Çevresel Terör ve Türkiye 

2021.08.02 21:47 - Son Güncellenme: 2021.08.02 21:47
A

Ortada ciddi bir durum var.
Hem de hayli ciddi bir durum. 
Öyle ki; olağandışı bir vaziyette seyrediyor.
Organize olma ihtimali yüksek bir şekilde 100'ün üzerinde noktada eş zamanlı başlayan yangınlar günlerdir yüreğimizi yakıyor.
Özellikle turizm sezonunun açıldığı ve pandemiden sonra turizmde yüzlerin güldüğü bir ortamda çıkan ya da çıkarılan yangınlar moralleri bozdu.
Organize olduğu izlenimi doğan yangınlarla mücadele hususunda da hayli sert tartışmalar yaşandı, yaşanıyor.
Hatta yangınla mücadelede zaafiyet iddiaları Çevresel Terör ihtimalinin konuşulmasına fırsat vermiyor.
Şüphesiz henüz resmî makamlarca işaret edilen bir terör örgütü olmasa da şüphelerin yoğunlaştığı bir adres var.
Geçmiş tecrübeler PKK terör örgütüne işaret ediyor.


SETA'nın Oğuz Güngörmez ve Aslıhan Alkanat imzasıyla yayımladığı raporda bu konuya ayrıntılarıyla değiniliyor. 
Bilindiği üzere dünyanın birçok noktasında bu mevsimlerde yangınlar çıkabiliyor.
Küresel iklim değişikliği ile birlikte yangınların hayli etkili olduğu görülüyor. 
Bu yangınların çıkış nedenlerine ilişkin çokça madde sıralanabilir.
Elbette Türkiye'de de bu nedenler geçerli.
Ancak Türkiye'deki yangınların çıkış nedenlerine ilişkin diğer ülkelere göre farklılıklar da göze çarpabiliyor.
Ve aklımıza Çevresel Terör kavramı geliyor.
Doğal olarak da geçmiş tecrübelere istinaden terör örgütü PKK akla geliyor.
Zira bu örgüt 1990'lı yıllardan sonra bu yönteme başvurmaya başlamış durumda.
Zaman zaman bu yönde açıklamalar mevcut.
Türkiye'nin etkin terörle mücadelesi sonrası hareket kabiliyeti daralan terör örgütü PKK hazırlık ve uygulama aşamaları daha kolay olan Çevresel Terör/ orman yangınlarına başvuruyor.
Ne yazık ki içinde bulunduğumuz 1 haftalık dönemde hem devasa alanlar yanmış oldu hem de halkta panik havası estirildi.
Muhalefet partileri de hem hükümeti süreci yönetemez gösterme konusunda önemli yol kat etti hem de sosyal medya aracılığıyla bu imajın geniş kitlelere yayılması konusunda başarılı olundu.
Dolayısıyla Çevresel Terörün tartışılması ikinci planda bırakıldı.

Sonuç olarak yangın söndürme konusundaki yeterliliğimizin tartışılması doğal.
İster istemez bu olacaktır.
Ama burada maksadın aşıldığını söyleyenlere katılmak gerekiyor.
Zira hem zamanlama yanlış hem de dezenformasyona açık bir dönemde denk gelmesi bağlamında sağlıklı bir sonuca ulaşmak da zor.
Daha çok kamu idaresini "yönetemez" olarak göstermekten başka bir işe yaramıyor. 
Burada afet benzeri bir durum olduğu unutulmamalı.
Çevresel Terör olma ihtimali unutulmamalı.
Oluşturulmak istenen tablonun Türkiye'ye zarar vereceği unutulmamalı.
Algıların olguların önüne geçtiği günümüzde provokasyonlara meydan verilmemeli.
Burada bir afet var.
Burada bir Çevre Terörü var.
100'ün üzerinde noktada çıkan yangını kontrol altına almak basit bir iş değil.
Belki de diğer ülkelerdeki yangınlarla mücadeleye göre başarılı olunduğu bile söylenebilecektir. 
Bu sözlerimiz yangınlara hazırlık konusunda yetersiz kalındığı tezlerini yabana atıyor değil.
Bu konu da bir süre sonra ele alınmalı.
Tartışılmalı.
Doğru yöntemin ne olduğu uzmanlarca ele alınmalı.
Ve terör örgütlerinin amaçları olan korku oluşturmak, ülkemizin terörle mücadelesini sekteye uğratmak, kamu idaresinin yönetemez gösterilmesine fırsat verilmemeli.
Yangınlarla mücadele eden kahramanlarımız cesaretlendirilmeli.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları