Macaristan basketbolda bizim dengimiz değil;

Avrupa'da esameleri okunmuyor.

Kulüpler düzeyinde de dişe dokunur bir başarıları yok.

Sözün özü; bu sporun alt kategorisinden yukarıya atak yapamamış sıradan bir ülke.

Yetiştirdiklerine bakarsanız; kariyerinin büyük bölümünü İspanya'da geçirmiş sonundaki Adam Hanga ile; genç jenerasyonlarından Zoltan Perl dışında dişe dokunur bir başka isimleri daha olmadı iki maçta da.

Böylesine sıradan bir ülkeyi Türkiye'de denize döktük dökmesine de;

ikinci maçın son çeyreğinde Cedi Osman'la Ömer Faruk Yurtseven silkinmemiş olsalar; utanılası bir yenilgi alarak bir çuval inciri berbat edecektik.

Elimizdeki kadroya ileride oynanacak Avrupa Şampiyonası finallerinde Monaco'da forma giyen Furkan Korkmaz girer; bir de NBA'de oynadığı her maç fırtınalar estiren Alperen Şengün.

İşte o zaman mevcut kadroda kaliteyi bir tık yukarı çıkartabiliriz.

Pazartesi akşamı en büyük hastalığımız olan savunmada çok yumuşak kaldık.

Macarlar birebirlerde bizi rahatça geçerek çembere giderlerken, show up'larda yeteri kadar dışarıya çıkamadığımız için şut atmasının dışında başka ekstra özelliği olmayan David Vojvoda gibi sıradan bir oyuncudan dünyanın basketini yedik.

Temassız savunma en büyük sorunumuz olmaya devam ediyor.

Sertlik yapmadan çemberinizi koruyamazsınız.

Bunu en iyi coach Ergin Ataman biliyor, oyuncularımız da.

Rakip seçerek ve canınızın istediğine göre takılarak oynarsanız; Macaristan gibi kolay bir rakip karşısında bile ecel terleri dökerek kazanırsınız.

Bereket kadromuzda Macarlardan daha yetenekli ve potansiyelli oyuncular vardı da; Osmanlı tokadını yemeden maçı kazanmasını bildik.

Furkan Korkmaz kadroya dahil olunca şut performansımızın ivmeleneceği, Alperen Şengün katılınca da çember altımızın daha iyi sertlik yapıp, ribaunt toplayacağı yadsınamaz bir gerçek.

Rövanş maçında çemberden seken toplara box-out yapmayı unutunca, Macaristan birçok hücumunu ikinci kez deneyerek ciddi bir tehdit oluşturdu.

Bu zaafımızın tek nedeni; yeterince konsantre olamamak. Umursamamazlık işin içine girince; Macaristan son iki çeyrekte potamızın altında cirit atıp durdu.

Dikkat çeken oyuncularımıza gelince; NBA'den Euroleague'e geçen Cedi Osman'ın milli takıma dönüşü muhteşem oldu.

İstanbul'da şahane oynadıktan sonra, rövanşta performansını bir tık daha yukarıya taşıyarak karşılaşmaya damgasını vurdu.

Fast break sonrası geçiş hücumlarında çabukluğunu kullanıp, çembere ışık hızıyla giderek bitirdi.

Tepe üçlükleriyle de Macar savunmasına cezayı kesti. Mükemmel fundamental'ıyla fark yaratması bir başka olumlu karakteriydi.

Çok zor turnikeleri bitirdi; ribaunt toplayıp, savunma yaptı. Böyle karakterde oynamaya devam edecek Cedi Osman'a Türkiye'nin finallerde çok ihtiyacı olacaktır.

Ayağının tozuyla kadroya katılan Ömer Faruk Yurtseven, oynadığı dakikalar içinde çember altında 'Gökler hakimi Gordon'un kopyası gibiydi.

Ribauntları kolaylıkla topladı, önemli bir karakteristiği olan blok tehdidiyle rakip uzunların şutunu bozdu. Geliştirdiği hook atışları da kendine özgü bir stili olmuş.

Dışarıdan üçlük sokabildiği gibi, orta mesafeli atışlarında da yüzdeli oynayarak milli takıma ihtiyaç duyduğu anlarda hayat öpücüğü gibi geldi.

'Bir numara' pozisyonunda süreleri paylaştırılarak oynatılan Şehmus Hazer'le Kenan Sipahi, skor olarak beklenen katkının altında kalsalar da; yönlendirici oyuncular olarak takımın direksiyonunda fazla hata yapmadılar.

Bu galibiyetle grubunda 3-1 yapan Türkiye, EuroBasket'e katılmayı garantilemiş oldu.

Milli takımda Cedi Osman 34 sayı, 11 ribaund, 3 asist; Ömer Faruk Yurtseven 22 sayı, 9 ribaund ile yıldızlaştılar. Ercan Osmani 9 sayı, Şehmus Hazer 10 sayı, 4 ribaund, Kenan Sipahi ise 6 sayı, 11 asist, 8 ribaundluk bir performans sergiledi.