'İki yiğit çıktı meydane, ikisi de birbirinden merdane'

Yani bu maçı es kaza bir Kırkpınar baş pehlivanı izlemiş olsaydı; 'bizim yiğitliğin içine ettiniz' deyip, ekrana elinde ne varsa fırlatır atardı!.

Oynanan futbola en küçük eleştiri yapamam; sözüm kendi pozisyonlarında yiğitlik mertebesine erişmiş iki file bekçisi için.

Tibor Courtois (Real Madrid / Belçika Milli Takımı); bakarsan kağıt üzerinde dünyanın en iyi kalecilerinden birisi;

Allison Becker (Liverpool) bakarsan bir başka en iyisi;

Üstelik Brezilya Milli Takımının değişmez eldiveni.

Öyle iki komik gol yediler ki Salı akşamı Liverpool'un mabedi Anfield'de; bırakın kendilerini rol model olarak gösteren meslektaşlarını; kenardaki top toplayıcı çocuklar bile gördüklerine inanamadı.

Courtois;

Liverpool'un uyanık saha görevlileri zemini ıslattılar da ayağı onun için mi kaydı bilemeyeceğim de, kopmuş bir şekilde üzerine gelen Salah gibi fırtına varsa; öyle fiyaka yapmaya kalkmayacaksın.

Vur gitsin; kimden korkuyorsun ki? Taca mı çıkar, rakibe mi gider Allah bilir.

Bilinen tek gerçek; kalecinin altı pasın içinde topla gereksiz yere oyalanamayacağıdır.

Aşırı güveni beleşe bir gol kazandırdı Liverpool'a; Salas da kariyerinin en kolay vuruşunu yaparak topu boş kaleye plaseledi.

Alisson;

İdmanda değil, Şampiyonlar Ligi'ndesin böyle özgüven Lev Yaşin'de bile olmadı;

Geri pası alır almaz hiç bekletmeden sağa, sola oyunu açacağına, laubali bir refleksle; öne doğru koşuya başlamış Vinicius JR'nin topuğuna nişanlayarak, maçın kaderini değiştirdi.

Belki Vinicius skor 2-0 olduktan sonra attığı şahane ilk golle takımı adına bir şeylerin değişeceğini gösterse de; maçın kaderi Alisson'un yaptığı akıl almaz hata ile çizildi.

Sonra kim tutar Real Madrid'i.

Geriden gelerek ivmelenmeye başladığında; bu takımın dünyada kimse bileğini bükemiyor.

İkinci yarı resmen bir futbol resitali sundular Anfield'de.

Ayağa paslarla ve çok organize bir şekilde ve sanki ışık hızıyla hücuma  çıkarak; morali ilk yarıda sıfırlanmış Liverpool'u kendi  çimlerinin üzerinde tuş yapmayı başardılar.

Şahaneydiler, olağanüstü oynadılar.

İyi bir maç bekliyorsam da; iyilerin hemen hepsi Real Madrid tarafındaydı.

Otomatiğe bağlamış gibi oynayan İspanyol devinde kaleci Courtois dışında her kes kusursuz ve dört dörtlüktü.

Geri dörtlüde Carvajal, Rudier, Militao, David Alaba (Nacho)  birbirini tanımanın verdiği avantajla yardımlaşmalı savunmaya harika örnek oldular.

Fiziksel avantajlarıyla faule fazla izin vermeden maç sonuna kadar ayni düzen içinde oynamaya devam etti Real Madrid.

Luca Modric, Eduardo Camavinga, Valverdeli orta üçlü, sürekli önde basarak rakibin dengesini bozdu.

Hele Camavinga...

Afrika asıllı merkez orta saha oyuncusu inanılmaz bir yetenek. Koştu, rakibini düzeninin dışına çıkardı, hücuma destek vererek bir forvet gibi oynadı.

Orta üçlü topla buluşunca da tek paslarla ve kanatlara oynayarak Liverpool'un oyun şablonunu yerle bir ettiler.

Orta sahanın enerji boşalması ileride Vinicius, Benzema ve Rodrygo üçlüsü ile rakip filelere gol olarak yağdı.

Ballon D'or ödüllü emektar Benzema'nın 4. golü biraz şans koksa da; 5. golünü başta kaleci Alisson olmak üzere savunmayı yatıra kaldıra atışı, yaşadığı şoktan buz kesmiş Kop tribününü; 7,6'lık depremin yarattığı hasardan daha beter etti adeta.

Real Madrid bireysel övgülerin çok üzerinde bir sistem takımı.

Kariyerinde kazanmadık kupa bırakmayan efsane İtalyan antrenör Carlo Ancelotti'nin meslek yaşamında tartışmasız  sihirli ellerinin dokunduğu son şaheseri.

Tıpkı İtalyan heykeltraş, ressam ve mimar Michelangelo'nun bitirdikten sonra ihtişamına duyduğu hayranlıkla 'konuş ey Musa' diye kendi kendine söylendiği eserinin futboldaki kopyası.

Özetle;

Oynatırken oynatmayan; atarken, yemeyen; pozisyon üretirken pozisyon vermeyen heyecan dozu yüksek ve üpotik bir futbol ikonu Real Madrid.

Hele bizim gibi futbolun güzeline özlem duyanların her fırsatta izlemesi gerekli bir baş ucu kitabı adeta.

Liverpool'u yıllar sonra yeniden eski günleri ile tanıştıran bu ders verici futbol şöleni; Alman hocası Jurgen Kloop'a da kendisine gelmesi adına yeni bir format attıracağa benziyor.

Takımda Mısırlı yıldız Salah dışında -ki o da bu maçta yalnız ve etkisizdi- dişe dokunur birisi ya da birileri yok.

Forvete kesinlikle takviye yapmaları gerekiyor.

Bayern München'e sattıkları  Senegalli forvet Sadio Mane'yi mumla aradıklarını söyleyebilirim.

J.Henderson, Fabinho, Bajcetic'den kurulu orta üçlüsü bir türlü oyuna giremezken, ileri üçlüde Salah dahil Gakpo ve David Nunez Real'in baskılı adam adama savunması karşısında istedikleri topları alamadıkları için çok etkisiz kaldılar.

Bu hezimet ünlü Alman hoca  Jürgen Kloop'a geleceği adına bir uyarı mesajıdır.

Taraftar 'otel rezervasyonu' üzerinden kendisine 'iptal et' sitemleriyle yüklenirken; Kloop'un da oyuncularına 'komedi gibiydiler, şakşakçılar' şeklinde ironik eleştiride bulunması şehirde hiç hoş karşılanmadı.

Bu sihirli birliktelik rövanş maçında da benzeri bir skorun çıkması halinde hüzünlü bir veda ile sonlanırsa; ne yalan söyleyeyim hiç şaşırmayacağım.