Bursaspor alt yapısı; Türk futbolu için rol modeldir

2023.05.11 18:08 - Son Güncellenme: 2023.05.11 21:00
A

Bursaspor alt yapısı;  başarılarıyla camianın yüzünü güldürmeye devam ediyor.

Geçen yıl U 14'de yenilgisiz şampiyon olan jenerasyon, bu yıl ayni oyuncularla U 15'de de Türkiye'nin en büyüğü olarak kupayı havaya kaldırmayı başardı.

Katmerleşen performansların odak noktası; ayni oyuncuların iki sezon içinde oynadıkları toplam 36 resmi maçta hiç yenilmeden sadece 2 beraberlik alması oldu.

'Alt yapının altın jenerasyonu' kabul edilen iki kupalı 2008 grubu; donanımlı olduğu kadar, Bursaspor'un geleceğini güvence altına alacak bir potansiyele de sahip.

U15 bu sezon içinde oynadığı 20 maçı kazanırken; rakip filelere 76 gol atıp, sadece 7 gole izin vermiş  kalesinde.

Futbol okulunun görünmeyen kahramanlarından antrenör Ahmet Tayfun Karaosmanoğlu'nun  U15 gelişim liginde 'en çalıştırıcı', takımın yıldızlarından Ahmet Hakan Atış'ın da final maçının MVP'si 'en değerli oyuncusu' seçilmesi; kazanılan şampiyonlukların  bireysel başarılarla değil, ortak bir çalışma ruhuyla elde edildiğinin belgesi gibi adeta.

Takım oyunu; futbolun terminolojisi içinde bireysel performansların her zaman bir adım önünde yürür; kişi ya da şahıslar değil; kulüp olmayı başarıp, bunu ortak aidiyet duygusu içinde birlikte yürütmeyi başaranlar kazanır.

U15'in pırlanta çocuklarının havaya kaldırdığı son kupa; Bursaspor'un genlerinde saklı bir futbol gerçeğinin dışa vurumu gibi geldi bana.

Rahmetli Gündüz Özcebe ile başlatılmış bu anlamlı süreci; yine toprak olmuş büyük antrenör Hasan Bora ile filizlenip yeşerdikten sonra ufka doğru dal budak salmasının açılımı gibi hissettim.

Gelelim sadede.

Bursaspor camiası olarak alt yapı gerçeğinin Türkiye'de ete kemiğe bürünmüş modeli olarak iz sürerken; ne yazık ki üst yapımız kan ağlamakta.

Anadolu'dan çıkmış ikinci şampiyon olup; an itibariyle kümede kalmayı garantilemek için son iki maçın skorunu beklemek ise çok düşündürücü.

Şampiyon çocuklarımızı iki üç yıl içinde A takımının önemli birer dişlisi olarak görmeyi arzuluyoruz.

Altta bu kadar üretip, başarı üstüne başarıya koşarken; üst tarafta batmamaya oynamak futbolun doğasına aykırı olsa da; bu yürek burkan ikilemi mutlaka ortadan kaldırmak zorundayız.

Endüstriyel futbolun; amatörlük seviyesinde patinaj yapan düşünceleri bir kağıt gibi buruşturup çöpe attığı günümüz dünyasında radikal çözümü bulmak hiç de zor değil.

Kendi çocuklarımızı yetiştirdikten sonra, onları sahiplenme içgüdüsünü profesyonel yobazların eline bırakmadan; gençlerimizle, tecrübelileri ayni pota yoğurabildiğimiz gibi borçsuz, harçsız, rotası doğru bir Bursaspor'u yaratacak güç fazlasıyla var bu şehirde.

 

Transfer elbette olacak, yapılacak da ama; elindekilerin de değerini bilerek ve onları onore ederek birlikte yol almak en doğrucu yaklaşım olacaktır.

Yeri gelmişken bir anımı da paylaşmadan edemedim.

U14'le, U15'in üst üste iki Türkiye şampiyonluğu beni yıllar öncesine 1981-1982 sezonuna götürdü.

Beşiktaş'ın Serpil Hamdi Tüzünle kurduğu alt yapı rüzgarının ortalığı kasıp kavurduğu bu zaman diliminde; bir tek Hasan Bora'nın öğrencileri kale gibi diklenmeyi başarıp, şampiyonluğu Bursaspor'a kazandırmışlardı.

Erkan Öncel, Eser Kardeşler, Yalçın Çimen, Cemal Vardar, Ergin Parlar, Hüseyin Hürsoy, Ali Aköz, Semih Yuvakuran'la diğerlerini saygı ve sevgi ile anıyorum.

Önce onlar sahaya çıkıp, resitallerini sunar; sonra sıra A takımına gelirdi.

Ne güzel günlerdi o günler; unutmadım, unutamadım.

U15'in şampiyonluğunun diğer kategorilerde de yaşanması dileğiyle emeği geçen herkesi yürekten kutlayıp, alınlarından öpüyorum.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları