Kısıtlamalar geri gelecek mi?

2021.09.05 23:53 - Son Güncellenme: 2021.09.05 23:53
A

Hep söylüyoruz ya, dünya her geçen gün daha garip olaylara sahne oluyor. Hem de tarihte eşi benzerine neredeyse hiç rastlanmamış olanlarına. 

Daha dün Brezilya ile Arjantin maçında, hem de 2022 Dünya Kupası Güney Amerika Grup Elemeleri resmi maçında inanılmaz anlar yaşandı.

OLACAK İŞ DEĞİL 

Brezilya ulusal sağlık kurulu yetkilileri sahaya girdi. Ve İngiltere'den gelen Arjantinli oyuncular Emiliano Martinez, Lo Celso, Romero ve Buendia'yı pandemi karantina kurallarına uymadığı için 'sınır dışı' etmek istedi. Evet sahadan alıp ülkeden sınır dışı. Arjantin takımı olayı protesto ederek soyunma odasına gitti.

Neredeyse iki yıla yakın bir süredir dünyayı kasıp kavuran cavid 19 pandemisi boyunca böyle bitmeyen gariplikler yaşanıyor. Tıp dünyası bile kimi zaman kendisiyle ciddi anlamda çelişen açıklamalar yapıyor. Kafalar giderek karışıyor. 

ÇELİŞKİLER BİTMİYOR 

Bir gün bir tıp uzmanının söylediklerinin ertesi günü bir başka mesleğinde ihtisaslaşmış isim tam tersini söylüyor. Pandemiye karşı en önemli silah kabul edilen aşılardaki durum da malumunuz. 

Öte yandan, Türkiye'de bugünden itibaren toplumun bir kesiminde ciddi anlamda tepki gören PCR test zorunluluğu veya aşı kartı şartı aranacak. 

ÇOK OLAY YAŞANACAK 

Kamuda, okullarda, seyahatlerde ve diğer bir çok noktada bu zorluğa karşı şüphesiz hafta boyunca karşı koyanların mücadelelerini ve çıkan olayları kavgaları izleyeceğiz. 

Tabii ki; diğer bir gerçek de 2020 başından bu yana dalgaların yükselmesi sonucu beraberinde gelen kısıtlamalar, durgunluk, sokağa çıkma yasakları ve işsizlikle gelen ekonomik krizleri hep birlikte yaşamamız. 

EN ÇOK SORULAN SORU 

Bütün bu kargaşa içinde en sık karşılaştığım sorulardan bir tanesi de, 'Acaba yine kabus geri gelecek mi, kısıtlamalar veya sokağa çıkma yasakları uygulanacak mı?' şeklinde. 

Nedenine gelince, pandemi rakamları yine sinir bozucu boyutlara ulaştı. Tam bitiyor derken neredeyse kısa aralıklarla artık sürekli mutasyona uğramış yeni virüsler ortaya çıkıyor. 

NEREDEN NEREYE 

5000'in altına iner mi, 1000 olur mu, hasta sayısı 20'nin altına inecek mi derken bir anda kendimizi 25.000'leri zorlayan vaka sayıları, 300'ü aşmaya çalışan vefat rakamlarıyla yüzleşirken bulduk. 

Hatta bazı haberlerde, ne aşısı olursa olsun yeni mutasyon virüslerle hastalığın aşıya rağmen daha da ilerleyebileceği bile iddia ediliyor. 

Artık ne kadar doğru, ne kadar yanlış bilemiyoruz. Ama bizi ilgilendiren bir konu daha var. Hayatımız nereye doğru sürükleniyor, kendimiz, yakınlarımız, ülkemiz ve dünyayı nasıl bir gelecek bekliyor. 

Tabii ki bir birey olarak hayatımıza dokunan ilk nokta işimiz ya da  günlük hayatımız nasıl devam edecek?

Yaklaşık bir haftadır bu konuyu takip ediyorum. Ankara kulislerinde karar verici mekanizmalardan gelen sinyalleri izliyorum.

O SORUNUN CEVABI 

Net olarak söyleyeyim; devletin zirvesindeki değerlendirmelerde, eğer sıradışı bir durum yaşanmazsa geçen sene ve bu sene olduğu gibi bir sokağa çıkma kısıtlaması kesinlikle düşünülmüyor. 

CANLI TUTULACAK

Hayatın olağan akışında eskisi kadar olmasa da olabildiğince ona yakın bir tablo izlenecek. Bu nedenle, ekonominin canlı tutulması merkezinde özellikle üretimin sanayinin ve işyerlerinin açık tutulması hedefleniyor. Buna okullar da dahil. 

İSTİSNAİ DURUM 

Ama dedimiz gibi olağanüstü bir hastalık artışı, çok tedirgin eden rakamlar ve dünyayı allak bullak eden gelişmeler olmazsa. 

Hükümet öncelikle olabildiği kadar aşılama sayısının artmasını hedefliyor. Bu noktada iki ana adım atılacak. Birincisi ikna yoluyla aşılanan sayısını arttırmak, kampanyalarla bunu hızlandırmak. İkincisi ise ikna olmayan ve hayatın akışında aşı olmayarak risk faktörü yaratmaya devam edenlere baskı uygulayarak yıldırmayla PCR testlerini belli aralıklarla sürekli olarak istemek. Vermeyenleri işe, okullara ve ofislere almamak. 

Ama bu noktada da insan hakları açısından ayağa kalkan bir çok kişi ve örgüt de var. Aşılama konusunda kimsenin zorlanamayacağını, bunun yasalara aykırı olduğunu söylüyorlar. Kavga bu aralar yavaş yavaş bir tarafın diğerine aşılanmaması nedeniyle vakaları arttırması iddiasıyla tepki göstermesi üzerinde yoğunlaşıyor.  Ama sokaklarda dünyada aşı karşıtları da kıyameti koparıyor. 

Ancak diğer taraf da, aşı olanların da taşıyıcı olabileceği ve kendilerinden daha fazla tehlike yarattığı yönünde söylemde bulunuyor. 

Tüm taraflar birbirlerine kendilerini haklı çıkarabilecek istatistikler ve rakamlar bulma savaşı içinde. 

ASIL DERT 

Ancak, toplumun bir kesimi de, 'Ne olursa olsun hayat devam etsin işimize gücümüze bakalım, okulumuza gidelim, üretime devam edelim, bir daha eski günlerdeki kısıtlamalardaki sıkıntıları yaşamayalım' derdinde. 

İşte tam bu noktada hükümetin sıradışı bir durum olmadıkça bir kısıtlamaya gitmeyeceği bilgisi önem taşıyor. 

Önümüzde sonbahar kimi uzmanlara göre vakalar havaların soğumasıyla daha da tırmanacak. 

Fakat, bazıları ise pandemi sürecinin diğer önceki istatistiki emsal örneklerinde olduğu gibi iki yıllık süresinin sonuna geldiği ve yavaş yavaş etkisini kaybedebileceğini söylüyor. 

Artık hangisi doğru, hangisi yanlış bilmiyoruz ama sokaklarda gördüğümüz bir gerçek var ki; o da millet gerçekten gerekli olmasına rağmen maske takma konusunda eski hassasiyeti göstermiyor. Ciddi anlamda sıkılmış durumda. Çevrenize bakın o ilk günlerdeki maske mesafe ve hijyen üçlüsünde eskisi kadar bir hassasiyet yüzde olarak çok yok. 

Açıkça söyleyeyim millet de bunaldı. Tabii ki, değerli tıp insanlarının uyarılarına kulak asacağız ve kurallara uyacağız. Ama bu ağır hasarlı piskolojilerimizi nasıl eski haline getireceğiz ve virüs bu şekilde tehdit olmaya devam ederse daha nasıl idare edeceğiz, orası muamma. 

Bir arkadaşımın dediği gibi, hayatın ne tadı kaldı ne de tuzu.

Virüsün zayıflayıp gitmesi haricinde de pek çözüm ve tam çıkış yolu görünmüyor.  Sosyal gerginlikler tırmanıyor.

Akıl sağlığımıza dikkat.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları