'100. yıl marşı' olmadıysa eğer; 1 Mayıs'ı verelim!..

2023.04.27 18:00 - Son Güncellenme: 2023.04.27 18:57
A

Piyanist Fazıl Say'ın  sözleri şair Ayten Mutlu'ya ait olan 100. Yıl Marşı kimi çevrelerce beğenilmemiş!.

Olabilir; zevklerle renkler tartışılmazmış.

Ama o 'kimi çevreler';  bildiğiniz normal çevre değil.

Yani;

Para karşılığında emeğini; kendisi gibi düşünmeyenleri 90 harfe sığdırdığı pislikleriyle operasyon çekmeye kaşarlanmış profesyonel çeteler.

Uzun sözün kısası; yerin dibine batasıcası sosyal medya...

Bu mecranın nev-i şahsına münhasır trolleri bu marşa da gıcık kapmış durumda.

Kendilerince de haklılar!.

100. yıl denince ne geliyor sizin aklınıza?

'Cumhuriyet' değil mi?

'Cumhuriyet' denince de 'Atatürk'...

İkisinin yan yana gelmesine zerre tahammülü yok bu mahallenin.

Böyle olunca bu iki mefhumla sorunu olan paralı maşalar; marş üzerinden bir yerlere saldırmak için kendilerince haklı bir neden bulmuş oluyorlar.

Fazıl Say'ı hedeflerine oturtmaları boşuna değil ki.

Hem CHP'li, hem Atatürkçü, hem de cumhuriyetçi!.

'Linç etmek' için bundan daha müsait ortam olamaz; Top yekun saldırın da ertesi güne uyamasın!,

'Hepsinin canı cehenneme' de içlerinde birisini boş geçemedim.

Mezhebiyle, milletine göre koca değiştirmekten başı dönmüş(!), an itibariyle iman ve itikat sahibi bir hanımefendi / sanatçı eskisi!..

'Senden sanatçı filan olmaz; besten de bir şeye benzemiyor; en iyisi mi sen piyanistsin  piyanist kal' demeye getirmiş Fazıl Say için.

Beste yapmak; bir yerlere siyasi olarak angaje olmayı gerektirmiyor ki.

Sağcısı, solcusu, devrimcisi, sosyalisti her kesimden düşünce sahibinin en doğal hakkı müzikle ilgili çalışmalarda bulunmak.

Niyetiniz meşrebinize uygun marş ise eğer; istemediğiniz kadar var!..

Dinlemeye niyetiniz varsa dj'liğinizi bile yaparım!.

Mesela, mesela;

Trollerin bile kayıtsız kalamayacağı bir tanesini seçtim bile.

 Şöyle kulaklarınızın pasını silecek, yerinizde otururken yürek atışlarınıza ritim kazandıracak 1 Mayıs Marşını dinlemek ister misiniz?.

Yaratıcısı ayni zamanda bestecisi ve söz yazarı olan, İstanbul Devlet Konservatuarı eski üyesi rahmetli Sarper Özsan'dı.

Bu marşın şarkı bağlamında en iyi şekilde hakkını veren de; Kübalı devrimci Che Guevara şapkasıyla bir yerlere mesaj gönderen büyük sanatçı Cem Karaca.

Devrimci kimliğine dindarlığını da eklemekten gurur duyan, yeri dolduramayacak büyük bir besteci,şarkıcı ve yorumcuydu rahmetli.

Öldüğünde eşinin açıkladığı vasiyetinde 'beni dualarla tekbirlerle defnedin' paragrafı; cenaze törenine katılanlarca şaşkınlıkla karşılanmıştı.

Hepsi birer hitti, hepsi arşivlerimizi süsledi diğer şarkıları.

'Tamirci Çırağı' 'Namus belası' 'Yorgunum kaptan' 'Bu son olsun' 'Emrah' ve diğerleri.

Benim kuşak bu şarkıları dinleyerek yaşlandı; unutamadık.

'Devrimciden, solcudan müslüman, dindar çıkmaz' olamaz' diyenlere tokat gibi bir yanıt vermek istemişti özünde; dersini alan almıştır.
1 Mayıs...

Ne marştı ama, dinledince tüyler diken, diken, gözlerde hafif bir nemlenme;

Her mısrasıyla anlamak isteyenlere !...

'Günlerin bugün getirdiği baskı, zulüm ve kandır.
Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez.
Yepyeni bir hayat gelir, bizde ve her yerde.

1 Mayıs, 1 Mayıs, işçinin emekçinin bayramı.
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı.
Yepyeni bir güneş doğar dağların doruklarından. Mutlu bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından.
Yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir.

1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı.

Devrimin şanlı yolunda ilerleyen hakların bayramı'

70'li yılların sonu;

'Sağım, solum sobe' demeden o yılların gençlerinin diline pelesenk olmuştu bu şarkısı.

Proletaryanın değil; işçi, emekçi, öğrenci, dindar, muhafazakar, sosyal demokrat her kesimin kendince içselleştirdiği bir şarkıydı 1 Mayıs; söylendi, dinlendi yıllar yılı, bugün bile çalınmakta.

Ayrıştırmadan, ötekileştirmeden, partili kimliklerimizi birbirimizin yüzüne çarpmadan; bu şarkının etrafında kümeleşebilen bir zümre olmanın ayrıcalığını hala en büyük kazançlarımdan birisi olarak görüyorum yaşadığım an itibariyle.

100. yıl marşı olmamış!.

Doğrudur benim de pek içime sinmedi.

Müziği monoton, tekrarları sıkıcı ve kulak tırmalıyor.

Fazıl Say gibi dün çapında bir piyanist, besteciden daha iyisi beklendiği için bu kadar üstüne gidiliyor.

Eleştirin ama linç etmeyin;

Hele hele siyasi kimliği üzerinden üzerine yürümeye kalkmayın !...

Bakarsınız bir gün sizin mahalleden de birisi çıkıp, 100. Yıl Marşına alternatif bir beste yapar.

Memnuniyetle dinleriz, dinlerler.

Neden olmasın ki, ayrımız gayrımız yok; Birlikte Türkiye değil miyiz?

'Beş dakikada Beşiktaş olmuş !.'

'CHP'liden bestekar mı çıkarmış.'

Sosyal medyanın zıvanadan çıkmış paralı küfürbazlarını anlıyorum da;

Atatürk ve cumhuriyetle sorunlu olduğu için ailesinin bile reddettiği bir sanatçı müsvettesinin; (üstelik de hanımefendi)

Sataşacak bir şey bulamadığı için; 100. yıl ve Fazıl Say üzerinden bu ülkenin kutsallarına saldırıp, kinini kusmasına asla tahammül edemiyorum.

'Haddini bil, kendi sınırlarının dışına çıkma; karşı taraf sana iki gömlek büyük gelir' hanımefendi!..

Yazımı bitirirken öğrendim.

Fazıl Say'ın '100. yıl marşı' şair ve yazar Ataol Behramoğlu'nun 2021'de yazdığı şiiri üzerine 'Düş Gezginleri'nin yaptığı besteden ilham alınmış.

Duayen yazar Fazıl Say'ın bestesi için de 'bu marş değil ki' eleştirisinde bulunarak şöyle devam ediyor.

'Marş; müzik türü bakımından belli bir ritim gözetilerek yazılmış şiir demektir. Ancak her güzel şiire marş denilince marş olmaz!'.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları