Gözden kaçan bir durum var aslında.

Ve nedense bunu sorgulamaktan imtina ediyoruz.

Belki de sonrasını düşünmek istemiyoruz.

Zira bir süredir bir çok sorunun kaynağı olarak Suriye'den göç eden sığınmacıları gösteriyoruz.

Bu yöndeki popülist politikaların peşinden gidiyoruz topyekün. 

Kiraların yüksekliğinden tutun da kimi alanlardaki işsizliğe ve sağlık sistemindeki sorunlara kadar hemen hepsinden sığınmacıları sorumlu tutuyoruz. 

Etkisi var mı, elbette vardır.

Ancak söylendiği kadar olup olmadığı konusunu irdelemek gerekmekte.

Bilindiği gibi Suriye çok hızlı ve beklendiğinden kolay bir şekilde düştü. 

Çok aktörlü bir bölge olan Suriye'de Esat rejiminin bu kadar kolay düşmesi akla Saddam Hüseyin'i getirdi. 

Demek ki aktörler bir noktada anlaşmıştı. 

Esat ve ailesi de Rusya'ya kaçmak zorunda kaldı.

Aktörler bize göre sadece Esat'ın üzerine anlaşmış olamazlar. 

Bu manada Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli'nin çağrılarını anımsadık.

CHP lideri Özel'in "Esat ile görüşmeliyiz" sözleri de havada kaldı.

Üzerinden saatler geçmedi ki, yönetim düşmüş oldu. 

Özel'in dış politika kurmaylarını gözden geçirmesi önemli olsa gerek.

Diğer taraftan biz Esat'ın düşmesinden çok sonrasına odaklanılması gerektiğini düşünenlerdeniz.

Zira böylesi bir durumda her ne kadar bölgedeki büyük aktörlerin anlaşmış görüntüsü olsa da hepsi sonrasına odaklanmaktalar.

Ve boşluğun ne şekilde dolacağına bakmaktalar.

Rusya da ABD de İsrail ve İran da Türkiye de buna odaklanmaktalar.

Bölge çok aktörlü ve çok bilinmeyenli bir yapıya sahip. 

Hepsinin de çıkar çatışması söz konusu.

Hepsinin de desteklediği gruplar ve hakim olduğu üsleri bulunmakta.

İsrail hemen Golan tepelerine ilişkin hamle yaptı bile.

ABD tutumunu açıkladı.

Rusya Lazkiye'deki üssüne dikkat çekmekte. 

Dolayısıyla sonrası öncesinden çok daha önemli bir hale bürünecek Suriye.

Türkiye'nin attığı ve atacağı adımlar da bu nedenle çok önemli.

Zaten birkaç güne daha belirgin tavrı görülecektir.

Şu anda tüm aktörler kendi çıkarları açısından konuya yaklaşmakta.

Aynı şekilde bölgedeki vekil güçler içinde de böylesi bir durum söz konusu.

Konuyu hassas gördüğümüz için kurduğumuz cümleleri itinayla seçiyoruz.

Ve temkinli yaklaşıyoruz.

Hal böyle iken; ülkemizi ilgilendiren bir başka unsur ise sığınmacılar konusu. 

İlginçtir, ülkemizdeki hemen herkes bu konuyu gündemde tutmakta.

Duyarlılık bu yönde olmakta. 

Oysa az önce anlattıklarımız hepsinden çok daha önemli.

Diğer taraftan sığınmacıların ülkeden ayrılacağı beklentisi var.

Doğru, bu yönde hareketlilik de var beklenti de.

Önemli ölçüde tersine göç olacaktır.

Ancak bu yönden de bir boşluk olacaktır.

Çünkü ülkemiz çalışma hayatında öyle ya da böyle bir yerleri bulunmakta.

Özellikle çalışma koşulları ağır olan işler ve tarım alanında ter dökmekteler.

Buralarda çalışan bulmak kolay olmamakta.

Salt ücretlere yönelik değil mesele.

Bir süredir "Suriyeliler gitmeli" propagandası yapılırken şimdilerde soru işaretlerine yanıt arayanları duymaktayız. 

Çünkü önemli bir boşluk oluşacağa benziyor. 

Sonuç olarak Suriye'deki yeni yapıyı çok önemli görenlerdeniz.

Sığınmacı konusu ise kendiliğinde rayına oturacaktır.

Hepsi olmasa da önemli oranda tersine göç olacaktır.

Burada bazı alanlarda çalışma hayatına katılımı kritik olanlarla ilgili bir çalışma yapılması önemli olacaktır.

Hem boşluk oluşmaması hem de boşluklar için başka ülkelerinden yeni sığınmacı göçü yaşanmaması için.