Ergin Ataman kompleksi!

2022.08.26 17:56 - Son Güncellenme: 2022.08.26 17:57
A

Egosu yüksek insanlar bizim toplumda pek sevilmezler.

Hele sporda.

Psikopatlıkla eş tutanları bilirim.

Bunu söyleyemeyense  'ruhsal ve kişilik sorunu olan birisi' diye tanımlamayı tercih eder.

Bu karşınızdakinin anlayışına göre değişir de; kendi payıma böyle bir sınıflandırmayı kabul edemem.

'Ego' bir yerden sonra büyük düşünmek, büyük konuşmak demektir.

Ergin Ataman'ı tanıdım tanıyalı hiç değişmedi, ayni kişi.

Çalıştığı bütün takımlarda çıtayı en üst noktaya koymuştur.

Rakiplerine göz dağı verir, sonra da 'gelip, beni yakalasınlar' der.

Nerede çalıştıysa büyük konuşmuştur, bırakırken de büyük kalmasını bilmiştir.

Beşiktaş'ta, P.Karşıyaka'da, Galatasaray'da, Anadolu Efes'te; şimdi de sıra milli takımda.

Geçen yıl Anadolu Efes için 'bu takım ikinci kez şampiyon olacak' iddiasını yinelerken; kafa yapanlar, alay edenler vardı.

Sonunda yine o haklı çıktı; atıp tutanlar ise utandıklarıyla kaldı.

Şimdi de A Milli Takımın başında ayni şeyleri tekrarlamakta.

'Biz bu takımla Avrupa Şampiyonası'nda madalya alacağız.'

Kadrosundaki eksikleriyle, sakatına bakmadan sürekli ayni minvalde konuşuyor.

Bunun adı 'ego' ise böyle 'ego'ya şapka çıkartılır.

 Kalkıp ' An itibariyle iyi takım değiliz; herkes ezer geçer bizi' mi demeliydi?

Küçük konuşan, kendisine bir hedef seçemeyen, ürkek, çekingen ve pısırık birisi mi daha makbuldür sizce; Yoksa büyük konuşmanın gereğini yerine getirmek için çabalayanlar mı?

Tercihim ikinci şık.

Yenil hocam fark etmez; spor bu; arada olacaktır.

Yeter ki birileri ağzına fermuar çekmeye kalkmasın; susup başını öne eğdirirlerse işte o zaman tehlike başlıyor demektir.

Lafı getirmek istediğim konu; önceki akşam Letonya ile Riga'da oynadığımız Dünya Şampiyonası eleme grubu maçı.

Farklı kaybedince 'anti Ergin Atamancılar'a fırsat doğdu.

'Bak gördün mü başaramadı', 'yine rezil olduk' falan filan!

Çok daha iyi ve farklı bir adayınız mı var Ataman'ın yerine yoksa?

Yoo!

Hepsi bir bir denenip sıralarını savdılar;

Sonunda yine en iyisinin Ataman olduğuna bir kez daha karar verildi.

O halde mevzuu bitmiştir; herkes işine baksın!

Maça gelince; beklentilerin çok ötesinde kötü oynadık. Hem de öyle böyle değil.

Bilmiyorum bir daha bu kadar berbat bir oyun tekerrür eder mi ama; bu maçlık sadece Ataman'ı değil (!), dakika alan her kes eleştirilmelidir.

İlaç için iyi birisini göremedik;

NBA'lisi de döküldü; yerlisi de öyle.

Savurmada çok çabuk geçildik, rakibin neredeyse arka bahçeden savurduğu üçlüklerinde elimiz bile kalkmadı.

Çember savunmamız da çok zayıf ve çaresizdi.

Savunma demişken; hiç sertlik yapmaz mı insan; topu alanla getirene karşı.

Dribblingi basan sağımızdan solumuzdan vızır vızır fırlayıp pozisyonları turnike ile bitirdi.

Temas olmadan savunma yapılamayacağı bilirse en iyi Ergin Ataman ile çalışan oyuncular bilir de; neydi o dün akşam milli takım çocuklarının yanlarından basıp gidenlere gösterdiği aşırı kayıtsızlık!

Anlaşılmaz bir şekilde sanki ruh gibiydi hepsi de; Letonya'nın topa sahip olunca önde baskı yaparak, sete yerleşince de yüksek show uplarla logoya kadar açılarak rahatsız etmeleri; pamuk ipliğine bağlı milli takıma çözümleyemeyeceği kadar ağır geldi.

Perdelemelerini de sert ve temaslı yaparak sindirme operasyonuna noktayı koydular.

Kendi setlerimizi bile oynayamadan skora sıkıştığımız anları bireysel zorlamalarla tamamlamaya çalışmak; takımın mücadeleci kimliğiyle örtüşmedi.

Attık girmedi, içeri devrildik olmadı. 2.21'lik dev Porzingis'in fırıncı küreği gibi uzun kollarına takıldık sıra sıra. Bu oyuncudan blok üstüne blok yiyince gözü korkan sayısı kısıtlı uzunlarımız bir daha çember altını ziyaret edemedi.

İnanılmaz bir yüzde ile 20/35 (% 57) üçlük sokan Letonya içeriden, dışarıdan kombine oyunuyla seri üretimini sürdürerek millilerimize kolay kolay unutamayacağı tarihi bir hezimet tattırmış oldu. (111-85)

Daha iyi oynayamaz mıydık?

Mevcut kadro ile biraz zor.

Bu maçta bir kez daha çember altımızın size'i geniş sert uzunlara karşı üretken olamayacağı görüldü. Atlet uzun yokluğu da çok sıkıcıydı.

Eğer 'yarın dönüyorum' diyecek olsa bile; kaprisi, kibri bir tarafa bırakarak Ömer Faruk Yurtseven kesinlikle milli takıma kesinlikle kazandırılmalıdır.  Onun ayaklarının çabukluğu ile uzun kolları en azından ribaunt toplama noktasında önemli bir hamle olur milli takım için.

Letonya maçının kaybedileceğinin belli olmasıyla Shane Larkin'den bu maçlığına vazgeçilse de, Sırbistan sınavı ile birlikte süresini arttırarak idmansız geçirdiği günlerin telafisi yapılmalıdır.

Kadroda gerçek 1 numara gibi oynayabilen tek isim Shane Larkin; dolayısıyla vazgeçme ya da kenarda oturtma gibi bir lüksümüz de kalmadı.

Letonya küçücük bir Baltık ülkesi olsa da, basketbolda kat ettiği mesafe bizim çok çok üstümüzde.

Washington Wizardslı iki yıldızı Davis Bertans ile  2.21'lik yürüyen kule; Ralph Samson'un varisi Kristaps Porzingis bu maçta kaliteleriyle çok ağır bastı.

Cedi, Furkan, Alperen desek de; bu kalibrede deneyimli NBA oyuncumuz yok ne yazık ki.

Bertans'ın keskin şutörlüğü şapka çıkartılacak düzeyde. Yüzdeli atışlarını ritme bağladığında onu durdurabilmek gerçekten çok zor. Çemberi görür görmez mancınığını kurarak hedefe sektirmeden gönderiyor.

Porzingis'in blok ve ribaunt performansı kadar dış şutları da büyük tehdit oldu millilerimize. Bir türlü tutamadık.

Furkan Korkmaz, Cedi Osman ve Shane Larkin maçın skor tarafında iyi kötü bir şeyler yaptı. Sıkıntı çember altında.  Uzun rotasyonda özellikle Alperen Şengün'ün biraz daha fazla devreye girmesi şart. Sertaç Şanlı'dan da Letonya önünde blokzede olduğunu unutarak; pazar günü oynanacak Sırbistan maçında daha fazla katkı yapmasını bekliyoruz.

 


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları