15 günde neler oldu?

2024.02.28 17:12 - Son Güncellenme: 2024.02.28 17:15
A

İki farklı hastanede bir hafta yatarken Orhan Pamuk'un 'Yeni Hayat' romanındaki başlangıç cümleleri geliverdi aklıma.

'Bir gün bir kitap okudum; bütün hayatım değişti.'

Kitap okurken değil; yaşın kemale erdiği bir süreçte; sağ bacağımın baldırını tatlı tatlı kanırta kanırta, kanata kanata kaşıyınca değişiverdi benim hayatım!

Bu kadar mı cahilsin madem kanattın kaşıdıktan sonra; bir tutam pamukla sürsene kolonya ya da batikon da; o bacak davul gibi şişmesin!

'14 Şubat Sevgililer Gününde' eşimle yemeğe gidelim diye program yapmışken; sancıdan bana adım attırmayan o bacakla ve sıtmalanmışçasına devam eden titreme nöbetleriyle birlikte ve kapımıza dayanan ambulansla Çekirge Devlet Hastanesi'nin acil servisinde buldum kendimi.  

Bir bacak için ambulans çağırmak ne kadar zul geliyor insana; çeken bilir.

Kan tahlilleri sonucunda ilk teşhisim konuldu.

O kaşıdığım bacağımdan enfeksiyon kapmış bütün vücudum. (Herhalde tırnak aralarına yerleşmiş mikroplar yüzünden)

By passlı bacak olduğu için nöbetçi doktor; 'bir kardiyolog baksa iyi olur. Ultrason çektirmende de yarar var' dedi.

Eve geldik sabahı zor ettim; öyle bir ağrı ki tarif edemem.

Gün ağardı doğru Nev Anadolu'ya; iki yıl içinde benim kalbime taktığı stentlerle açılmadık tıkalı damar bırakmayan sevgili doktorum kardiyolog Feyzullah Beşli'ye.

'Yatmalısın Engin; çok kötü bacak' dedi.

Sonra ultrasonum çekildi; şişelerce antibiyotikle, serumu damardan zerk ettiler.

Üç günün sonunda durum aynı. 'Bir enfeksiyon hastalıkları uzmanına da görün istersen' önerisiyle bir başka hastaneye yattık.

Ayni tedavi yöntemi uygulandı;

Uygulandı da ne meret bir dertmiş bu; ağrılar hiç dinmedi.

3 günün sonunda taburcu olup, evime döndüm.

An itibariyle iki farklı antibiyotik tedavisi devam ediyor.

Bacağımın üzerine basmadan ve bir desteğin üzerine uzatarak sürdürmeye çalıştığım bu sürecin sonunda; şimdi yavaş yavaş kendime gelmeye başladım.

Ağrılarım hafifledi, yürümeme de inşallah az kaldı.

Günün birinde sizler de bir yerlerinizi tatlı tatlı ve kanata kanata kaşırsanız; hemen sonrasında o bölgenizi kolonya ya da batikonla dezenfekte etmeyi ihmal etmeyin derim.

'Benim derdimle dertleseniz' diye yazmadım bunları;

Benim derdim acı çekmenin yanı sıra; çok sevdiğim işimden, yani yazmaktan uzak kalmak;

Medya ortamındaki arkadaşlarımı çok özledim.

Onun stresi ile verdiği üzüntü; inanın çok farklı bir duygu.

Bir kaç kez yazmayı denesem de sancılar izin vermeyince vazgeçtim;

Bugün bilgisayarımın başına oturunca çocuk gibi sevindim, moralim düzeldi.

Bacağımı uzatabilirken; ağrısa da dayanabiliyordum.

Herhalde bir haftaya kalmaz;  özgürlüğüme de, mesleğime de kavuşurum inşallah.

Bana bir yıl gibi uzun gelen bu zaman diliminde sporun gündeminden hiç kopmadım.

Elimdeki küçük deftere sürekli notlar alırken, diğer taraftan da maçları izledim.

Evimde geçirdiğim zaman içinde tuttuğum notlardan sonra genel bir değerlendirme yaparak sizlere yeniden 'merhaba' demek istiyorum.

En büyük sevdam Bursaspor için kümesine tutunma umudunun tamamen tükendiğimi düşünüyorum.

Tahtanın kapalı olması nedeniyle zorunlu olarak şans bulan genç ve deneyimsiz oyuncu grubu; bu yükü kaldıramadı.

Kalan maçlar formalite ortamında oynanacaktır.

2010'da Süper Lig'de tarih yazarak şampiyon olmuş bir markanın; 14 yılın sonunda 3. Lig'e düşecek olması çok üzücü, bir o kadar da düşündürücü.

Taraftar, şehir, camia değiştirilemeyecek bu sonu şimdiden ve mecburen kabullenmelidir.

Bundan sonra yapılacak tek şey; bağrımıza taş basıp, düşmeyi kabullenerek; Mayıs ayında yapılacak olağanüstü kongrede mutlaka tahtayı açabilecek ekonomik güce sahip bir yönetimi iş başına getirmektir.

Kent elitleriyle, camianın hiç olmadı bu kez, kırgınlıkları unutarak ortak paydada buluşmalarını diliyorum.

Tek kurtuluş reçetemiz bu;

Başaramaz ve 3. Lig'e de tahtayı açamadan başlarsak; serbest kalacak mevcut kadrodaki oyuncular da gideceği için, takım tamamen amiyane söylemle çoluk çocuklarla oynamaya mecbur kalacak.

Böyle bir koşulda oynuyor olmak; 3. Ligde ayakta kalmaya bile yetmez; komşumuz Eskişehirspor gibi BAL'a düşeriz.

Ne kadar kabul etmek istemek de acı bir gerçek bu durum;

Bursaspor için geri sayım devam ederken, şehrin top yekun harekete geçmesi için birilerinin öncülük etme zamanı çoktan geldi de geçiyor bile.

Basketbol Süper Ligi'nin Türkiye Kupası ve milli maçlar nedeniyle oynanamadığı dönemde; A Milli Takımımız FIBA EuroBasket 2025 Elemeleri B grubundaki iki maçını tamamladı.

Artık nasıl tamamlamaksa; yüzümüz kızardı.

Deplasmanda İtalya'ya yenilirken; basketbolda esamesi okunmayan balıkçı ülkesi İzlanda'yı Sinan Erdem'de son saniyede bir şans basketiyle geçebilmek; sevindirmek şöyle dursun düşündürüp, utandırdı.

A Milli Takımda hiç bir şey iyiye gitmiyor.

Sözde basketbol ülkesiyiz; 2023 sayımıyla 400 bin nüfusu olan İzlanda karşısında ecel terleri dökerek kazanmak sorgulanması gereken bir sonuçtur.

85 milyonluk bir ülkeden 'adam gibi' tarifine uygun bir oyun kurucu çıkmıyorsa; bu top yekun basketbol camiasının sorunudur.

Başta federasyon, sonra kulüplerin...

Şehmus Hazer, Berk Uğurlu, Kenan Sipahi üçünü toplayın; bir oyun kurucu bile etmedi iki maçın sonunda.

Hayret bir şey...

Baskı karşısında top getiremeyen, oyun kurma becerileri yerlerde, dış şutu olmayan 3 isimle oynamaya mecbur kalmak kabul edilecek bir gerçek değil.

Sözde 'Avrupa'nın İspanya'dan sonra en iyi ligi bizde!' de; icraata gelince sıfıra sıfır elde var sıfır.

Topu rakip alana taşımayınca; coach Ataman mecburen ball haldlingi düzgün  4 numara oyuncusu Tarık Biberoviç'le 2 numara Melih Mahmutoğlu'ndan medet umar hale geldi.

Kırk yılda bir iki iyi devşirme bulmuşken; (Scotty Wilbekin ile Shane Larkin) onların da kaprislerle statüsünü ellerinden alarak; milli takımı oyun kurucusuz hallere düşürdük.

Pes ki ne pes...

Oyun kurucumuz yok; ama uzunumuzda yok;

NBA'de oynayan Alperen Şengün gelemeyince; 4 numaradan bozma Ercan Osmani ve Sertaç Şanlı ile çemberin altında oynamaya mecbur kaldık.

Bir fiyasko da 5 numaramız oldu.

Sözde uzunlar burada oynayamadıkları gibi, box out yapmayı da unutunca; İtalya ve İzlanda önünde dünyanın hücum ribaundunu verildi.

Coach Ergin Ataman ne düşünür; basketbolun 'her şeyi bilen başkanı (!)' danışman Hidayet Türkoğlu ne der bilemem de; A Milli Takım hiç iyi görünmedi iki maçta da.

Federasyona sorarsanız sorun yok, şahane gidiliyor, bizden daha iyisi yok!

Cümbür cemaat Abdi İpekçi Spor Kompleksi'nin bitirilmesine yoğunlaşıldığı için ana gündem inşaat; milli takım bahane!

Voleybol Sultanlar Ligi'ndeki temsilcimiz Nilüfer BŞB Spor geride kalan hafta sonunda Aydın BŞB'ni evinde 0-2'den dönerek 3-2 ile geçerken; yine iki yabancısı Lucille Gicquel ve Laure Kunzler'le maça tutundu.

Temsilcimiz bu yıl daha şimdiden beklentilerin oldukça altında kalmış durumda.

Bu arada yönetimin yerel seçimlerden sonra yeni sezon transferleri için harekete geçeceğini öğrendim.

Efeler Ligi'nde mücadele eden Bursa BŞB Spor; deplasmanda; düşme hattının hemen üzerinde yer alan Kuşgöz İzmir Vinç Akkuş Belediyespor'a 3-2 yenilerek şaşırtmaya devam etti.

İstikrar sorunu yaşayan Bursa BŞB Spor puan cetvelinde 21 maçta 11 galibiyet, 10 yenilgi ile 6. sırada bulunuyor.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları