Yenilirsen böyle yenil!

2022.08.29 01:44 - Son Güncellenme: 2022.08.29 01:52
A

Sırbistan ile oynadığımız maça öyle kötü başladık ki, tas tamam Ergin Ataman'ı yağlı kazığa oturtmak için geriye doğru sayıma başlayan 'Kazıklı Voyvoda'ların istediği gibi geçti ilk iki yarı!.

Hiçbir şeyimiz düzgün değildi iki çeyrek.

Savunma felaket, hırs, heyecan ise diplerdeydi;

Hücumda ne yaptığımızı bilmeden kendi düzenimizin dışında takılıyor, Sinan Erdem'e koşmuş binlerce basketbol severe en baştan hayal kırıklığı yaşatıyorduk.

Planlanmış set üzerinden bir tane bile şut sokamazken, zorlama atışlarla çember dövdük de dövdük.

'Hulk'un beyaz versiyonu Nikola Jokic içeriyi devasa fiziğiyle karartınca; uzun kategorisinin en sonlarında sayılabilecek Sertaç Şanlı ile Alperen Şengün'ün yüzlerine çaresizliğin en koyu gölgesinin oturduğu görmek hiç de zor olmadı ekran başından.

Ergin Ataman'ın ısırmaktan kan oturmuş dudaklarının arasından sürekli bir şeyleri fısıldadığı gördük bu süreçte.

Olsa olsa 'hay sizin oynayacağınız oyuna' demiştir; bomboş şutları sokamayanlara da ' elinize şey edeyim emi!'.

Başka şey dememiştir sanıyorum; ben bile yerimde izlerken bu minval üzerinden çınlattım kulaklarını oyuncularımızın!.

Bir ara 21sayıya çıkan fark; ikinci çeyreğin bitimine saliseler kala eski Fenerli Nikola  Kaliniç'in logodan attığı üçlükle  28-47 aleyhimize bitince hiç ama hiç şaşırmadık, çünkü bir şey oynamamıştık!.

Üçüncü çeyrek itibariyle mutlaka bir şeyleri değişmeli, bir şeyleri becermeliydik.

Bu çeyreğe de son yılların en iyi Avrupalı uzunu Jokic'in Micic'le oynadığı ikili oyun sonrası bulduğu kolay basketle başladı Sırbistan.

'Moraller iyice sıfırlandı' derken, şapkadan sürekli tavşan çıkarmasına alıştığımız Ergin Ataman'ın tam saha baskılı oyuna dönmesiyle rakibine en başından verdiği momentumu yavaş yavaş kendisine doğru evrilmeye başlatan bambaşka bir milli takım çıktı karşımıza.

Sert ve temaslı savunma yapıyor, yıpratıyor, canımızı dişimize takıyorduk.  En büyük skor opsiyonlarımız Cedi Osman'la, Furkan Korkmaz sihirli değnek değmişçesine kendilerini toparlamış, Alperen Şengün çember altında üretmeye başlamıştı.

'Olmaz,olamaz' değil olmaya başlamıştı. 21 sayılık farktan skoru 71-71 yapıverdik.

Özellikle Ercan Osmani kendisinden size olarak çok daha iri ve daha uzun Jokic'i döve döve savunmaya başlamıştı!.

Fauldü yaptıkları kuşkusuz ama yüreğini ortaya koyarak oynamak işte buna denirdi.

Kural dışı olsa da iterek, kakarak, sarılarak bir dünya starını yıldırmaya çalışması; ne yalan söyleyeyim o 'illegal savunmanın' bir anda gözüme çok hoş gelmesini sağladı.

Hasret kalmışız meğerse; böylesini daha önce görmeyince kötü örneğe bile övgü düzebiliyorsunuz bazen.

Artık şimdi soğukkanlı bir ele, oyunu tutup, kritik anlarda karar verecek birisine yani 'X faktörüne' ihtiyaç vardı.

Aklınıza hemen Shane Larkin geliyor değil mi?

Ya da alev almış Cedi Osman!.

X faktör değil; alfabenin son harfi gibi 'Z faktörü' oldular maçın ne yazık ki.

Son dakikalara sığdırılan basit hataların hepsinde bu iki oyuncunun ismi vardı.

İlginç, acayip ve oldukça düşündürücü!.,

Hiç bir şey oynamayan Shane Larkin, can alıp, can verdiğimiz o dakikalarda önce 5 saniye içinde kenardan topu oyuna sokamadı,sonra da kendisine yakışmayacak bir şekilde ve en kritik anda top kaybı yaptı!.

Shane Larkin'in iyi oynamayıp, skor atamadığı hiç bir maçı kazanma şansımız zaten yokken; bırakın üretip katkı koymayı, takoz olması çok manidardı.

Devşirme oynamak böyle canını sıkacaksa; en başından vazgeçelim gitsin;

Fenerbahçeli Scottie Wilbekin ne güne duruyor ki!?

İki hücumda üst üste iki hareketli perde ile hücum faul yapan 'Cedi artı Larkin' kazanmaya ramak kalmış maçın Sırbistan'a gitmesine neden oldular.

Sırbistan çok iyi bir takım;

Hem ofansif, hem de savunma olarak.

Şutörler, oyun kurucular, uzunlar seç seç beğen.

Ama 2.13'lük Nikola Jokic'leri yok mu 'çok özel ve süper' bir yıldız.

Ben yaştakiler iyi bilir; 70'li 80'li yılların Lakersli Magic (Earvin) Johnson'u yanında halt etmiş!.

2.13'lük boyla 5 pozisyon birden oynamayı başarmak olağanüstü bir yetenek gerektiriyor.

Bizim liglerde olsa bu boyda bir adamı coachlar çember altına dikip, oradan verimli olmasını beklerler.

Oysa Jokic oyun kurucu gibi top getiriyor, asist yapıyor (no look pasları inanılmaz), 3, 4 numara gibi dışarıdan yüzdeli üçlük sokuyor, alçak posttan çembere sırtını vererek bire birler üzerinden hook atışlarla ya da smaçla 5 numara gibi bitiriyor.

Müthiş, müthiş, müthiş...

İlk çeyrekte Alperen'i alçak posttan sırtına aldığında öyle zor durumlarda bıraktı ki, çocuğa kızamadım bile.

Atletizmi olmadığı halde Tanrı vergisi yetenekleriyle 5 numarada NBA'in en iyi uzunu;

İki sezondur üst üste normal ligin MVP (En değerli oyuncusu) ödülü kendisine veriliyor.

Bu yaz aylarında da takımı Denver Nuggets ile olan sözleşmesini 5 yıllığına uzatan Jokic bu imza karşılığında toplamda 264 milyon doları cebine indirdi.

Marko Guduric, Nikola Kalinic;

Fenerbahçe'nin Sırp oyuncuları.

Birisi oynamaya devam ediyor, diğeri ise eskilerde kaldı.

Dün akşam ikisi birden çok başarılı bir maç çıkardılar. Özellikle Guduric kırılma anlarında soktuğu üçlükleriyle momentumun takımında kalmasını sağladı.

Artık  iddiamızın kalmadığı dünya şampiyonası elemelerini unutup, Avrupa Basketbol Şampiyonasına odaklanmalıyız.

Başlığımda söylediğim gibi;

Milli takımı kusur ve yanlışlarına karşın beğendim dün akşam.

Yenileceksek böyle yenilelim...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları