BAL-GÖÇ'te kongre sonrası birlik sağlandı mı? Yoksa...

2022.07.21 14:33 - Son Güncellenme: 2022.07.21 15:49
A

Önemini anlatıyoruz.

Salt bir hemşehri derneği olmadığını vurguluyoruz.

Kamu yararına çalışır statüsünün yanında ülkemizin Balkanlar politikasında etkin bir aktörü olduğunu anlatıyoruz.

Dolayısıyla tüm dernekleri değerli görüyoruz ama BAL-GÖÇ'e ayrı bir önem atfediyoruz.

Ülkemiz, Bulgaristan'ın baskıcı ve ırkçı eylemleri sonrasında  özellikle 1990'lı yıllara doğru soydaşlarımızı anavatana davet etmek durumunda kalmıştı.

Bulgar yetkililerin göçe zorlama politikaları nedeniyle soydaşlarımız türlü zorluklarla Bursa başta olmak üzere çeşitli vilayetlerde yeni yaşamlarına ayak uydurmaya çalışmıştı.

En büyük avantajları yetişmiş iş güçleriydi.

Kısa sürede adapte olmuş ve çalışkanlıklarıyla ülkemiz ekonomisine katkı sağlar olmuşlardı.

Ancak her göç hareketinde olduğu gibi türlü sorunlarla da karşılaşmışlardı.

Güllük gülistanlık günler değildi.

Sorunlar vardı.

Aynı zamanda Bulgaristan'da kalan akrabaların güvenlik endişeleri giderilmeli ve uluslararası hukuk açısından ve diplomasi bağlamında mücadele edilmeliydi.

BAL-GÖÇ kurulduğunda bu açıdan kayda değer görevler üstlenmişti. 

Avrupa Birliği sürecinde Bulgaristan'dan da olumlu adımlar gelmişti. 

Dereyi geçene kadar tabi. 

Zamanla BAL-GÖÇ'ün çatı kuruluş olasına rağmen yöre dernekleri kurulmuş ve güçlenmişti. 

Fiibeliler, Cebel, Eğridere ve Mestanlı ya da Kuzey Bulgaristan derneklerinden söz ediyoruz. 

İsimlere takılmayalım.

Çünkü yazılacak başka dernekler de var.

Devam edelim...

Kongre sürecinde bu derneklerin yönetimleri de taraf oldu.

Emin Balkan yanında yer alan derneklerle Kader Özlem ve Hasan Öztürk'ü destekleyen dernekler tavırlarını ortaya koydular.

En azından kongre bitene kadar.

Yeni başkan seçilince zaten çekişme bitmiş olacak ve birlik oluşacaktı.

En azından temenni böyleydi.

Peki öyle oldu mu?

Tartışılır. 

Bunu zamanla görmüş olacağız elbette.

Ancak burada ilginç bir durum yaşanıyor.

Şöyle ki, anavatandaki ruhun Bulgaristan'da da hissedilmesi gerekiyor başarı için. 

Ve bir etkileşimin olması gerekiyor. 

Ki, sinerji oluşabilsin.

Gerek seçimlerde birlikte hareket edilip bölümle engellensin ve soydaşlarımız daha fazla temsil edilebilsin gerekse sorunların çözümü konusunda topyekün hareket edilebilsin. 

Aynı zamanda Türkiye'nin Balkanlar politikasının etkinliği sağlansın. 

Zira her şey resmi kurumlarca yapılamaz.

BAL-GÖÇ gibi derneklere ihtiyaç vardır, olacaktır. 

Kongre sonrasında BAL-GÖÇ etrafında birleşilmesi önemli.

Ama Emin Balkan ve yönetimi bunu sağlayamazsa başka riskler ortaya çıkacaktır. 

Beraberinde de bölünmüşlük olacaktır.

Yani yöre derneklerinin Bulgaristan'daki belediyeler ve özellikle Hak ve Özgürlükler Hareketi yetkilileri ile yürütecekleri projelerde BAL-GÖÇ by pass edilebilecektir.

Yok sayılacaktır.

Böyle bir ihtimal yol değil. 

Bu durum anavatan topraklarına da yansıyacaktır.

Özellikle yöre dernekleri ve iş adamı dernekleri BAL-GÖÇ'ün dışında daha etkin olabilecektir. 

Sonuç olarak saydığımız ya da ima ettiğimiz riskler mevcuttur.

Başkan Emin Balkan'ın BAL-GÖÇ'ün eski gücünden uzaklaştığını ve taban desteğine ihtiyacı olduğunu fark etmesi gerekiyor.

BAL-GÖÇ'ün kurulduğu dönemden çok farklı noktadayız.

Artık tabanı, salt ülkemizinin Balkanlar politikasındaki konumu ile etkileyemeyecektir.

Yeni söylemler ve yeni projelere ihtiyaç vardır. 

Kongre sonrasında Balkan ve ekibinin önceliği bu olmalı. 

Yöre dernekleri ve SİAD'ların güçlenmesine karşı değiliz elbette ama söylemimizin anlaşıldığını zannediyoruz.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları