Eleyebilseydiler mucize olurdu!

2024.02.09 17:42 - Son Güncellenme: 2024.02.09 17:43
A

Nilüfer Belediyesporlu kadınların; CEV Challange Cup yarı final rövanşında Fransız Neptunes Nantes ile oynadığı rövanş maçı için yukarıdaki başlığı uygun gördüm.

Evet; gerçekten mucize gibi bir şey olurdu finale çıkmaları.

Fizik, boy, post, smaçörleri, pasörleri, orta oyuncuları ile bu kupanın bir tık üzerinde yani 'seviyenin üzerinde' bir takım görüntüsü verdi bana Nantes;

Eğriye eğri, doğruya doğru; Nilüfer Belediyespor'dan her pozisyonda iki-üç gömlek daha iyiydi Fransız temsilcisi;

Hak ederek ve net bir skorla kazanarak finale çıktı.

Hani olur ya denk getirip eleyebilselerdi eğer Nilüferli kadınlar; finale çıkmaları bile 'şampiyon olmuş gibi' ses getirir, oyuncuların her biri kulüp tarihine isimlerini yazdırırlardı.

Eşleşmenin geneline baktığımızda;

Zaten final ilk maçtaki skorla avuçlarımızın içinden uçup gitmiş.

Bursa'da 'acaba mı' diyerek başlansa da; sabun köpüğü kadar etki yapabildi rakibine Nilüferliler.

Köşelerden bir iki top öldürme; ortadan Beliz ve Deniz'le blok arasından kaçırarak bulunan sayılar, hepsi bu kadar.

Devamı gelemedi.

Çünkü rakibi oynamalarına izin vermedi.

Pasör-smaçör koordinasyonundaki uyumsuzluk bu maçta da zirve yapınca, karşı tarafa vurduğumuz smaçlarımız plase şiddetinde gitmeye başladı.

Böylesine dişli bir rakibe karşı plase karışımı smaçlarla hücum ederseniz kolayca karşılarlar; sonra da bu tempo ile bir daha sizi maça ortak etmezler.

Etmedi de Nantes zaten;

Pasörleri eski Kuzeyborulu Arelya Karasoy ile iyi oyun kurup, köşeden tabanca gibi iki smaçör çabuk ayaklı Keene Jaelyn ve Mıms Taylor ile 'çata, pata' hücum ederek işi çabucak bitirdiler.

İlk set 18-25 gibi farklı bir skorla bitince takımın üzerine de bir mahsunluk, bir moralsizlik çöküverdi.

Yüzler asıldı, moraller sıfırlandı.

İkinci sette de değişen bir şey yoktu. Makine düzeninde oynamaya devam eden  rakip Jaelyn ve Lukasik'in servis turlarında gücünü iyice gösterdi.

Kazandıkları peş peşe 'ace' sayılarıyla Nilüfer'in gardını iyice düşürdüler.

Manşet alınmayınca da pasörler oyunu kuramadı.

Pasörler aksayınca; iki smaçör Gicquel ile Künzler hücumda ritim tutturamadılar.

Topları bir türlü öldüremediğimiz gibi, rakibin yüksek bloklarını da geçemeye başladık.

Nantes kazanacağından emin bir şekilde servisleri ile domine ettiği; maçı iki köşe hücumcusu ile istediği gibi yönlendirerek; bu seti 18-25 önde bitirerek final biletini cebine koydu.

Skor 0-2 olunca bu sezon Cengiz Göllü Salonu'na ilk kez bu kadar kalabalık gelen seyirci salonu terk etmeye başladı.

Son seti ben bile izlemeden;

Tofaş - Cholet arasındaki Basketbol Şampiyonlar Ligi karşılaşmasını takip etmek üzere Tofaş Salonu'na geçtim.

Nilüfer'in Challange Cup'dan finali göremeden elenişi 'etimiz ne, budumuz ne ki' mazeretiyle çok güzel örtüşüyor!

Orta seviyede oyunculardan kurulu kadro elinden geleni yapmaya çalışsa da; daha fazlası için güçleri yetmedi.

Büyük hedefler için, daha kaliteli smaçör, daha kaliteli pasör ve orta oyuncu gerekiyor.

Ligdeki görüntülerinin de;  yönetimle teknik kadronun istediği seviyede olduğunu düşünmüyorum.

Bundan sonraki süreç ağırlıklı olarak yerel seçimlerle bağlantılı olacaktır.

Belediye başkan adayı belirlenmeden ve seçim bitmeden kulüp yönetimi yeni sezonun planlaması için rölantide kalmaya devam eder.

Onun için 'şu gitmeli, bu gelmeli' demek için çok erken.

Gidenler de gitti zaten. (Deniz Uyanık Vakıfbank, Lila Şengün Fenerbahçe)

Ama görünen köyde kılavuz istemiyor.

Kadronun bilinen eksiklerini anlatmaya da gerek yok.

Nilüfer Belediyespor bir sezonu daha; -mevcutların tüm iyi niyetine karşın-  pasörsüz oynayarak tamamlayacak!

Sıla Çalışkan'ın ayrılmasından sonra yerini kimse dolduramadı.

Birlikte transfer edilen Lila ve Eda'nın kendi kapasitelerini aşamadıkları maçlarda (değişimli oynasalar da) Nilüfer için yenilgilerle tanışmak kaçılmaz oldu.

Demek istediğim şu;

Pasörünüz ne kadar iyiyse; smaçörleriniz de bağlantılı olarak o kadar iyi oynarlar!

1 Nisan'dan önce konuşulan ne varsa hepsi yalan, sonrası doğru (!) demek istiyorum.

Şimdi;

Kupayı bir tarafa bırakıp, pazar günü THY ile oynanacak lig maçına odaklanma zamanı.

Kolay maç olmayacak elbette ama; finali kaybetmiş oyuncular sezona yeniden başlıyormuş gibi oynayabilirse 'belli de olmaz!' yani...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları