'Sevinçle hüznün ortak bileşkesi: Bursaspor'

2023.08.22 21:07 - Son Güncellenme: 2023.08.22 21:07
A

Üzerine hep işi iyi şeyler yazabilmek için kendimi çok zorluyorum zaman zaman... 

'Hep iyi şeyler yazabilmenin öznesi' tabii ki Bursaspor; 

Şampiyonluklarını da gördüm doğduğum şehrimin takımının; 

Küme düşmelerini de!... 

'Şampiyonluklarla, küme düşmeler' diyerek çoğul kullandım dikkat ederseniz;!.. 

Tarihe not düşülen o geceyi (yani 16 Mayıs 2010 Pazar gecesi saat 20.48'i) nasıl unutamadıysam; 

1966-1967 sezonunun son maçında Toprakspor'u 4-0 yenerek Türkiye 1. Ligi'ne yükseldiğimiz o gün de bugün gibi hafızamın kıvrımlarında saklıdır. 

Sakarya'da kazanarak küme düşmenin; (2003-2004 sezonu) 

2005-2006'da şampiyon olarak yeniden yuvaya dönmenin canlı tanıklığını yapmak; göz yaşı ile sevinci harmanlayarak anılarıma kazındığı içindir ki; Bursaspor'u her kesten daha farklı bir formatta ve yüreğimin derinliliğinde hissederek sevmişimdir. 

1986'daki kupa şampiyonluğunu da; 

Bursa'da Altay'ı 2-0 yendikten sonra önce Atatürk Stadı'nda, ardında  Heykel'den Altıparmak Caddesine uzanan güzergahta uzun konvoylar halinde yapılan o muhteşem kutlamaları da hiç unutamadım. 

Maç sonunda sol bek rahmetli Ümit Kayıhan'la ( futbolu bıraktıktan sonra kısa bir dönem Bursaspor'un antrenörlüğünü de yapmıştı); Altay'ın başında olan eski hocamız teknik direktör Kemal Omeragic'in 'Kiki' maçın hakemi Coşkun Kutay'a sitem dolu yüklenmelerini not defterime sığdırmaya çalışırken zamanla yarışmanın getirdiği o stres de cabasıydı kazanılmış şampiyonluğun... 

Özetlersem; nerede şampiyonluk, nerede başarı varsa mekan olarak hepsinde bulunma ayrıcalığım oldu. 

Önce taraftar, sonra gazeteci olarak... 

Bursaspor benim için 'başarı ve şampiyonluk' la özdeş olduğundan; kendime çıkartmak istediğim payeden bir adım geri adım atmadım. 

Yaşanmışlarla, gerçekleri kimse inkar edemez. 

Sporun doğasında olduğu için küme düşmelerin dayanılmaz hüznünü de akıl defterime not edip, sakladım. 

Unutulamaz, unutamayız elbette... 

Ama ben ne hatırlamak ne de yazmak istiyorum o günleri. 

Sakarya'da düştük; Malatya'da düştük, Bandırma'da düştük

'Hiç yaşanmasaydı keşke' deyip geçiştirmek en kaçamak yol olsa da; gerçeklerin üzerini örtemezseniz ki?.  
Hele bir de Bursaspor'a gönül verdiyseniz. 

Sık sık özeleştiri yapmışımdır kendi kendime... 

Ne olursa olsun ayakta kalıp, sürece her ferdimizle direnmeliydik, beceremedik. 

Sevinirken insan bir şeyin farkına varamıyor; 

Hüznün yürekleri kor gibi yaktığı o ateş sönüp küllenmeye başladığında;  kazanılmış başarıların rehavetiyle ufukta bekleyen tehlikeleri pas geçtiğinizi fark ediyorsunuz bir süre sonra. 

Şampiyonluk coşkusuyla düşünemedikleriniz, kara günlerinizde sizinle hesaplaşmak için fırsat kovalıyor. 

Acaba fark edebildik mi?  

Bana sorarsanız asla... 

Bursaspor düştüğü yıllardan hiç ders çıkartamadan bugünlere evrilerek geldi. 

O zamanlarda başarısız olunsa da yine iyi, kötü elimizde bir şey vardı;  

Doğru yönetilebilseydik bu kadar zorda kalmazdık. 

Şimdi; 

İkinci Lig'in ikinci sezonuna içinde en ufak bir umut kırıntısı olmadan girmeye hazırlanıyor koskoca şampiyon camia. 

Sözde yönetimi var ama bir işe yaramıyor. 

Borçlar Kaf dağı gibi yığılmış durumda;  

Yönetim bazında çözüm önerenler; aslında çözümsüzlüğün ta kendisi ama kimse kabullenmek istenmiyor... 

Transfer yasağı devam ediyor; üstelik transfer tahtası da kapalı.  

Sonuç olarak; 

İşe yarayanlar belirsizliğin zirve yaptığı kaos günlerinde birer birer ayrılıp gidince; alt yapı kaynaklı bir kadro ile maçları oynamak 'zorunluluğun' Türkçe karşılığı gibi oldu an itibariyle.   

İç hesaplaşmalarla geçirilen günlerin ardından pazar günü kendi sahasında Yeni Mersin İdman Yurdu ile sezona başlayacak Bursaspor. 

'Umudun var mı?' diye sorarsanız; o olmadan yaşanmıyor ki ?... 

Elbette; başarıdan daha çok mucize yaratmalarını bekliyoruz genç timsahların... 

Ne var ki bazı dezavantajlar hala yakamızda yafta gibi asılı, düzeltemedik. 

Tribünler seyirciye geçen yıldan kalan ceza nedeniyle bu maçta da kapalı...  

Yapılacak bir şey yok;  gerekirse kendi kendilerini motive ederek çıkıp oynayacaklar. 

Formasının arka ve ön yüzü ile, stadın içindeki ledlere reklam bulamayan çaresiz yönetimin son beceriksizliği; zeminine iyi bakım yapılamayan stadyumun çimleri için federasyondan kırmızı kart görmesi ! oldu. 

Süper Lig'in bir çok stadının sararmış zeminlerinde paşa paşa maçlar oynanırken, o federasyon görevlisinin kimse artık; bula bula gariban Bursaspor'u hedefine koyması; işgüzarlık değil, art niyetin ta kendisidir!. 

Üç günde o bakımsız zemin nasıl yeşile döner; bir mucize gerekiyor. 

Dayın, arkan, lobin yoksa yandın gitti. 

İbrahim Yazıcı Stadyumu müsaitse ve prosedür izin veriyorsa eğer orada oynansın diyeceğim de!.. 

Seyirci gelemeyeceği için yeter de artar bile... 

Acaba araştırdılar mı? 

Ya da diğer başka alternatifleri gezip, dolaşıldı mı? 

Bilemiyoruz... 

Yönetimin başı medyayı 'kendisine düşman' kabul ettiği için kulüp cenahından zaten bir açıklama bekleyen yok !. 

Şaka gibiyiz değil mi? 

Ne hallere düşürdük Bursaspor'umuzu. 

Allahtan rakibimiz bizden pek farkı yok da teselli buluyoruz. 

Yönetimleri  'kulübe kimse sahip çıkmıyor' diyerek hafta içinde istifa etmişti.  

Dün de görevi bırakan eski başkan Metin Saltık Bursaspor deplasmanına gidemeyeceklerini! ima etmiş. 

Bakarsınız gelmezler de, 3-0 hükmen kazanırız!. 

Tarihi tersten yazarak; tarihe not düşmek böyle bir şey olsa gerek!. 

Allah Bursaspor'umuzun yar ve yardımcısı olsun. 

Gerçekten de işimiz Allah'a kaldı.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları