Medyada olsun, evde olsun çalışırken, ya da yazarken sürekli müzik dinleyerek motive olma gibi aykırı bir ruh molekülüm var; Tanrım beni böyle yaratmış.

Leb demeden leblebiyi anladınız herhalde;

Yaşamın ve yaşamımın vazgeçilmez bir parçasıdır müzik.

Su gibi, ekmek gibi, hava gibidir adeta; 'Olmazsa olmazımdır', sizin de olmazınızdır.

Ayırım gözetmeksiniz dili, rengi, dini, ırkı ne olursa olsun her insanın beğendiği bir müzik türü vardır.

Kimi arabesk sever, kimi Türk Sanat Müziği dinler; kimi halk müziğine müpteladır;

Bazılarının için türkçe pop, yabancı pop, hard rock, senfonic rock, heavy metal, jazz, blues, rap, techno, R&B vazgeçilmezidir.

Müzik dinlemek dingin ve yorgun ruhlar için müthiş bir terapidir;

Gerginseniz gevşetir, sinirliyseniz öfkenize gem vurur;

Ruhunuzun derinliklerinden yankılanan bir şelale gibi boşluğa aktıkça; kulaklarda çağıldayan o gizemli ses;

Sizi alıp bir yerlere, farklı dünyalara

götürüp orada bırakır.

Beni sorarsanız aramızda kan uyuşmazlığı olan arabeskle, rap dışında her kategoriye ucundan kenarından da olsa ilgi duyan;

Ağırlıklı olarak da rock ve pop (Türkçe, yerli) dinleyen bir müzikseverim.

Kulaklığımla gezindiğim gündelik müzik serüvenimde içeriden, dışarıdan ve her türden kim denk gelirse; Sonunda mutlaka ama mutlaka ve kesintisiz bir şekilde Pink Floyd'un 'The Wall'ı /Another brick in the wall) defalarca dinleyerek çalışmamı sürdürürüm.

'Pink Floyd ve The Wall' eşittir beni anlatır' dersem abarttığımı sanmayın.

Lise çağlarında tutkunu olduğum bu grup; neredeyse yarım asırlık geçmişine karşın sadece ben yaştaki jenerasyonun değil, (70 ve üzeri) yeni kuşak müzikseverlerin de büyük bir beğeni ile dinlemeye devam ettiği bir efsane olarak yolculuğuna kesintisiz devam etmekte.

Bana bu yazıyı; bir kuşağın vazgeçilmez sevdası olan ve ismini kurucularından Pink Anderson ve Floyd Council'in ilk isimlerinden alan Pink Floyd'un 'Pulse' turnesinin 30. yıl dönümü kapsamında vereceği konserler yazdırdı.

A.A gibi devletin resmi ajansının her ne kadar tongaya düşerek Pink Floyd'un 25 Nisan Cuma günü Zorlu Performans Sanatları Merkezi (PSM) Turkcell Sahnesi'nde konser vereceğini yazsa da; ( aslında konseri Pink Floyd değil, onun şarkılarını çalan hayran grubu" olarak tarif edilen tribute grubu verecekmiş. Araştırıp etmeden bir mahalle fısıltısını haber yapmakla refiklerinizi atlatacağım sanırsınız ama; sonunda o haber asılsız çıkıp elinizde patlar, siz de böyle alay konusu olursunuz)

Pink Floyd Pink Floyd'dur.

Dedikodusu bile konser veriyormuş kadar ilgi görüp, heyecan uyandırır.

Gelseydi müthiş olacaktı elbette;

2022 yılında Türkiye'de ilk kez Wolswagen Arena'da Türk hayranlarının karşısına çıkan 'Pink Floyd'dan bozma grup' unutulmaz şarkılarıyla müzikseverlere tarihi bir gece yaşatmıştı.

Grubun rock klasikleri arasına giren şarkılarının hep bir ağızdan söylendiği gecede solist Nick Mason, Pink Floyd'un ilk albümünden, 1972 tarihli Obscured by Clouds albümüne kadarki şarkılarla birlikte ilk kez Echoes parçasını da bu konserde seslendirmişti.

Nick Mason's Saucerful of Secrets'in (Pink Floyd dağıldıktan sonra bu ismi aldılar) toplamda 18 şarkı ile katılımcılara yaşattığı unutulmaz gece hayranları arasında hiç unutulmadı, hala konuşulmaya devam ediyor.

Nick Mason aslında grubun davulcusu.

Yola çıkarken gitar ve vokalde Syd Barret, davulda Nick Mason, basta ve vokalde Roger Waters, klavye ve vokalde Richard Wright'ten oluşan Pink Floyd 2008'de Rick Wright'in ölmesinden sonra dağılma sürecine girdi.

Grup Roger Waters'la birlikte 2005'deki Live8 yardım konserinden çok sonraları bir araya gelerek birlikteliklerini sürdürmeye devam etti.

Grubun kurucusu ve gitaristi Roger Waters süreç içinde 'Pink Floyd geleneğini' sürdüren konserlerine devam ederken, İstanbul'da' da verdiği solo konseriyle müzikseverlerin karşısına çıkmıştı.  

25 Nisan'da çakmaları sahneye çıkıp çalacak olsa da (!) sadece isimlerini duymanın bile ruhumun derinliklerinde yankılanmasının önüne geçemediğimden; böyle bir yazıyı sizlerle paylaşma gereği duydum.

Severseniz, sevmezsiniz, bilirsiniz bilmezsiniz o kadarına karışamam ama;

Bir müziksever için hangi yaşta olursa olsun Pink Floyd'u dinlemek bir ayrıcalık; Pink Floyd'u sevmek bir müzikseverlik görevidir.

Benden tavsiye, bir kerecik de olsa denemenizi isterim.

Bilgisayarınızın jakına kulaklığınızı takıp 'The Wall'a bir kez kulak kabartmanız; bu konudaki ısrarımın en güzel kanıtı olacağına inanıyorum.

Repertuvarında 'The Division Bell', 'The Wall', 'The Dark Side of the Moon' ve 'Wish You Were Here' gibi unutulmaz şarkıların bulunduğu Pink Floyd, temsilcisi olduğu progresif rock müzik türünün yaşanan efsanesi olarak bugünler de, yarınlarda da kulaklarımızla, ruhumuza seslenmeye devam edecektir.