Yıldırım'a haksızlık mı ediliyor? Plansız yapılaşma ile anılmaktan kurtulmak istiyorlar

2022.09.13 18:13 - Son Güncellenme: 2022.09.13 18:13
A

Genel intiba bu olsa gerek.
Yani Bursa'nın Nilüfer bölgesi planlı yapılaşmayla; kentin doğusuna gidildikçe çarpık yapılaşma ile anıldığı bir gerçek.
Uzun bir süredir bu intiba ile karşılaştığımızı söyleyebiliriz.
Genel kabul görmüş bir imaj bu.
Kolay kolay değişmeyecektir. 
Aslında burada biraz haksızlık da yok değil Yıldırım için. 
Yani plansız yapılaşmadan söz ederken; planlı görünüp de plansız ve imara aykırı uygulamaları da hesaba katmak gerekiyor herhalde.
Başka ilçelere odaklanıldığında görülebilecektir. 
Ya da kent planlaması yapılırken, kentin tamamına ilişkin çokça eleştiri getirmek yanlış olmayacaktır. 
Çünkü planlı kentlerden bahsederken; esasen sözü edilmesi gereken sanayi alanlarının, tarım arazilerinin, fabrikalarda çalışanların konaklama alanlarının, üretilen malın pazarlara ulaştırılması ile ilgili imkanların, enerji verimliliği ile çevre faktörlerinin hesaba katılması gerekiyor. 
Bursa gibi kentlerde ne yazık ki hızlı sanayileşme hamleleri ve kente göçün çok hızlı gelişmesi ve yerel yönetimlerin de bu gelişmeye ayak uyduramaması sorunun kaynaklarını oluşturan başlıca unsurlar.
Bu da planlamada yetersiz kalındığını göstermiyor mu?
Günümüzdeki hava kirliliğinden tutun da trafik problemleri, altyapı sorunları, enerji verimliliği ile ilgili sorunlar ve tarım alanlarının yok edilmesine kadar hemen tüm sorunların kaynağını bu planlama eksiklerine bağlamak mümkün.
Bursa ve ülkenin birçok kentinde sanayi alanları çoğunlukla ıslah organize sanayi bölgeleri olmuş. 
Bir örnekle daha iyi anlatmaya çalışalım. 
BTSO Başkanı İbrahim Burkay'ın dile getirdiği gibi Bursa'da ilk sanayi bölgesi Bursa OSB. 
Sonrasındaki ise TEKNOSAB olacak. 
Konuya yabancı olanlar için söylüyoruz, yanlış duymadınız.
1960'lı yıllarda kurulan Bursa OSB'den sonra kurulanların hemen hepsi gerekli alt yapı oluşturulmadan belde belediyeleri tarafından sanayi imarı verilerek hayata geçen ve günümüze ulaşan sanayi bölgeleri. 
Yıldırım'ın imajı ile ilgili haksızlıktan söz ederken bu konuya anlatmak istiyoruz aslında. 

Haksızlık hususu yanlış yorumlanmamalı tabi.
Zira çarpık yapılaşma ile ilgili Yıldırım'da oluşan imaj gerçek dışı değil. 
Haklılık payı var. 
Kime sorarsanız sorun, bu yanıtı almak mümkün. 
İfade etmeye çalıştığımız; plansız yapılaşma salt düzenli görüntüden ibaret değil.
Kentin tümünü ilgilendiren ideal bir kent planlamasını anlatmaya çalışıyoruz. 
Yıldırım'ın durumu hem görüntü açısından olumsuz hem de planlı yapılaşma açısından olumsuz. 
Bir anlamda önce yapılaşma olmuş ondan sonra planlamaya gidilmeye çalışılmış.
Evler yapılmış sonra alt yapı istenmiş. 
Dolayısıyla hangi plansızlığı konuşacağız?
Bu nedenle Yıldırım'da kentsel dönüşüm ve planlama bağlamında yapılan hemen her faaliyet ilgi uyandırıyor. 
Nilüfer benzeri yapılaşma ilgi görüyor. 
Millet Mahallesi örneği ilçe halkı için çok cazip hale geliyor. 

Bilindiği üzere kentleşen nüfusun konut ihtiyacını yeterince karşılayacak stratejiler geliştirilememesi, sanayileşme sonrası kentlerin hızlı göç aldığı hareketlilik sonucunda çarpık  yerleşimlere neden olunmuş. 
Şehrin bu kısımları tamamen harap olmuş alanlar haline gelmiş. 
Kentsel dönüşüm, bu bozulmuş alanları ve orada yaşayan insanları tamamen dönüştürmeyi ve restore etmeyi amaçlayan çok yönlü bir kavramdır. 
Yıldırım başka olmak üzere birçok ilçede ya da şehir bazında kentsel dönüşüme ihtiyaç duyulmakta. 
Zira kentsel dönüşüm ile çöküntü bölgelerini ve gecekondu alanlarını dönüştürme; doğal afetlere karşı korunma; iş merkezi alanlarını etkin hale getirme; gelecek nesillere daha sağlıklı bir kent bırakma ideali, sit alanlarını koruma gayreti; ıssız kalmış bölgeleri aydınlatma; daha modern, yaşanabilir, sağlıklı, huzurlu, güvenli, kültürüne sahip sosyal yaşam alanları oluşturma hedeflenmekte. 

Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz'ın geride bıraktığı 3 yılı değerlendirme toplantısındaki konuşmasını işte bu algı ile izlemiş olduk. 
Kentsel dönüşüm projelerine odaklandık. 
Millet Mahallesi'ndeki planlı görüntü ile yakın çevre yolunun altında kalan kaçak yapılaşma ile oluşmuş mahalleler, Mevlana ve Ulus Mahalleleri ile İsabey gibi mahallelerdeki durumu hatırladık. 
Yıldırım'da belediye başkanlığının çok zor olduğu bilerek dinledik elbette. 

"Ne varsa yıldırımda var" sloganı Yılmaz'ın dilinden düşürmediği bir hedef olmuş. 
Geçmişte de başka belediye başkanları tarafından dillendirilen "Merkezde ne varsa Yıldırım'da da o olacak" mealinde slogan vardı. 
Aradan geçen zamanda epey yol alınmış. 
Sununda da bunu görmek mümkün.
Yıldırım halkı nezdinde de bir heyecan oluşmaya başlamış. 
Halk belediye ile bu konuda iletişime geçmiş görünüyoruz.
Belediye yönetimine daha fazla katılma gayreti ve özellikle kentsel dönüşümde paydaş olmak için daha istekli görünüyor.
Bazı bölgelere %95'lere ulaşan kabul ile projeleri hayata geçirmek üzere yola koyulmuşlar. 

Sonuç olarak Yıldırım'da kentsel dönüşüm alanında Başkan Oktay Yılmaz'ın özel bir ilgisi var.
Bu hissedilebiliyor.
Halkın da olumlu karşılık verdiği görülüyor.
Özellikle bazı bölgelerdeki olumlu örneklerle birlikte daha hızlı ilerlenildiği anlatılıyor. 
Elbette basit bir husus değil.
Başlı başına sorunlar yumağından söz ediyoruz.
Ancak bir umut ortaya çıktığını görüyoruz.
Kararlı bir duruşu izliyoruz.
Belki uzun yıllar alacak ama sinerji oluşması önemli olsa gerek.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları