U 18'liler şutları otelde unutmuş!

2022.08.08 00:57 - Son Güncellenme: 2022.08.08 12:19
A

Dillere pelesenk olmuş 'çekirge üç kere sıçramaz' söylemi de şansımızı kırmaya yetmedi İspanya karşısında.

İzmir'de dün gece sona eren U 18 Avrupa (18 yaş altı) Basketbol Şampiyonası'nın en büyüğünü belli edecek maçta İspanya karşısına çıkan millilerimiz rakibine 68-61 yenilmekten kurtulamadı. Böylece ay yıldızlı gençlerimiz U 18 yaş grubunda 2004 ve 2019'dan sonra üst üste üçüncü finali de kaybederek ilginç bir istatistiğe imza atmış oldu.

Makus talihimizi kıramamak üzücü olsa da, kabul edelim ki dün gece İspanya önünde şampiyonluğu hak edecek bir oyun sergileyemedik.

Maçın momentumunu ilk çeyrek itibariyle rakibe kaptırınca; hep gerilerden yetişmeye çalışarak Slovenya benzeri yeri bir mucize yaratmaya çalışmak istesek de olmadı.

İki gün önce yarı final maçında Slovenya'ya karşı 20 sayı geriden dönüp 15 sayıyla kazanınca bu maçta da beklentiler o yönde yoğunlaştı. Ne var ki İspanya böyle bir geri dönüşe aldığı önlemlerle restini çekmiş ve bizim galibiyetimize gidecek bütün kapıları en başından sonuna kadar kapatmıştı.

Rakibimize daha önce grupta da yenilmiştik.

Final maçında turnuva boyunca sırıtan eksikliklerimiz dün gece de devam etti.

Yani ne doğru dürüst şut sokabildik, ne de faul...

Sadece kısalarımızın rakibe önde baskı yaparak çalacakları toplarla maçı kazanacağımızı düşünsek de, fundemantelleri kusursuz İspanyolları hataya zorlamak mümkün olmadı.

Burada şu eleştiriyi yapmak kaçınılmaz oldu benim adıma.

18 yaşın bir adım ötesi A Milli Takımla, forma giydikleri kulüplerin A kadrosudur.

Yani buraya kadar bir çok şeyi en iyi düzeyde öğrenmiş olarak gelmeleri gerekirdi çocuklarımızın.

Gördük ki yaş grubumuzda fundamentel sorunu had safhada.

Şutlarınız çemberi döver, faulleri de ıkına sıkına son derecede düşük yüzdelerle kullanırsanız nasıl maç kazanabilirsiniz ki?

Savunmayı çok iyi yapsanız da, hücum tarafını eksik bırakırsanız; isterseniz sabaha kadar oynayın sonucu değiştiremezsiniz.

İspanya maçının Türkiye açısından özeti kısaca böyleydi.

Çemberi tutturamayınca iş en başında bitti, bitince de şampiyonluk kaçtı.

Fikret Doğan benim alt yapı kategorilerinde çok güvendiğim, beğendiğim, dostluğumun da olduğu bir antrenördür.
Oyuncularının eksiklerini kuşkusuz en iyi de o biliyordur.

Üzerinde de çok durulmuş ve saatlerce çalışılmıştır.

Demek ki yeterli olmamış!

Bugünden tezi milli takım olayı bittiğine göre; kulüplerine dönecek oyuncuların; oyun kurucusundan pivotuna ekstradan şut ve faul çalışmaları gerekiyor.

Öyle bir iki saat değil, saatlerce...

Elleri düzelene, şutları sokana kadar...

Bakılınca U 18'de çok yetenekli bir kısa rotasyon var. Özgür Cengiz, Eray Büyükcangaz, Tan Yıldızoğlu, Hamza Mestoğlu, Emir Arda gibi.

İyi top getiren, kısalara baskı yaparak momentumu değiştirebilecek özgüvene sahip bu oyuncuların dün gece tek kusurları skora katkı yapmada kısır kalmalarıydı.

Şutlarımız kaçtıkça moral olarak da oyuna tutunmada zorlandık.

İyi oyunlarına alıştıklarımız da yok gibiydi dün akşam. Finale kadar şahane maçlar oynayan ve neredeyse hiç çıkmadan süresini tamamlayan Tofaşlı Berke Büyüktuncel'de son çeyrek hariç, finalin genelinde devreye giremeyince, kenar yönetimin skoru değiştirme adına müdahale edebileceği alternatifi  de kalmadı elinde.

Bir sihirli değnekleri olsa bile dün geceyi zor çevirirlerdi.

Berke Büyüktuncel kendisi adına çok verimli ve gelişimine önemli katkısı olan bir turnuvayı başarıyla geride bıraktı. Takımına dönüşte tek handikabı Tofaş'ta 4 numarayı yerli rotasyonda Emre Tanışan ile birlikte paylaşacak olması. Berke yaşı genç olduğu için daha deneyimli ve olgunlaşmış Emre'ye göre bir adım gerisinde kalsa da; enerjisi ile bu açığını kapatabilecek bir yetenek. Ben kişisel olarak yeni coach Yunanlı Dimitris Priftis'in  3 numarada ona şans tanıma olasılığını; seçeneklerinden birisidir diye düşünüyorum. 

İspanya U 18 olgunluğunun çok ötesinde bir takım ruhuna sahip. Topla buluştuklarında kullanma yetenekleri, oyun kurguları, pozisyon sezgileriyle< şutlarını yüksek yüzdeyle sokmaları bizim çok çok ötemizdeydi.

Özellikli ve yetenekli oyuncular hepsi de.

Hele bir de İzan Almansa isminde atlet bir 5 numaraları var ki, en fazla iki sene sonra Euroleague'de bir yerlerde oynarken izleyebiliriz.

İkili oyunların sonunda tepeden içeriye çok iyi devrilen Almansa yıpratıcılığı ile de bizim uzunları adeta denize döktü.

14 sayı üreten Almansa savunma ve hücum ribauntlarındaki olağanüstü performansıyla da kendisini çok fark ettirdi. Yine Real Madrid'in rezerv takımında oynayan skorer guard Rafael Villar'da potansiyeliyle gelecekte isminden çok söz ettirecek gibi.

Milli Takımımızda Özgün Cengiz 12 sayı, 4 asist, 2 top çalma; 4 numarada canını dişine takarak oynayan Kenan Kuthan Konan 10 sayı, 5 ribaund, Eray Büyükcangaz 10 sayı, 3 ribaund, 2 asistle maçı tamamladılar.

Seyirci tarafını en sonuna bıraktım.

Maçlar parasız olduğu için (!) Karşıyaka Mustafa Kemal Atatürk Salonu millilerimizin sınavlarında sol koltuğuna kadar doldu.

Peki kameralar zom yapınca tribünlere gelen yaş grubuna dikkat ettiniz mi?

Çoğunluk ortaokul, lise öğrencisiydi!

Elbette gençler gelmeli; çok da iyi oldu belki ama; maçlar sırasında henüz tribün kültürünü öğrenmemiş bu çocuklarla rakiplerimize seyirci baskısını neredeyse hiç hissettiremedik.

Örneğin toplu tezahürat, gürültü, ıslık, hiç göremedik, hiç duyamadık!

Kafası böyle işlere çalışan (!) bir yöneticimiz olsaydı federasyonda; İspanya maçında tribünlerin yarısını; sözün gelişi Karşıyaka futbol takımının taraftarı olan ve rakibi baskı altına alma konusunda uzman seyircilere tahsis ederdi.

Futbol seyircisini hep eleştiriyoruz 'çirkin ve küfürlü tezahürat yapıyorlar' diye belki ama, dün akşamki maç tam futbol taraftarına göreydi.

Biraz yüksek volümle destek gelebilse; maç bambaşka bir şekilde bitebilirdi.

Bu da benim görüşümdür;

Frutti Extra Bursaspor'dan alışınca şimdi gel de bunu söyleme, gel de yazma!


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları