir kuşak.

Bir örnek vermek gerekirse; Guidetti'nin ilk 3 maç 4 numarada şans tanıdığı Eczacıbaşılı Saliha Şahin'in yerine bu akşam Galatasaraylı İlkin Aydın'ı izledik. Kariyer maçlarından birini oynayan İlkin; hücum yönünde köşeden öldürdüğü toplarla yıldızlaşırken, savunma ayağında da file üstünde yaptığı bloklar çok yönlü oyunculuğunun adeta simgesi gibiydi. Dublaja girdi, bloktan sekip arkaya düşen toplara koşarak oyuna kazandırmaya çalıştı. Kısacası Ebrar ile birlikte geceyi bir yıldız gibi aydınlattı.

Böyle olunca 4 numarada back up olarak kenarda bekleyen Hande Baladın'a da fazla iş düşmemiş oldu. ( Yeri gelmişken Hande'de belirgin bir form düşüklüğü gözlendiğini söyleyebilirim. Özellikle manşetlerde zayıf kalıyor.)

Bu farklı ve özel yetenekli oyuncumuzdan bir an önce kendisini toparlamasını bekliyorum. Çünkü turnuvanın ilerleyen ayaklarında ona çok iş düşecek.

'Gidenlerin yeri bir şekilde doluyor dolmasına da'; takım olarak hücumda Ebrar Karakurt'a çok bağımlı kalarak oynamak zorunluluk halini almaya başladı ki; burası da sultanlarımızla Guidetti'nin bana göre yumuşak karnı.

Yani Ebrar'da olmasaymış; o can yakan topları nasıl öldürürmüşüz (!) kendi kendime sormuyor değilim.

Tamam Zehra Güneş var; İlkin Aydın var, Hande Baladın var, Saliha Şahin var, Meliha İsmailoğlu var; kaptanların kaptanı Eda Erdem Dündar var;

Var da hiç birisini bir Ebrar kadar kreatif oyuncu değil ki!,

Pasör Cansu Özbay'ın her koşulda tartışmasız 1 numaralı skor opsiyonu pembe saçlı ikon kızımız.

Şöyle bakınıyor sağına, soluna, ortaya; 'bu topu öldürse öldürse Ebrar öldürür' deyip 2 numaraya direkt atıyor pasını.

Sonra ya banko sayı, ya da blok out.

2 numarada tartışmasız bir dünya starı.

Paola Egonu, İsabelle Haak, Melisa Vargas, Tijana Boskovic; bir de Ebrar. (İsimlere dikkat ettiniz mi; Egonu'da gelince bu sezon Türkiye Ligi'nde pasör çaprazlarının savaşına tanıklık edeceğiz İsabelle ile Ebrar'da İtalya'ya gitmeseymiş ne kadar iyi olurmuş!)

Ölümüne savunma yapıyor, ölümüne hücum ediyor, ölümüne smaç servisler atıyor Ebrar.

O zaman;

Uğraşmayalım kızımızın özel yaşamıyla, yiyip, içtiklerine...

İnstagramdan bayan arkadaşıyla paylaştıklarına da bakmazsınız olur biter !.

Böyle kabul edelim onu;

İtalya'da kendini müthiş geliştirmiş, zaten o ligde sezon MVP'si olmak her babayiğidin harcı değildir.

Ebrar gibi Zehra Güneş'de fazlasıyla magazinleşince (!) şöyle biraz sallanır gibi olduysa da bu akşam (dün) müthiş bir son set çıkardı. Sadece yaptığı bloklarıyla ortalığı yıkıp geçti.

Kombin yaparak poz vermenden, smaç vurup, blok tutman daha iyi Zehra; bu yaşta kafayı işine vermelisin.

Ankara'daki ilk etapta istediğimiz gibi oynayamadık. Oyunumuz akışkan değildi, hücumda değişik kombinasyonlara giremedik. Özellikle ortadan hücumları kullanma yüzdemiz düşüktü.

Servisleri de Ebrar Karakurt dışında etkili kullanamadık.

Her zaman olduğu gibi; sürekli oyunun içinde kalmaya çalışan mücadeleci karakterimizle fark yaratmaya çalıştık.

Maçları izlediyseniz fark etmişsinizdir; Ankara'da her takım savunmasıyla ön plana çıktı. Son Belçika maçı buna güzel bir örnek.

İnanılmaz savunma yaptılar, akıl almaz topları bizim sahamıza gönderdiler. Hücum olarak da bayağı gelişmiş Belçikalılar.

Çin'i izledikten sonra; 'Neden bizde onlar gibi kule benzeri oyuncular bulamıyoruz' dedim kendi kendime.

Eski Vakıfbanklı Zhi Ting yoktu belki ama; en az 5 yeni Zhi ile oynadılar.

Tek kelimeyle hayran kalınacak bir takım Çin.

 'Türkiye voleybol ülkesidir'.

Bu benzetmeyi müthiş önemsiyorum.

Ankara'da seyirci 13 bin kişilik salona sığamayınca binlercesi dışarıda kaldı.

Bayanlarda hem milli takımlar düzeyinde, hem de kulüpler bağlamında en iyi bir kaç ülkesinden birisiyiz.

ABD, İtalya, Çin, Brezilya, Sırbistan, biz.

Birbirine denk 6 ülke. Maçlarda gününde olan 'en iyisi' oluyor.

Sürekli 'en iyisi' diyebileceğimiz birisi yok içlerinde bana sorarsanız.

Son tahlilde;

Voleybolu sevin, voleybolu izleyin;

Mümkünse de yazıp yorumlayın ki 'spor eşittir futbol' mantıksızlığı dört bir yanınızı sarıp sarmalamasın!..


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları