Yunanistan'da denizanası istilası

Yunanistan'da denizanası istilası

Yunanistan'ın Halkidiki sahilleri ve çevresinin başı şu sıralar zehirli denizanaları ile dertte. Komşu'da onlarca kişi cilt yaralanması nedeniyle hastanelere müracaat etti. Peki Türkiye kıyıları da risk altında mı? Uzmanlar anlattı.

2021.07.21 13:55 - Son Güncellenme: 2021.07.21 14:01 - Güncel - HABER MERKEZİ
A
Yunanistan'da denizanası istilası

Denizanaları denizlerin derinliklerindeki en gizemli canlılar... Ne beyinleri var, ne gözleri ne de kulakları... Diğer deniz canlılarıyla kıyaslarsak yüzgeçleri bile yok. Tüm bunların yerine zehirli dokunaçlı bir yapıya sahipler. Son yıllarda da dünyada birçok kıyıyı istila ediyorlar.

Şimdilerde ise Yunanistan'ın Ege'deki önemli turizm merkezlerinden Halkidiki sahilleri ile Potidea, Hanioti, Polychrono ve Mola Kalyva turistik kasabalarının sahilleri zehirli denizanaları ile dolmuş durumda... Yunan basınında çıkan haberlerde insanlara temas eden denizanası türleri olarak Pelagia noctiluca ve Chrysaora hysoscella türleri olduğu belirtilmiş... Pelagia noctiluca Türkçe'de 'mor sokar denizanası', Chrysaora hysoscella ise 'pusula denizanası' olarak adlandırılıyor.

Yunanistan Sağlık Bakanlığı ile kıyılardaki Yunan yerel yönetimleri, insanları sürüler halinde dolaşan denizanalarına dokunulmaması gerektiği konusunda sıklıkla uyarıyor. Hatta sosyal medyadan da sürekli bilgiler paylaşılıyor.



Durum böyle olunca akla cevaplanmayı bekleyen pek çok soru geliyor. Örneğin, 

Ülkemiz kıyılarına gelme ihtimalleri var mı?

Zehirli olan Pelagia noctiluca ve Chrysaora hysoscella türlerinin insan sağlığına zararları neler?

Türkiye kıyılarında da zehirli denizanaları yaşıyor mu?

Zehirli denizanası ile ilk temasta acil yapılması gereken şeyler neler?

Neden son yıllarda zehirli denizanalarının popülasyonunda artışlar yaşanıyor?

İstanbul Üniversitesi, Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Nurçin Killi hurriyet.com.tr'ye önemli bilgiler verdi.

Ege'de bu denli denizanalarının olması normal mi? Neden bu kıyılar istilaya uğramış olabilir?

Melek İşinibilir Okyar: Dünya üzerinde yaklaşık 250 'scyphozoa' olarak adlandırılan denizanası türleri bulunurken, bunların sadece 20 türü Akdeniz'de yaşıyor ve 13 türü yaygın olarak bulunuyor. Yalnız hem iklim değişikliği hem insan etkileri sonucu bu türler yayılım alanlarını genişletiyor ve daha çok görünür hale geliyor.

İnsan etkilerinin yoğun olarak görüldüğü kıyısal alan, koy ve körfezler ise rüzgâr ve dalga hareketleriyle taşınan ve bu bölgelerde biriken denizanaları için en uygun bölgeleri oluşturuyorlar. Ayrıca bir süredir iklim değişikliğine bağlı olarak geçirilen ılıman kış ve sonrasında yoğun yaz sıcaklarıyla birlikte su sıcaklıkları da artış göstermiş durumda. Artan sıcaklık denizanalarının daha fazla yeni birey oluşturmasına ve aşırı artış oluşturmalarına sebep olmuş olabilir.

Yunanistan'da istilaya neden olan türlerin Pelagia noctiluca ve Chrysaora hysoscella olduğu söyleniyor. Bu iki türün özellikleri nedir?

Melek İşinibilir Okyar: Türkçe'de 'mor sokar denizanası' olarak isimlendirdiğimiz Pelagia noctiluca Akdeniz'de son derece yaygın ve göze çarpan bir tür. Çapı 5 cm olan bu denizanasının rengi morumsu pembeden, kırmızımsı sarı arasında değişiyor. 1400 metre derinliğe kadar bulunabilmesine rağmen kıyısal alanlarda planktonun daha yoğun bulunması sebebiyle daha sık rastlanırlar. Şunun altını çizmekte fayda var, Pelagia noctiluca çok zehirli bir denizanasıdır. Zehrini boşalttıktan sonra birkaç gün içerisinde yeniden zehir oluşturma yeteneğine de sahiptir.
 

Nurçin Killi: Mayıs ayında Hatay'ın Arsuz ilçesinde çok fazla sayıda Pelagia noctiluca'nın kıyıya vurduğu tespit edilmişti. Bu türün zehri temas ettiği insanlarda kuvvetli ağrı, acı, kızarıklık, kabarcık oluşumu, döküntü ve kalıcı yara izlerine neden olabiliyor.

'ÇOK TEHLİKELİLER'

Peki Chrysaora hysoscella nasıl bir tür?

Melek İşinibilir Okyar: Türkçe'de 'pusula denizanası' olarak isimlendirdiğimiz Chrysaora hysoscella ise yarı küre şeklindeki vücut yapısının tepesinden kenarına doğru uzanan sarı-kahverengi 16 adet V şeklinde bantlar bulunur. Vücut çapı 30 cm'dir, fakat 42 cm'ye kadar ulaşabilir. Vücut yapısının rengi kahverengi, sarı-kırmızı tonlarında olabilir.

Ağız etrafında 4 adet uzun ve kenarları kıvrımlı ağız kolları bulunur ve boyları vücudunun 3-4 katı uzunluğundadır. Bunların da rengi portakal rengi-kahverengi ve kızıl arasında değişkenlik gösterir. Vücudunun ritmik hareketleriyle büzülen canlı ileriye doğru hareket eder. Genelde kıyısal bölgelerde yayılım gösteren Chrysaora hysoscella, tüm dünya denizlerinde bulunur. Öldüklerinde rüzgâr ve dalgalarla sürüklenerek sahillerde birikirler. Chrysaora hysoscella gerçekten çok tehlikelidir. Kaşınmayla beraber deride yanma gözlenir.

Zehirli denizanası ile temas sonucu oluşan deri yanması

'TÜRKİYE'DE DE ÇOKCA ZEHİRLİ DENİZANALARI BULUNUYOR'

Halkidiki sahilleri ve çevresi ülkemiz kıyılarına oldukça yakın. Bu denizanalarını ilerleyen süreçte ülkemiz kıyılarında da görebilir miyiz?

Melek İşinibilir Okyar: Türkiye kıyı sularında yaklaşık 13 Scyphozoa türü bulunuyor. Bu canlıların yaşadıkları bölgelere göre boyları, renkleri ve zehrin toksisite potansiyeli değişmekte... Pelagia noctiluca ve Chrysaora hysoscella deniz anası türleri Akdeniz ve Ege Denizi'nde yaygın olarak görüldükleri de bir gerçek. Özellikle Pelagia noctiluca türü İspanya, Fransa ve İtalya sahillerinde dönem dönem aşırı çoğaldıklarında sahillerin yüzme ve diğer aktiviteler için kapatılmasına sebep oluyorlar.

Türkiye kıyı sularında Ege ve Akdeniz kıyılarında özellikle yaz aylarında tek tük rastlanıyor ama istila şeklinde aşırı çoğalmasına bugüne dek rastlanılmadı. Özellikle Chrysaora hysoscella türü ise Marmara Denizi'nde de ilk defa Erdek Körfezi'nde Ağustos-Eylül 2000'de görülmüştü ve o tarihten beri Marmara Denizi'nde özellikle kıyısal alanlarda genelde gözleniyor. Öte yandan Yunanistan kıyılarının ülkemiz kıyılarına yakın olduğu da bir gerçek, bu nedenle oradaki istilanın bizim kıyılarımıza doğru akma ihtimali yüksek gibi duruyor. 

Türkiye kıyı sularında ayrıca Aurelia aurita, Cotylorhiza tuberculata, Rhizostoma pulmo, Rhopilema nomadica, Cassiopea andromeda gibi zehirli denizanaları bulunuyor. Özellikle Rhopilema nomadica Türkiye kıyı sularında bulunan en tehlikeli türlerden biri ve yüzücüler, balıkçılar, dalgıçlar için potansiyel bir tehlike oluşturuyorlar. Nitekim 2009 yıllında Akdeniz sahillerimizde tıbbi müdahaleleri gerektirecek vakalarla karşılaşılmıştı.

Nurçin Killi: Ege Denizi'nde denizanası artışları ilkbahar, yaz ve sonbahar aylarında sık görülen bir durum. Ülkemizde de İzmir Körfezi'nde her yıl Aurelia aurita türü kıyı bölgelerde yığın oluşturuyor. Cotylorhiza tuberculata türü Gökova Körfezi'nde sonbahar aylarında yoğun olarak görülmekte. 

Pelagia noctiluca

İLK MÜDAHALE ÇOK ÖNEMLİ

Peki denizanası ile temas edenlerin acil yapması gereken şeyler nelerdir?

Melek İşinibilir Okyar: Denizanası zehirlenmelerinin tedavisinde amaç genel olarak, zehri etkisizleştirmek veya etkisini azaltmak. Unutulmamalıdır ki, denizanalarına bağlı zehirlenmeler sonucu görülen semptomlar, denizanası türüne göre değişmekte olup, tedavi yaklaşımları da küçük farklılıklar göstermektedir. Genel olarak, denizanası zehirlenmeleri sonucu yapılması gereken acil ilk yardım tedavileri için şunları söyleyebilirim.

1- Ağız yolundan ağrı kesici uygulanmalıdır.

2- Vücuda yapışan tentaküller (çoğunlukla omurgasızlarda olmak üzere bazı hayvan çeşitlerinde bulunan esnek, hareketli ve uzun bir organ) deniz suyu ile yıkanmalıdır. Tatlı sudan kesinlikle kaçınılmalıdır. Yapışkan tentaküller vücuttan uzaklaştırılmalıdır (cımbız, makas vb.), mümkünse bu işlem çıplak elle yapılmamalıdır.

3- Yüzde 50 sodyum bikarbonat ve yüzde 50 deniz suyu içerecek şekilde hazırlanmış kabartma tozu macunu, denizanasına maruz kalan bölgeye birkaç dakika uygulanabilir. Yalnız sonra deniz suyu ile mutlaka yıkanmalı...

4- Duruma göre, etkilenen alana soğuk kompres uygulaması yapılmalı, fayda sağlanamazsa 30 dakika boyunca veya ağrı bastırılana kadar 42-45 derece suya daldırılmalı.

5- Sistemik semptomların başlaması önlenemezse veya ağrı azalmayıp daha da yoğunlaşırsa yaralının hastaneye yatırılması gerekir.

Chrysaora hysoscella

Nurçin Killi: Ayrıca göz ile temasında yapay gözyaşı ya da deniz suyu ile yıkanmalıdır. Ayrıca vücudun herhangi bölgesinde olan temaslı bölgeye sirke ya da sodayla sıcak ve soğuk uygulamalar yapılabilir. En önemlisiyse ölü denizanaları ve kopan tentaküller de yakıcı hücreler içerdiği için kesinlikle dokunulmamalıdır.

'KIYILARIN BETONLAŞMASI DENİZANALARINI ARTTIRIYOR'

Son yıllarda bu tür denizanaları, kıyılarda oldukça sık gözüküyorlar. Bu durumun temel nedenleri nelerdir?

Nurçin Killi: Denizanalarının bazı yıllarda çok ya da az görülmesinin nedeni hâlâ araştırma konusu olmakla birlikte son yıllarda gerek deniz suyu sıcaklığındaki artışlar gerekse insan etkisi nedeniyle kıyı bölgelerde görülen denizanaları artışlarına sık rastlanıyor. Aşırı avcılık nedeniyle besin zincirinin üst basamaklarındaki balıktürlerinin sayılarının azalması ekosistemin balık tabanlı olmaktan jelatinli organizma tabanlı hale gelmesine de neden oluyor. 

Süveyş Kanalı'ndan akıntılarla ve gemi trafiği nedeniyle pek çok yabancı denizanası türü Akdeniz'e giriş yapmış ve halen yapmaya devam ediyor. Tüm bu etkenler devam ettiği sürece denizanası artışları görülmeye devam edecek gibi duruyor.


Ülkemizde sıklıkla Gökova Körfezi'nde görülen Cotylorhiza tuberculata türü denizanası

Melek İşinibilir Okyar: Kıyıların yapılaşması ve betonlaşması da denizanası üremesinin artmasına neden oluyor. Denizanaları üremek için sert zeminlere ihtiyaç duyarlar. Kıyıların yol, park vb. yapımı gibi sebeplerle doldurulması ve betonlaştırılması bu canlıların üreme alanlarını arttırmakta. Kapalı koy ve körfezlerden, okyanus sularına kadar çok geniş yayılım gösteren denizanalarının farklı türleri, farklı sıcaklık ve tuzluluğa adaptasyon gösterebilirler.


Türkiye'de Erdek Körfezi'nde görülen zehirli Chrysaora hysoscella türü denizanası

Normal koşullarda denizanaları kıyılardan yaklaşık 40 deniz mili uzaklıktaki, sıcaklığı daha yüksek olan açık denizlerde yaşarlar. Fakat kuraklık ve nehirlerde buna bağlı olarak suların azalması, denize akan soğuk nehir suyu hacminin azalmasına neden olmuş durumda... Bu da kıyı sularının geçmişe kıyasla daha sıcak ve daha tuzlu olması ile sonuçlandı. Ne yazık ki bu durum bu popülasyonun artmasına neden olan etkenlerden biri...

Diğer Güncel Haberler için tıklayın


2021.07.21 13:55 - Son Güncellenme: 2021.07.21 14:01 - HABER MERKEZİ
A