Levent Yılmaz

Levent Yılmaz

Resesyon beklentileri azalıyor!

2023.01.24 21:02 - Son Güncellenme: 2023.01.24 21:02
A

Önce pandemi dönemi sonrasında ise Rusya-Ukrayna Savaşı ile ortaya çıkan gelişmelerin ekonomide üzerinde etkisi ile hemen hemen herkesin ekonomik kavramlara ilişkin bilgi düzeyinin arttığı bir dönem geçiriyoruz. 

Elbette bunda en önemli etken insanların elde ettiği değerleri koruma çabası ile olan biteni anlama isteği. Özellikle veri trafiğinin yoğun ve dalgalanmanın da yüksek olduğu dönemlerde belirsizlikler artıyor. Bu durum da öngörü yapmayı zorlaştırıyor. Hal böyle olunca da teknik kavramlar daha önemli hale geliyor. 

Bu teknik kavramlardan birisi de "resesyon". Kavram olarak resesyon bir ülke ekonomisinin üst üste en az iki çeyrek daralması için kullanılıyor. Elbette ekonomide işler iyiyken kimsenin ilgilenmediği kavramlar işler kötüleşince herkesin radarına giriyor. Çünkü küresel ekonomideki entegrasyonun bu denli yoğun olduğu bir ortamda bir ülke ekonomisi diğer ülke ekonomilerinde olan bitenden eşanlı olarak etkileniyor. 

Tabii ki bu etkilenmenin en önemli nedeni ABD ve AB'nin küresel ekonomi üzerindeki hâkim gücü. Bununla birlikte ABD Doları ve Euro'nun değerinin de küresel ekonomideki diğer aktörleri yakından ilgilendiriyor olması. 

Söz konusu Dolar ve Euro'nun değeri olunca da her iki paranın sahibi olan merkez bankalarının politikalarına bakmamız gerekiyor. Önce pandemiden çıkış dönemi ardından da savaşın etkileri ile son 40 yılın en yüksek enflasyon rakamları ile karşı karşıya kalan merkez bankaları, enflasyonla mücadele edebilmek için sert sıkılaşma adımları atmak zorunda kaldılar. Hatta bir ara merkez bankalarının resesyonu da göze alma pahasına faizleri artırmaya devam edeceğine ilişkin genel bir kabullenme de oluşmaya başlamıştı. Çoğu finansal kurum ve uluslararası örgüt resesyon konusuna kesin gözüyle bakıyordu. 

Ancak son dönemdeki enflasyon verileri bu konudaki beklentilerin güncellenmesi sürecini de beraberinde getirdi. Hâl böyle olunca hem Fed üyeleri hem de Avrupa Merkez Bankası üyelerinin "resesyon olmadan enflasyonun baskılanması" konusunda fikir beyan etmeye başladığını gördük. 

Ayrıca finansal kurumların bazılarının da resesyon beklentilerinde belirgin düşüşler var. Hatta S&P500'ün ekim ayındaki beklentisine göre resesyona kesin gözüyle bakılırken bu ayki beklenti %50'in altına düşmüş durumda. 

Benzeri şekilde bazı Fed üyeleri ve Fed başkanlarının da son 1 aydır açıklamalarında resesyon ihtimalinin yavaş yavaş gündemden düştüğünü görüyoruz. Ayrıca Çin'in Covid19 kısıtlamalarını tamamen kaldırması da büyüme beklentilerindeki. Bugüne kadar oluşan olumsuz havanın da yavaş yavaş dağılmasında en önemli etkenlerden birisinin bu olduğunu unutmamak gerekiyor. 
 


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları