Peki peki anladık, 
Her şeyden sen anlarsın!
Peki peki anladık, 
Her şeyi sen bilirsin!
En güzel filmi sen çektin!
En güzel yemeği sen yaptın!
En güzel golü sen attın!
En güzel tatile sen çıktın!
En güzel şarkıyı sen yaptın!
Sen neymişsin be Ağbiiii!
*
Evet, Mazhar Fuat Özkan'ın meşhur şarkısını biraz değiştirip yazdım.
Bu efsane üçlüye, Eurovision'a gidince, kısaca "MFÖ" demeye başlamıştık.
Tıpkı, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne "FSM" Köprüsü, bulvarına da FSM Bulvarı dediğimiz gibi...
Sosyal medya hayatımıza girdi gireli kısaltmalarla yazar olduk.
WhatsApp'tan yazan gençler ne diyor mesela?
-KİB bye...
Ne demek bu?
"Kendine iyi bak" sözünün baş harflerinden oluşan kısaltmaymış!
Bu en basit örneği...
Artık, hayatı sosyal medyada yaşıyoruz.
Yalan mı?
Elimizden akıllı telefonlar düşmüyor.
Örneğin;
Güzel bir yere mi gittik?
Hemen hooop bir #selfi...
Sonra yapıştır instagrama!..
Altına da, "Falan fişman yerde, arkadaşlarla sohbet keyfisi" yazdık mı tamamdır!
Tatile mi gittin?
Patlat resmi (aslında onun adı fotoğraftır ya, neyse) havuzdan, plajdan, dağdan, kayaktan, hooop yapıştır instagrama!..
Sonra gelsin, "like"lar, kalpli "concon" yorumlar...

ALBÜM YERİNE INSTAGRAM...
Oysa, sosyal medya yokken, fotoğrafları karta bastırıp albümlere dizerdik.
Fotoğraflar dijital olunca da, albüm yerine adeta instagram kullanır olduk!
Yardımsever, hassas, bilgili, uzman olduğunu mu göstermek istiyorsun?
O zaman gireceksin twitter'a;
Özlü sözlerle birlikte 280 karaktere sığdıracaksın mesajını...
Ayrıca, duyarlı takılır veya sıradışı mevzular yazarsan, aynı zamanda "duyar ve takipçi de kasarsın!"
Yani takipçin artar!

İRONİ YAPMADAN ASLA...
Egonu mu tatmin etmek istiyorsun?
Çok basit!
Hemen ünlü birine sar kalemini, pardon klavyeni!..
Eften püften bir bahane bulup salla fenomen arkadaşa!..
Ver odunu!..
Ama öyle inceden ver ki, "hakaretten başın belaya falan girmesin!" aman haaa!
Bunu başarmak için en kolay yol da "ironi" yapmak!
Ver kinayeli ayarı, olsun bitsin!
Sonra, gelsin RT'ler, beğeniler...

ARTIK NOSTALJİ GÜNLERİ MODA
Oysa;
Eskiden #tbt olmasa da nostaljik sohbetler vardı.
Nostalji yapmak için instagramdaki #tbt günü denen perşembeleri beklemezdik.
TT olmak için #tag (etiket) konusu aramazdık!
Takipçi kasmak, sanaldan beğenilmek, yani like'lanmak gibi bir derdimiz yoktu.
Bir yere gidince "I'm at şurdayım" veya "I'm at burdayım" diye swarm'dan check-in yapmak nedir bilmezdik.
Ama artık..
Günümüzün gerçeği; sosyal medya ve internet medyası...
Biliyorum, mevzuya biraz magazinel girdim.
Sosyal medya analizi yapar gibi konuya daldım.
Amacım, gencinden yaşlısına, her kesimden insanın konuyu anlamasını sağlamak ve biraz da dikkatini çekebilmekti.
Malum, şimdi devre arası...
Resmi ara transter 4 Ocak'ta başlıyor.
Hal böyle olunca, biz de biraz fantastik ve güncel takılalım dedik!  

BU TWITTER ADAMI İPE GÖTÜRÜR!
Özellikle, twitter'dan yapılan yorumlar, öyle etkili oluyor ki!..
Bazı kulüpler, adeta taraftarın attığı tweetlerle oluşturduğu baskı sonucu, bütçesi olmasa bile, transfer yapmak durumunda kalıyor.
Hatta, bu sanal alem öyle büyük algı oluşturuyor ki;
Sosyal medya baskısıyla, bazı kulüp başkanları, olağanüstü kongre kararı almak zorunda kalıyor.

YÖNETİCİLER, ADETA TWITTERDA YAŞIYOR
Biliyoruz ki;
Bazı Başkan ve yöneticiler, adeta twitter ile yatıp kalkıyor.
"Benim işim olmaz" dese de, çaktırmadan atılan tweetleri takip ediyor.
Bir de...
"Benim sosyal medyada hesabım yok!" diyen çoğu yönetici ve teknik adamın, "feyk" hesaplar açarak, gündemi takip ettikleri bilgileri de kulaktan kulağa yayılıyor.
Hatta...
Twitter aleminde destek bulmak ve eleştirileri, karşı ataklarla savuşturabilmek amacıyla, bazı Başkan ve yöneticilerin, yandaşlarına, sahte isimlerle, kofti hesaplar açtırarak, kendilerine methiyeler düzdürdüğü(!) iddiaları da çok sık dillendirilir oldu son dönemde...
Ancak;
O "destekçi" hesaplara bakıldığında, bu sayfaların, birkaç hafta veya ay önce açıldığı da dikkatlerden kaçmıyor!

TRİBÜNÜN TEPKİSİYLE "KONGRE KARARI" ALINIRDI
Eskiden, gazeteci büyüğüm rahmetli Aykan Uzoğuz, yazı ve söylemlerinde, "Bursa'da genel kurul, 15 günde bir Atatürk Stadı'nda toplanır" derdi.
Zira, taraftarın maçlar sırasında; yönetim, teknik adam ve futbolculara gönderdiği tezahüratlı mesajlar, kulübün gündeminde büyük yer tutardı.
Camianın eğilimleri ve düşünceleri, iç saha maçlarında böyle ortaya çıkardı.
Hatta, çoğu zaman tribünlerdeki yoğun tepkilerin sonucunda, "olağanüstü genel kurul" kararı kaçınılmaz olurdu.

ADAMI "TT" YAPIVERİRLER!
Oysa, artık internet gerçeği var.
Ve taraftarlar, sıcak gelişmelerle ilgili yorumlarını anında twitter, instagram ve facebook'tan yapıveriyorlar.
Kendi aralarında örgütlenip, #etiket (tag) sözünü ve saatini de belirledikten sonra, mevzuya yüklenerek, twitter'dan yağdırıyorlar mesajları...
Sonra ne oluyor?
O taraftarın üzerine gittiği #etiket, #TT oluyor.
Yani, Trend Topic (TT) olarak, ülke gündemine giriyor!..
Sonra da, şöyle görüşmeler oluyor:
"Başkan, taraftarlar seni twitter'da yine TT yapmış! Eğer tedbir almazsan, bu işin sonu erken kongreye gider, sonra söylemedi deme!"

ALGI YÖNETMEK DE MARİFET
Ardından da "algıyı yönetme" çabaları...
Veya artık moda haline gelen,  konuşulanları değiştirmek için "suni gündem" oluşturma ve de yandaşları vasıtasıyla, taraftar oyalansın diye, "transfer ismi sızdırma ve bu haberleri ortaya atma" mevzuları!
Mesela atıyorum:
"Ünlü golcü Abuzittinoviç geliyor!"
"Yönetim, Sambacı maestro Edinho Medinho'yla temasa geçti. Transferi an meselesi!"
Şeklindeki haberler ve sağlam duyumlar(!) havada uçuşuyor!..
Twitter'da pıtırak gibi yerden biten "duyumcu" tayfası sayesinde, gün geçmiyor ki, yeni bir transfer yapılmasın!
Ne diyelim;
Allah, trend topic'inizi, "like"larınızı arttırsın!