Elin oğlu uzağına, biz fayın göbeğine şehirler kondurmuşuz

2023.02.16 17:33 - Son Güncellenme: 2023.02.16 17:40
A

Güzel ülkemin gerçekleriyle başlayalım.

'Fırsattan istifade' diyerek  deprem bölgesinde bir paket bisküviye 40 lira fiyat çeken market grubuna bir taraftar grubu haddini bildirmiş. ( Zor günlerde bu ülke için renklerin hepsi birdir. O zaman söyleyelim. Had bildiren Beşiktaş Çarşı Grubu)

Yok öyle sandığınız gibi değil.

Darp, kırıp, dökme, yağma filan yok.

Sözle, uyararak, yani adam gibi...

Sanırım sahibi olmalı korkudan tir tir; 'gelin dışarıda tartışalım, sandığınız gibi değil' dese de; bu kadarı yetmiştir, marketin eski fiyat düzenine kendini çekmesi için!

Yok mu böyle insafsız fırsatçılar?

Sürüsüne bereket.

Bir başka zincir de karton bardak içindeki çorbaya 70 TL fiyat biçince görülmemiş bir tepkiyle karşılaşmıştı.

Dörtte üçü çeşme ya da memba  suyu çorbanın; dörtte biri de cinsine göre malzemesi.

Vicdan bedenden çekip gidince, üç kuruş fazla para kazanma hırsı duyguların önüne geçiveriyor.

Deprem bölgesinde buna benzer daha neler yaşandı, neler yaşanıyor hiçbirisinden doğru dürüst haberimiz yok.

Çünkü öncelik; enkaz altında kurtarılmayı bekleyen onlarca canın yeniden yaşama dönüştürülmesine yoğunlaştırılmış durumda.

Polis, bekçi, asker asli görevi ile uğraşamayınca ortalık meydanı boş bulan şehir eşkıyalarına kaldı.

Yazılı ve görsel medyada yağmacılıkla, hırsızlığın gereğince yansıtıldığını düşünmüyorum.

Belki haberler geliyordur ama; panik ortamı oluşmasın, moraller bozulmasın diye kullanılmıyordur.

Çivisi çıkmış fütursuz sosyal medya ise tam tersine;

Özellikle twitter resmen yıkılıyor.

Neyse ki sayıca az karakter yoksunu böyle yaratıklar; Allaha şükürler olsun ki bu ülkenin helal süt emmiş dürüst ve ahlaklı insanlarının sayısı hala çoğunlukta.

Çalanla, çırpmaya çalışanları tatlı dille ve usulünce uyararak vazgeçirmeye çalışıyorlar.

Gelelim püf noktasına.

Öyle zengin gönüllü, merhametli, kara gün dostu bir neslin devamıyız ki; kelimelerle anlatılmaz.

Deprem bölgesine yapılan yardımlar inanılmaz boyutlarda.

Parası olan parasını; olmayanlar da gönüllerinden kopanı göndermede adeta birbirleriyle yarış halindeler.

Evlatlarla, torunlar yeniden ayağa kalkabilmenin birer lokomotifi gibi.

Kumbaralar açılıyor, sofradaki lokmalar paylaşılıyor.

Az kullanılmış giysiler paketlenip tırlara yükleniyor.

İmkanı olan ise yenilerini alarak, kervana katılıyor.

Adeta bir Türkiye seferberliğine şahit oluyoruz.

Bu büyük badireyi de atlatacağız Allahın izniyle.

Bölünmeden, ayrımcılık yapmadan el ele vererek devletimizin olanakları, halkımızın katkılarıyla yıkılan konutların yerine ve en kısa zaman dilimi içinde yenilerini kondurarak aç ve açıkta kimse bırakmayacağız.

Kahramanmaraş depremiyle birlikte o kadar büyük bir yıkım gerçekleşti ki; Türkiye an itibariyle kendi toprakları içinde 'Kavimler Göçü' yaşamakta.

Özellikle Hatay'ın yaşanamayacak kadar harap bir halde olduğunu izliyor, okuyoruz.

Kahramanmaraş,  Adıyaman, Malatya, İskenderun, Gaziantep'le diğer yerlerde üç aşağı beş yukarı bu durumdalar.

Doğup büyüdüğü topraklarını terk eden insanlar kendilerini daha güvenli hissedeceklerini yerlere göçüyorlar.

Mersin'le ilçesi Mezitli'nin şimdiden 200 binin üzerinde bir göç aldığı iddialar arasında.

Bu sirkülasyon giderek artan sayılarda yaşanmaya devam edecektir ne yazık ki;

En azından yeni konutlar bitirilip, depremzedelerin hizmetine girene kadar.

Sonra da bir nefes alıp, özeleştiri yapacağız.

Medeniyetlerin beşiği Hatay'ın Amik ovasının jöle gibi yumuşak ve alüvyonlu zeminine kurulduğu biline biline;

Adıyaman'da, Kahramanmaraş'ta iktidara ait belediyeler olmak üzere bilim insanları; 'binalarımız çok eski, bir an önce kentsel dönüşüm başlatılmalı' diye bas bas bağırdıkları halde niye bu kadar savsaklanarak yıllarca üzerine gidilemedi anlayabilmek mümkün değil.

Güneydoğu'nun o güzelim şehirleri büyük bir vurdumduymazlığın eseri olarak harabeye dönüşmüş durumda.

Sırada kapıyı çalmak üzere olan büyük Marmara depremi var.

İstanbul, Bursa, Kocaeli, Sakarya, Trakya için bir an önce önlemlerini alıp, çürük olan yapı stoklarını kentsel dönüşümle yenilemeye çalışmalıyız.

Türkiye ekonomisinin neredeyse % 40'ı Marmara'da yoğunlaşmış durumda.

İstanbul, Bursa, Kocaeli çökerse Allah korusun Türkiye çöker, ekonomimiz iflas eder.

İktidarla, muhalefetin yaşanılan son felaketten sonra boşa geçirecek tek bir dakikaları kalmadı.

Kısır çekişmeleri bir tarafa bırakarak, enerjilerini deprem gerçeğine harcamalılardır.

Felaket kapımıza kadar gelip dayandı; içeriye girmeden önlemini alın.

 Yazımın içinde bir fotoğraf paylaştım.

Çöl görüntüsü sizi yanıltmasın, burası ABD'nin batısından Pasifik Okyanusu kıyısındaki San Francisco'ya kadar uzanan, bizim Kuzey Anadolu Fay Hattının ikiz kardeşi gibi kabul edilen San Andreas Fay Hattının geçtiği topraklar. (Sinemalarda 3-4 yıl önce ayni isimle filmi de oynamıştı. Fırsat bulursanız kaçırmayın. Kan dondurucu yıkım sahneleri büyük bir ustalıkla beyaz perdeye yansıtılmış)

Resimde fay kırığı çok net bir şekilde görülebiliyor.

Çölün ötesinde Amerika'nın batısındaki Los Angeles ve San Francisco şehirleri var.

İki şehir fay hattı civarında kalsa da; yapılaşmalar olası bir depremin en az hasar vereceği kadar uzağına inşa edilmiş durumda. Yani fayın geçtiği bölgelerde tek bir bina bile yok!.

Biz ise K.Maraş, Adıyaman'la, Malatya'yı tam da Kuzey Anadolu Fayının geçtiği toprakların göbeğine kondurmuşuz!.

Aramızdaki farkı anlatabildim mi acaba?


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları