İspanya'yı bırak, Fransa'ya bak

2022.09.08 16:20 - Son Güncellenme: 2022.09.08 16:20
A

Alışkın olduğumuz bir yenilgi aldık İspanya karşısında.

Doğrusunu söylemem gerekirse hiç şaşırmadım!..

Maçın özetini şöyle yapabilirim.

Sonuna kadar iyi oyna, kıyısına kadar getir, mücadelenden hiç vazgeçme; ama sonra ellerinle rakibine teslim et.

Bir de çözemediğimiz bir büyük bir sorun var ki; ezeli ve ebedi derdimiz.

Nedir bu son dakika sendromu?.

Ellerin titremesi, ayakların birbirine dolanması yani;

Bir türlü sakin kalamıyoruz NBA literatüründe 'clutch time' diye geçen kırılma dakikalarında.

Bir türlü anlayamıyorum.

Kaç kez olmuştur sayısını da unuttum.

Kesinlikle psikolojik bir durum; yani taktik, motivasyon hiç alakası yok!.

Yetmezmiş gibi bir de en deneyimli oyuncularımızdan en can alıcı dakikalarda gelen saçma sapan bireysel hatalar.

Bilmeyenlere anlatalım.

Oyunun bitimine 2 dakikadan az süre kala topu dipten ya da kenardan çıkartırken çizgiye basılırsa (!) teknik faul çalınıyor.

Hakemin kıllığı ya da ön yargısı değil, kurallara koymuşlar, bu uygulanıyor.

Diyeceksiniz ki göremez miydi; elbette neden olmasın ?.

Ama sağ olsun Ergin Ataman hakem camiası ile 'papaz halinde olmayı alışkanlık haline getirince!' onlar da canımızı yakmak için resmen fırsat kovalıyorlar.

Tabii bu bana göre ve benim yorumum.

O zaman;

Böyle ince nüanslara çok ama çok dikkat edeceksin.

Furkan Korkmaz gibi üstelik NBA deneyimi olan bir oyuncu o basit hatayı nasıl yapar, neredeyse aklımı kaçıracaktım.

Onun üzüntüsüne yanamadan, bir sonrasında Shane Larkin!.

Son 22,6 saniye kala 69-68 gerideyken rakibin baskısıyla topu kaybetmese; belki maçın sonucu daha farklı olacaktı.

Sonradan sakat olduğunu öğrendik. Şut attığı elinin parmaklarında sorun yaşıyormuş.

Mental olarak iyi durumda olmadığı, kafasını sakatlığına taktığını söyledi milli takım yöneticileri.

MR çekiminden sonra devam edip etmeyeceği belli olacakmış.

Genelde turnuvaya kendini pek veremese de, sonuç itibariyle Shane Larkin bu.

Takımı oynatan, şut sokan, setleri organize eden, dışarıdan atamazsa içeri atak ederek savunmaların dengesini bozan; tepeden ikili oyunlarla içeri devirdiği uzunlarına asist yapan;

Velhasıl kısa pozisyonunda '1 numara adına' ne yapılıyorsa hepsini yerine getiren kalibrede bir yıldız oyuncudan söz ediyoruz.

Sakatlığı büyük kayıp olur yarınki Fransa maçında oynayamazsa milli takım için.
Peki diğer oyuncularımız...

NBA tecrübeli Cedi Osman'la Furkan Korkmaz İspanya maçını çevirme adına ellerinden ne geliyorsa hepsini yaptılar.  (Savunma, hücum, ribaunt katkısı, top getirme)

Ergin Ataman zaman zaman Furkan'ı 1 numarada denedi, Cedi'yi 1 ve 2 numara gibi oynattı.

Boş bulunca attı ikisi de; Cedi başlangıçta çemberi dövse de ısındıktan sonra en önemli skor opsiyonumuz oldu.

İlk maçlarındaki performansını eleştirdiğimiz Alperen Şengün, Belçika'dan sonra İspanya'ya karşı da özgüveninin zirve yaptığı bir maç çıkardı.

5 numaradan daha fazlasıydı. Şut tehdidini kullandı, içeri devrilerek skor buldu. Rakibin atletizmi ile insanı yıldıran uzunu W. Hernangomez'in korkusuzca üzerine üzerine giderek adeta meydan okudu.

Bire bir zorlamalarında bulduğu basketleri hocalar alt yapılarda ders olarak göstermelidirler;

O kadar güzel ve özeldi hepsizde.

5 numarada yeteri kadar verim alamadığımız Sertaç Şanlı'nın formsuzluğu çember altı için önemli bir handikap. Bir türlü ritmini bulamadı oyuncumuz; bir kere çok gereksiz yerlerde eften püften fauller alıyor; İkincisi dış şutuna güvendiği için gerçek 5 numara gibi içeri devrilerek değil, 4 numara gibi dışarıdan oynamayı seviyor.

İtiş kakışları da Alperen'in yapacak hali yok;

Sertaç'ı biraz daha boyalı alandaki kavga döğüşün içine sokmalı Ergin Ataman.

Ercan Osmani'ye şahane geçirdiği Belçika maçından sonra ödül olarak İspanya önünde daha çok süre verilmesini beklerdim. Temaslı oynayabilen; bir 5 numara için şutu da iyi sayılacak düzeyde etkili bir oyuncu Ercan; 

Kişisel olarak pas geçilmeyi hak etmemişti; bunu söylemeliyim.

 Savunmada 19 ribaunt verilmesi, uzun rotasyonunda yeni hamlelerin kaçınılmaz olduğunu söylemekte.

İspanya önemli eksiklerine karşın, ödün vermediği basketbol geleneğiyle bu şampiyonaya da imzasını koymaya devam ediyor.

Oysa Belçika yenilgisinden sonra bayağı pırlalanmıştı medyada boğalar.

Bir yerlerinden eksikleri olsa da; mihrabı hala yerli yerinde.

Son 16 turunda da sürpriz gelebilecek can yakmalara devam edeceklerini düşünüyorum.

Gelelim yarınki rakibimiz Fransa'ya.

Eksik görünümlü (!) çok güçlü bir rakip.

NBA'de bir çok kez 'yılın savunmacısı' ödülünü alan savunma ve blok canavarı atlet uzun Rudy Gobert'i kesinlikle çok iyi tutmalıyız. (Bu yıl Utah Jazz'dan rekor ücretle Minnesota Timberwolves'e transfer oldu)

Yoksa çember altında koridor olur, çok sayı yeriz.

Tam bir canavar olan Gobert'i nasıl durduracak bizim çocuklar çok merak ediyorum.

Eski Karşıyakalı yeni Anadolu Efesli 4 numara Amath M'Baye'de kadronun önemli isimlerinden. M' Baye son Slovenya maçında 13 sayı, 4 ribauntla oynamıştı.

Bir başka eski Efesli point guard Thomas Heurtel savunma özürlü olsa da, asistleri ile takımın lokomotifliği yapıyor. (Son maç 10 sayı, 10 asist, 4 ribaund)

Neresinden bakılırsa bakılsın; kazanma adına önce çok iyi savunma yapmak, sonra da boş olduğumuz şutları sokmak gerekecek.

Yenebilirsek eğer müthiş sonuç olur.

Maç saatinin erken olmasına karşın gurbetçilerin göstereceği yoğun ilgi de ekstra motivasyon yerine geçecektir milli takımımız için.

Yolları açık olsun...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları