Başınızı kaldırın ve etrafınıza bir bakın.

Hayatımız, günlük karmaşalarla dolu; işler, ilişkiler, planlar...

Durup düşündüğümüzde, gerçekten ne kadar güven içinde olduğumuzu fark ediyor muyuz?

Güvenebilmek, sıcak battaniyeyle sarılmış gibi hissettirir insana.

Güvende olduğumuzu bilmek içsel dinginlik sağlar.

Mesela, bir iş arkadaşınıza güvenebildiğinizde, iş üzerinde daha verimli bir şekilde çalışabilirsiniz.

Herhangi bir hata yaptığınızda, destek alacağınızı bilmek, cesaretinizi artırır.

Ya da bir ilişkide partnerinize güvendiğinizde, duygusal olarak daha bağlı hissedersiniz.

Birlikte geçirdiğiniz zaman daha anlamlı hale gelir, çünkü geleceğe dair birlikte adım atmanın güvenini taşırsınız içinizde.

Unutmuşuz böyle hissetmeyi.

Tarif ederken büyük özlemle anlatmak ne acı.

Şuan ki dünya daha da karmaşık sanki.

Kimseye güvenemiyoruz ya da çok zor güvenebiliyoruz.

Güvenebilmek aynı zamanda kendi iç dünyamıza da bir hediye sunar.

Kesinlikle en büyük hediye.

Kendimize güvendiğimizde ise kararlarımızdan emin oluruz.

Hatalar yapabiliriz, ama bu hatalardan öğreniriz ve daha güçlü bir şekilde ilerleriz.

Kendimize olan güvenimiz, yaşamın getirdiği zorlukları daha kolay aşmamızı sağlar.

Herşey temelinde bu duyguya bağlı gibi.

Güvenebilmek, hayatın stresli anlarında bile bize bir liman gibi hizmet eder.

Güvenli liman...

Etrafımızdaki dünya belirsizliklerle dolu olsa da, içimizde taşıdığımız güven duygusu, bizi her fırtınada sakin tutar.

Hemen herkese güvenmeyi tercih etmeyin bence.

Bu benim fikrim tabi.

Daha az hayal kırıklığına uğrarsınız en azından.

Ama hep kendinize güvenin.

Güvenli limanınız önce kendiniz olsun...