Bursaspor, İrfan Buz'la çıktığı ilk maçı kazandı.

İyi başlamak önemliydi.

Tek golle de olsa kazanmak moralleri yükseltti.

Bu ligin sonu yaklaştıkça, 3 puandan ötesi yalan...

Camia yeniden umut tazeledi.

5 maçlık yeni dönemin ilk sayfasına galibiyet yazıldı.

Maçın 2. yarısında sergilenen oyunu tabii ki eleştirebiliriz.

Ama hep diyorum ya;

Bu aşamada "kazanan daima haklıdır"...

ALTAY 2 PUAN GERİDE KALDI

Dün akşam, ikinci durumdaki Erzurum, Ankara'da Osmanlıspor'u 3-1 yenerek, 53 yaptı ve Timsah'la 4 puanlık farkı korudu.

Eskişehirspor'un evinde 2-0 öndeyken, Altay 85 ve 86'da 2-2 yaptı ve 1 puan aldı ve 47 puanla Bursaspor'un 2 puan gerisinde kaldı. Es-Es ise bitime 4 hafta kala 2.Lig'e düştü.

Adana Demir de, Giresun'u 4-2'lik skorla geçip, 52 puanla yeniden 2 puan yukarı çıktı.

BİR BASAMAK YÜKSELDİ

Bu durumda:

Altay'ın berabere kalmasıyla, Bursaspor, bu hafta 5. basamaktan 4. sıraya yükseldi.

Timsah, ilk 2'den çıkabilmek için, son 4 haftada; önündeki 2 ekibi geçmek durumunda...

"BİZ OLURSAK BAŞARIRIZ"

Geldiği ilk gün, ilk idman öncesi ne demişti İrfan Buz?

"Biz, bir olursak, kendimiz gibi oynarsak başarı gelir!"

İşte bu sözden hareketle;

Yeşil-beyazlı kulüp, sosyal medya bildirimlerinde;

"Biz olursak başarırız!" mottosunu kullanmaya başladı.

"BÜTÜN ŞEHİR ARKANIZDA"

Kulübün yayınladığı maç videosunda (vlog), İrfan Hoca, soyunma odasına motivasyon adına coşkulu bir konuşma yapmış.

Buz, özetle, "Bu şehirde zaten herkes sizin arkanızda. Başarmak için hep beraber and içelim! Haydi çocuklar gösterin kendinizi" şeklinde konuştu.

Bu videoyu izleyince, 2010 yılında Ertuğrul Hoca'nın yaptığı şampiyonluk öncesi konuşmaları aklıma geldi.

Bunlar işin; motivasyon ve "inanç birlikteliği" tarafı...

Ben bugün önemli bir konuya dikkat çekmek istiyorum.

9 GÜNDE 3 FİNAL MAÇI

Bursaspor'un 9 günde 3 final maçı var:

Cuma Adana ile oynadı. Salı günü Giresun'la Karadeniz'de, cumartesi de evimizde Altınordu ile karşılacak yeşil-beyazlılar...

Bu yoğun maç trafiğini neden yazdım?

Çünkü; takımın yaş ortalaması yüksek...

Son Adana maçının sahaya çıkan 11'in yaş ortalaması 27,8...

Ancak, 35'lik Seleznov oynadığı zaman bu ortalama 28,9'a kadar çıkıyor...

EKSTRA SAKATLIKLARA DİKKAT!

Pandemi nedeniyle lige 98 gün ara verilirken, Timsah, tam 50 gün evde karantinada oturunca; 8 Mayıs'ta topbaşı yaptıktan sonra mecburen 3. kez oyunculara kondisyon yüklemesi yaptı.

Fakat, herkes biliyor ki;

Yaz ortasındaki böyle sıra dışı yüklemeler, ekstra sakatlıklara yol açabiliyor!

O nedenle, özellikle de yaşlı takımların daha dikkatli olması gerekiyor.

Hele bir de böyle 9 günde 3 maçın varsa; işte o zaman kadroyu çok daha dikkatli kullanman lazım!

Örneğin;

Sakatlıktan yeni dönen Serdar Özkan, 4 ay sonra ilk defa Adana önünde 90 dakika oynadı.

Şimdi soru şu:

-33 yaşındaki kanat oyuncusu, salı günü Giresun'da kaç dakika oynayabilir?

Zira, bu tür hesaplar ve detaylar çok önemli!..

Aynı şartlar;

35'lik Seleznov,

34'lük Özer,

32'lik Traore için de geçerli...

Örneğin;

İlk 11'de ofansif dörtlü şöyle olsa:

Burak Kapacak 21, Traore 32, Özer 34, Seleznov 35 yaşında. Bunların yaş ortalaması 30,5 eder.

Bu örnekleri; 33 yaşındaki Serdar Özkan versiyonuyla da verebiliriz.

2 FORMAYA 4 ADAY...

Bu arada...

32'lik Anıl ve

31'lik Kerem Can, cezaları nedeniyle salı akşamı Giresun'da yoklar!..

Bu 2 mevki (sol stoper ve sol bek) için;

1997'li Sedat Dursun, 1992'li Cüneyt Köz ve 1995'li Onur Atasayar ve 1997'li Rüştü Hanlı aday isimler...

ADALELER PATIR PATIR ATMASIN!

Her maç final niteliğinde olduğu için, böylesine yoğun maç temposunda, kadronun "balans ayarı" çok büyük önem taşıyor.

Kadrodaki;

Genç-yaşlı harmanına ve sahada kalma sürelerine çok dikkat etmek gerek.

Yoksa;

Allah korusun, bu sıcaklarda, 9 günde 3 maç sırasında, adaleler patır patır atabilir!..

HER OYUNCUYA İHTİYAÇ VAR

Hal böyle olunca;

Derin kadro ve kulübe genişliği de final haftalarında çok önemli bir avantaj olacak.

Şekilde görüldüğü gibi;

Cezalı ve sakat oyuncular da olabileceği için her mevkide her oyuncuya ihtiyaç doğabilir...

YELKENLERİ SUYA İNDİRMEYİN!

İşte o nedenle;

Emirhan Aydoğan da, Jani Atanasov da, Rüştü Hanlı da, Ramazan Keskin de, İsmail Çokçalış da her an süre alabilir.

O yüzden, kimse yelkenleri suya indirmemeli...

Sonuna kadar, inanmaya ve savaşmaya devam...

Var mı başka yolu?!