Uçun uçabildiğiniz kadar!

Uçun uçabildiğiniz kadar!

Yazarımız Ece Sarı çocuk edebiyatı alanındaki ikinci kitabını da hayata geçirdi. İlk kitabı Gizemli Tepe'nin ardından Büyükannemin Sihirli Mirası adlı kitabını da çocuklarla buluşturmanın mutluluğunu yaşıyor. Çocuklar konusundaki hassasiyetini edebiyatla harmanlayan Ece Sarı kitabı hakkında bizlerle buluştu. Sadece kitabı hakkında konuşmayan Sarı, çocuklara da bir mesaj bıraktı: Uçun uçabildiğiniz kadar!

2021.05.03 12:04 - Son Güncellenme: 2021.05.03 12:04 - Bursa Bölge - HABER MERKEZİ
A
Uçun uçabildiğiniz kadar!

Söyleşimize sizden bahsederek başlayalım...

1990 Bursa doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Basın Yayın Gazetecilik bölümü mezunuyum. Sosyolojiden de yandal yaptım. Mesleğime başladıktan sonra kısa bir süre İstanbul, daha sonra da Bursa'da muhabirlik, editörlük, köşe yazarlığı, haber müdürlüğü, program sunuculuğu gibi görevlerde yer aldım. Mesleğimi çok seviyorum, çok severek yaptım ve yapıyorum. Ama yazı yazmak benim için çok başka dünyaların kapısını açıyor. İçimdeki enerjiyi ve neşeyi çocuklarla buluşturmak için bu kez anahtarı çocuk edebiyatı konusunda kullandım.

İlk sorumuz şu olsun, neden çocuk edebiyatı?

Çok net ve kesin bir cevap verebilirim ki, çocuklar benim en hassas noktam. Keşke öyle bir gücüm olsa, dünyada ne kadar acı çeken, bulunduğu yerde sevilmeyen çocuk varsa bakmak, büyütmek isterim. Geceleri en büyük duamdır, duvarların ardında canına, ruhuna, ırzına zeval gelen çocukların kurtulması. Ben siyasi bir kişilik değilim, milyoner hiç değilim. Vakıf değilim, bir yerin başkanı değilim. Dümdüz insanım. Yapabileceğim şeyler sınırlı. Görebildiklerime gücüm kadar ulaşıp göremediklerim için dua edebilirim. Bu işin asıl sorumluları var elbet. Benim elimden yazmak geliyor. Ben köşemde de sıklıkla çocuklara değinirim. Ama sadece yetişkinlere nasihat vermek, dikkat çekmek değil konu. Çocukları mutlu etmenin bir yolu olarak onlara kitap yazmaya karar verdim. Bulundukları kötü koşullardan, mutsuzluklardan bir nebze de olsa onları başka dünyalara sürüklemek istedim. Madem başka bir dünya veremiyorum o zaman ben de hayallerde götürürüm. Olmaz mı?

Peki kitaplarınızın her çocuğa erişmesi için bir gayretiniz var mı?

Yayınevi elinden geleni yapıyor. Ama tabii çok daha büyük şeyler yapılabilir fakat bu yazarın pek elinde olmuyor. Ben kendi elimle ulaştırmaya çalışsam da kaç çocuğa yetebilirim? Zaten amaç sadece benim kitabımı okumaları değil ki... Amaç bir kitap okuyabilecek ortam, zaman ve sağlıklarının yerinde olması.

Çocuk kitabı yazmak ile yetişkin kitabı yazmak arasında ne gibi farklılıklar var?

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, yetişkin alanında mesleğimin kuramsal getirileri doğrultusunda kadınların medya içeriklerindeki temsiliyetiyle ilgili bir kitabım yayımlandı. Tamamen mesleki ve konuya ilgili olanlara ulaşılacak bir eserdi. Ayrıca derlemeydi. Roman, öykü veya herkese hitap edecek türde bir yetişkin kitabı yazmadım henüz. Planlarım çok bu konuda ama zamanını bekliyorum demek daha doğru olur.

Çocuk edebiyatı alanındaki kitap yazmak hem çok eğlenceli, hem de çok zor. Çocukların hayal dünyası sınır tanımıyor. Dünyanın en masum ve en akıllı canlısı onlar. Büyüdükçe hem aklımıza, hayal dünyamıza sınır koyuyoruz, hem de masumiyeti kaybediyoruz. Hayal dünyamız ne kadar geniş desek de bir çocukla yarışabilecek durumda değiliz. O nedenle yazarken ister istemez yetişkinliğin sınırları elinize, kalemine takılıyor. Ama bunu yıkmak için çok çabalıyorum. Diğer yandan dediğim gibi çok eğlenceli. Kendimi çok daha özgür, çok daha mutlu hissediyorum. Ben çocukken evimizin sobasının arkasındaki tekli koltuğa kıvrılır saatlerce kitap okurdum. Çok keyifli zamanlardı benim için. Ben aynı hissi yazarken hissediyorum şimdi.

İlk kitabınıza dönüşler nasıl oldu? İkinci kitap neyi anlatıyor ve beklentileriniz nedir?

İlk kitabın ikinci baskısı da oldu. Bu beni çok mutlu etti. Benim yazdığım yaş grubunda benim yazdığım türde çok fazla eser bırakan yok. Ben 10, 11 yaş çocuklarına macera, gizem türünde yazıyorum. Çocuklar inanılmaz meraklı. Pandemi sebebiyle çocuklarla buluşmalarımız online oldu. O zorlu şartlarda bile çocuklar müthiş sorular soruyorlar. Kitaplardaki her detaya takılıyorlar. Bu da yazdığınız şeyin karşı tarafa tamamen geçtiğinin ispatı bir nevi. Onların diline, dünyasına girdiğimin bir göstergesi.

İkinci kitap kendisine sihirli masallar anlatan büyükannesiyle maceradan maceraya koşan bir çocuğun hikayesini anlatıyor. Yılbaşı gecesi, periler, cüceler, sihirler ile çevrili bir öykü dinleyeceğiz bu kez. İlk kitapta da olduğu gibi karakterleri bolca betimledim. Çünkü çocuklar hayal ederken her detaya takılıyor ve o detayları bilmek istiyor. Ama tabii ki onların hayal dünyasını da serbest bıraktığım yerler çok.

İkinci kitap ilkine nazaran daha yan öykülerle besleniyor. Ben çocukların bu öyküde de heyecanlanacağını, hatta belki Gizemli Tepe'den daha fazla merak içinde kalacakları kanaatindeyim.

İkinci kitabınızda daha iddialısınız o halde...

Bir iddia değil ama belki işi biraz daha öğreniyorum diyebilirim. Dediğim gibi ben de sınırlarımı aşmak konusunda çabalıyorum.

Çocuklar okudukları kitaplarda en çok nelere dikkat ediyor ve siz yazarken neye özen gösteriyorsunuz?

Çocuklar karakter isimlerine çok dikkatliler. İsmi neden o, neden yabancı gibi... Verilen mesajı tam algılamak istiyorlar. Pandemide daha fazla okumaya başladılar aslında. Boş zamanları arttı. Eve hapsoldular. O kadar içeriğin içinde kendilerine farklı geleni seçmeye eğilimliler. Her biri kendine farklı geleni soruyor.

Ben pediyatrik öğelere çok dikkat etmeye çalışıyorum. Öykülerimde kötü duygulara çok yer vermeme gayreti içindeyim. Eğer kötü bir duygu varsa da bunu ya fantastik bir nedene ya da güzele bağlıyorum. Çünkü biz çocuklara iyiyi ve güzeli sunmak, vermekle yükümlüyüz. Hem bir anne, hem bir yazar ama her şeyden önce bir insan olarak çocukların pürüzsüz duygularına baltayla girmek en son isteyeceğim şey. Bunu yaparken de hem öğretmek, hem de macera hissini yaşatmaya çalışıyorum.

Anneliğinizin yazdığınız kitaplara etkisi vardır muhakkak...

Kesinlikle. İlk kitabım yayımlandığında henüz hamileydim. İkinci kitabımı yazarken kızım çok küçüktü. Henüz tek taraflı bir iletişimimiz vardı. Ama zaman geçtikçe, onun dünyası genişledikçe ben de onunla birlikte tekrar hayata gelmiş gibi oluyorum. Bir insan buna nasıl şaşırır diye şaşırıyorum. Aslında büyümek etraftaki büyük küçük bütün mucizelere alışmak ve onları görmezden gelmeye başlamak demek.

Şimdi kızımla güneşin doğuşuna şaşırıyorum, yağmura, kara, denizden geçen kayığa, kedinin miyavına... Görmeye alışkın olduklarımıza perdem iniyor, tekrar yaşım küçülüyor. Mucizeleri tekrar görüyorum. Bundan sonraki kitabımda bunun etkisini daha fazla yaşayacağımı düşünüyorum.

Şu anda yazdığınız bir öykü, planda yeni bir kitap var mı?

Evet tabii ki. Yakın zamanda başladım. Bu kez biraz yerelleşecek, biraz daha bizim kültürümüzden esintilerle çevreliyorum. Bizden biri hissini vermek istiyorum çocuklara. Şöyle de küçük bir sır verebilirim ki, üçüncü kitabımda hikaye Bursa'da geçecek. Bursa'nın dokusunu, çarşılarını, çeşmelerini, parklarını mekan edineceğim. Mekan temelli olmasa bile öykü içinde Bursa ile ilgili çok fazla detay yakalayabileceksiniz.

Son olarak okuyucularımıza, çocuklarımıza neler söylemek istersiniz?

Ben çocukların kendi haklarını öğrenmeleri konusunda çok ısrarcıyım. Benim asıl sözüm yetişkinlere... Bize güçleri yetmiyor diye çocuklara her davranışı sergileme hakkımız yok. Bu dünyada hiçbir para, hiçbir güç, hiçbir inanış, hiçbir değer bir çocuğun canından kıymetli değil. Bir çocuğun anne babası olmak o çocuğun sahibi olmak hiç değil. Biz çocuklarımıza yaşam serüveninde eşlik ediyoruz sadece. Yoldaşlık ediyoruz.

Şiddete uğradığını, bir şekilde istismar edildiğini düşündüğünüz çocuklar için lütfen harekete geçin sevgili büyükler. Bir çocuğun sesi olmak bu hayattaki en kıymetli şey.

Çocuklara gelince... Onlara ne diyebilirim ki... Keşke onlar diyebilse, dünyanın ülkenin gündeminden onlara fırsat gelse de biz onları dinleyebilsek... O kadar kıymetli şeyler konuşuyorlar oysa. Eğer bir şey söyleyeceksem de hep dediğimi tekrarlarım yine... Hayal etmekten vazgeçmeyin, kanatlarınızın tüylerini koparmak yerine daha da genişletin, büyütün. Uçun uçabildiğiniz kadar...!

Diğer Bursa Haberleri - Bölge Haberleri için tıklayın


2021.05.03 12:04 - Son Güncellenme: 2021.05.03 12:04 - HABER MERKEZİ
A