Ömre bedel bir büyük usta: Metin Akpınar

2022.08.22 00:16 - Son Güncellenme: 2022.08.22 00:33
A

Hiç kaçırmazdık eşimle Devekuşu Kabare'nin Bursa Açık Hava Tiyatrosu'nda sergilediği oyunlarını...

80'li seneler, 90'ların başları...

Bursa'nın turne programlarına sonradan eklenmesinin özel bir mazereti var mıydı hep merak etmişimdir Deve Kuşu Kabare Tiyatrosu adına.

Neredeyse bir 15-20 yıl geriden gelerek açığı kapatmaya çalıştık;

Sadece ailemle ben değil, tiyatroya sevdalı Bursalılar da öyle...

Öyle olunca  'Astronot Niyazi', 'Ha bu diyar', 'Dün... bugün', 'Aşk-ü Sevda' gibi unutulmaz oyunların şehrimiz için ne kadar büyük bir kayıp olduğunu; nurlar içinde yatsın Zeki Alasya ile Allah uzun ömürler versin Metin Akpınar'ın lokomotifliği yaptığı tiyatrosunun sonradan gelen klasikleşmiş eserlerini izleyince farkına varmıştık.

Bir kere seyretmeyi; bin kere seyrettirecek kadar müptelası yapan şahaserlerdi hepsi de..
Kaçırdıklarımızı her birisi birer kabare klasiği olan  'Delilerle', 'Hanelerle, Aşk olsunla, 'Beyoğlu Beyoğlu ile 'Yasaklarla telafi etmeyi de bir nimet saydık tiyatro sevdalıları, daha doğrusu Zeki Metin hayranları olarak.

An itibariyle sanatsever kimliğimiz garabetin bataklığına saplanıp kalmış kimi çevrelerin absürt  değerlendirmeleriyle hor görülmek istense de, yukarıda isimlerini zikrettiğim bu oyunlar; doğuştan sanatçı ruhlu gerçek Bursalıların tiyatroya olan özleminin yansımasıydı bana sorarsanız...

 Her yaz Açık Havaya gelip, 15 gün boyunca her akşam son koltuğuna kadar dolmuş bir mekanda oyunlar sergilemek;

Belleğim beni çok az yanıltmıştır;

Sadece Zekili, Metinli Deve Kuşu Kabare'ye nasip olmuştur.

Hiç unutmuyorum bir turne Dünya Kupası finalleriyle çakışmıştı.

'Tutar mı acaba?' diye merak etmiş sonradan kendileri de.

Tuttu ki hem de ne tutmak; ekran başında maçlara izleyecek seyirci bırakmadılar!..

Zeki, Metin ve Deve Kuşu gülerken düşündürürdü oyunlarında seyircisini.

Düşünürken de ağladığınız olurdu.

Kahkahayla, trajediyi harmanlayarak sunarlardı.

Tektiler, rakipsizdiler, yıllarca sahnelerin 'iki kişilik dev kadrosu' olarak kaldılar.

Onlarla ilgili bir kaç anımı yeri gelmişken burada paylaşmak istiyorum.

Zeki Alasya, Metin Akpınar Deve Kuşu Kabare Bursa turnelerinde Mudanya Güzelyalı'da şimdi yerinde yazlık bir site yükselen Köksal Motel'de kalırlardı.

Oda yerine barakalarda yatıp kalkardı oyuncular.

Havuzunda yüzerek serinler, şezlonglarına uzanarak güneşlenirlerdi.

Ekip akşam yemeklerini de Kültürpark içindeki Yusuf Restaurant'ta yerdi.

Müdavimiydik aile olarak; bazı oyunlarına iki kez gittiğimi anımsarım.

Zaman içinde gruptan çok önemli sanatçılar yaşamlarını yitirdi.

En başta Metin Akpınar'ın kadim dostu, can yoldaşı Zeki Alasya.

Sonra Ali Yalaz, Selim Naşit Özcan,Nezih Tuncay;

Belki daha da vardır da aklımda bunlar kaldı.

Cumartesi akşamı Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi'nin Osmangazi Salonu'nda gazeteci moderatör  Zeynep Miraç'ın sunduğu 'Metin Akpınar'la muhabbet'i eşimle birlikte izlerken, yukarıda anlatmaya çalıştığım anılarım bir film şeridi gibi gelip geçti gözlerimin önünden.

Zeki Alasya, Selma Sonat, Nevra Serezli, Nezih Tuncay, Suat Sungur, Yonca Evcimik gibi ekip arkadaşları olmasa da; usta sanatçı yıllara meydan okuyan o harika performansıyla salonu dolduran yüzlerce seyirciyi alıp eskilere, açık hava gecelerine taşıdı adeta.

Delileri, Yasakları, Haneleri izlemiş kadar olduk onun kişiliğinde.

Soru yanıt şeklinde gerçekleşen ve yaklaşık 2 saat süren bu tek kişilik gösteride Metin Akpınar'ın neden bu denli büyük bir oyuncu olduğunu da bir kez daha anlamış olduk.

80 yaşından gün almış birisinden çok daha genç kalabilen müthiş bir belleğin beyninin kıvrımlarına sakladığı mücevherlerin döküldüğüne tanık ettik o akşam.

Geçmişten günümüze yaşanmış siyasi ve toplumsal olayları bir nakış gibi işleyerek inanılmaz bir hazır cevaplıkla aktardı salona Akpınar.

Hivicle, komediyi, kahkahayla, dramı velinimeti seyircisiyle birlikte soludu usta sanatçı.

İlmek ilmek dokunmuş ironilerinin her bir cümlesinde bir yerlere ince ince göndermelerde bulundu.

Biz her bir şeyi çok iyi anladık da, mazereti olup gelemeyenlerle, muhatapları o kadar çok şey kaçırdılar ki; bir daha Metin Akpınar buluşmasına kadar merakta kalsınlar !..

Özetleyecek olursak;

Günümüz Türkiye'sinde Müjdat Gezen ile birlikte muhalif sanatçı kimliğinin en önemlisi ve bu kimlikle en güzel örtüşenidir Metin Akpınar.

Çölde bir vahaya benzettim kendisini sahnede o akşam.

Serap görmeden suyu bulan çöl zedelerin yolunu gözlediği bir misyoner gibiydi.

O kimliğiyle pekala yapacakken aşırıya kaçmayıp, popülizme dümen kırmadan yoluna devam etti;

Galiba en önemlisi sanatçı portföyünü kendi çıkarları doğrultusunda içini dolduran liboşlara şamarlık anekdotlarla nasıl adam olunacağı anlatmaya çalıştı!.

Su gibi akıp giden 2 saatin sonunda ve yoğun alkışlar altında kulisine çekilirken, ben ise Açık Hava gecelerinden aklımda kalan sahneleri yeniden canlandırmaya çalışıyordum belleğimin kıvrımlarında.

İyi ki varsın büyük usta, iyi ki Bursa'mıza şerefler verdin.

Not: Metin Akpınar'ın sahnede normal fiziğine alışmış birisi olarak aşırı kilolarını büyük bir sağlık riski olarak görüyorum.

Zorlukla yürürken, şalvardan bile bol olan pantolonuna vücudunu sığdıramayan Akpınar ustanın acilen zayıflaması gerekiyor.

Kendisi ve sevenleri için...

Hormonal bir dengesizlik söz konusu değilse elbette.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları