"Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır"

"Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır"

Türkiye'de yaşanan enflasyonun 'maliyet enflasyonu' olduğunu belirten Bakan Zafer Çağlayan, kişi başına geliri 25 bin doların üzerine çıkarmak istediklerini ifade ederek, "Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır" dedi.

2013.05.09 17:55 - Son Güncellenme: 2013.05.09 17:55 - Siyaset - HABER MERKEZİ
A
"Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır"


Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Hürriyet Gazetesi'nin Antalya'da düzenlediği "Bölge Buluşmaları" programında, "Antalya'dan Türkiye Ekonomisine Bakış" konulu konuşma yaptı. Antalya'nın hayatında çok önemli bir yere sahip olduğunu söyleyen Bakan Çağlayan, "Benim iş hayatımda adeta bir dönüm noktası oluşturan bir ildir burası. 1980 yılı 2 Ocak benim iş hayatına girdiğim ve sanayicilik yaptığım, küçük olan bir atölye kurmuş olduğum, sonra da orta ölçüye getirmiş olduğum bir sanayi geçmişim var. Bu anlamda firmamın gelişmesinde Antalya turizminin çok büyük faydası olmuştu" diye konuştu.

1980'lerde iş hayatına başladığı zamanlarda 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın bilhassa turizm sektörüne getirmiş olduğu desteklerden söz eden Bakan Çağlayan, "1985-86 ile beraber o günün çok kalın duvarlarla korunan Türk sanayisinin, ne veriyorsa onu yemek durumunda olmuş döneminde, Türkiye'yi turizmin sayesinde dünyaya açtı. Ve bunun ilk meşalesi de Antalya'da olmuştu" diye konuştu.

Antalya'nın Türkiye'de turizmciliğin ve diğer taraftan Türk sanayisinin önemli oranda gelişmesini sağlayan bir yer olduğunu kaydeden Çağlayan, sadece Antalya'nın yapmış olduğu ihracat hacminin 978 milyon dolar olduğunu belirterek, "1 milyar dolara ramak kalmış. Türkiye'nin 17'nci büyük ihracatçısı. Ama ben 17'nci yeri Antalya'ya yakıştıramıyorum. Ben isterim ki Antalya Türk ihracatında ilk 10'larda olsun" şeklinde konuştu.

Geçtiğimiz yıl Antalya'nın sebze, meyve ihracatında 500 milyona yakın bir ihracat gerçekleştirdiğini kaydeden Çağlayan, bu ihracatın Türkiye ihracatının yüzde 25'ine denk geldiğini aktardı. Antalya'nın turizmi, seraları, tarımı ve tarım ürünleri, ticareti, sanayisi ve denizi ile son derece önemli bir yere sahip olduğunu ifade eden Bakan Çağlayan, Antalya'da AK Parti Milletvekili Menderes Türel'in belediye başkanı olduğu döneme de değindi. Bakan Çağlayan, "Belediye başkanlığı döneminde Menderes Türel'i tanıyordum. Biz odacılıktan geldik. Belediyecilik döneminde de çok önemli hizmetler gördüm. Geçen dönem kaybettik. Her şeyden hayır çıkarmak lazım. Önümüzdeki dönemde göreceğiz. Ama şimdiden sonuç ne olur onu çok rahat söyleyebilirim. Antalya bu geçen 5 yıl içerisinde pişmanlığını dile getirecek" ifadelerini kullandı.

"YAPTIKLARIMIZ YAPACAKLARIMIZIN TEMİNATIDIR"
Türkiye'de yaşanan enflasyonun bir maliyet enflasyonu olduğunu belirten Bakan Çağlayan, kişi başına geliri 25 bin doların üzerine çıkarmak istediklerini ifade ederek, "Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır. 10 yılda yaptık bunları. Önümüzdeki dönemde bunları tekrar yapmak mecburiyetimiz var. Evraklarımızda böyle bir Türkiye bırakmak zorundayız. Bu işte hiç durmak yok. Türkiye bu potansiyele sahip. Son 10 yılda 124 milyon lira yatırım geldi. 80 yılda gelenin 8,5'tan fazlası son 10 yılda geldi. Bunlar gelirken bizim kaşımıza, boyumuza posumuza gelmediler. Onlar Türkiye'nin siyasi, ekonomik istikrarına geldiler" dedi.

Önümüzdeki 10 yılda ulaşıma 10 milyar dolar yatırım yapılacağını aktaran Bakan Çağlayan, "Şimdi Türkiye böyle bir Türkiye... Güçlüyüz. Ama kontrolsüz güç güç değil. Türkiye sanayileşerek büyümek zorundadır. Türkiye bir İngiltere değil. Türkiye hizmet ticareti ile sanayideki gelişmesini çok ciddi şekilde ortaya koymalıdır. Türkiye sanayileşerek büyüyecek ki gelişecek. Bugün Avrupa'nın yaş ortalaması 45. Bizim yaş ortalamamız 30. Haftada 45 saat çalışıyoruz. Bu anlamda Türkiye başlatmış olduğu bu çalışmaları devam ettirecek. Türkiye 10 yıl sonra dünyanın 5 büyük starından biri olacak. Yeter ki gaza basalım. Gaza basarak emin şekilde devam ettirmesi gerekiyor. Dünyadaki olumlu olumsuz gelişmeler bizi de etkiliyor. Türkiye yakın günlerde yeni bir bağımsızlığı yaşayacak. 14 Mayıs'ta önümüzdeki hafta, Türkiye IMF'den boşanıyor. Türkiye IMF'den kendi adına temsil edilemezdi. Belçika bayrağı altında temsil edilen bir ülkeydik; ama şimdi roller değişiyor. Rica etsek bize yardım eder misin diyen Türkiye değil; size nasıl yardım edebiliriz diyen ülkeyiz. Bunlar hayal bile edilemezdi. Sokaktaki simitçi bile IMF'deki 9'uncu kişinin adını biliyordu. Şu an tanıyor musunuz?" ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından Bakan Çağlayan, Hürriyet Gazetesi Yayın Direktörü Fatih Çekirge ile soru-cevap bölümüne geçti. Burada Çekirge'nin bir sorusunu cevaplayan Çağlayan, "Bankalara göre söylemiş olduğun kibar laflara katılıyorum. Hakikaten de Allah gözlerini doyursun. Her şeyin bir ölçüsü var. Karşılarındakinin canını yakacak ölçüde, kemiğe dayanacak şekilde vampirler var" dedi.

Bakan Çağlayan, programa katılanların sorularını da cevapladı. Kırmızı reklam birincisine plaket veren Çağlayan, daha sonra toplantıdan ayrıldı.

"241 GÜMRÜK BÖLGESİNE İHRACAT YAPIYORUZ"
Türkiye'nin, dünyada tüm rakiplerinden pozitif ayrışan bir dönemle karşı karşıya olduğunu söyleyen Çağlayan, konuşmalarını şöyle sürdürdü:
"Allahımıza şükürler olsun. Her alanda nereye bakarsanız bakın rakiplerimizle çok ciddi bir ayrışma içerisine girmiş durumdayız. Türkiye ekonomisi takdire şayan bir gelişme içerisinde. Dünyanın 241 gümrük bölgesine ihracat yapan ve ihracatının bundan 2 yıl öncesine kadar yarısını Avrupa'ya, yüzde 25'ini bundan 2 yıl öncesine kadar Kuzey Afrika ve Ortadoğu'ya yapan, yani ihracat pazarlarının yüzde 75, ekonomik ve siyasi problemlerin yaşandığı bölgelerde yoğun problemlere rağmen, Türkiye dünyada ihracatını en fazla artıran ikinci ülke. Avrupa ihracatı yüzde 38'lere kadar düşmüş vaziyette. Yüzde 50'lerden yüzde 38'lere... İki yıldır bahsediyoruz. İhracatımızın yüzde 75'ini yapmış olduğumuz bu pazarlarda biz tüm dünyayı adım adım dolaşarak, durmaksızın tüm dünyaya yapmış olduğumuz seyahatlerle bunu gerçekleştirdik. Son 4 yıldaki eğer biz, pazar çeşitler ihracatı yapmamış olsaydık, biz 42 milyar dolarlık bir ihracatı elde edemeyecektik. Ve ben de bugün sizin önünüze böyle keyifli keyifli kasıla kasıla değil; biraz sıkılarak, biraz üzülerek anlatmak zorunda olurdum. İhracat demek uluslararası rekabet demek. Antalya'da üretip İstanbul'da satmak değil. Türkiye'de ürettiğini Avrupa'da, Amerika'da, dünyanın en büyük ülkelerinde gidip çatır çatır satmak, bu babayiğitliği göstermektir. Ve şimdi Türkiye bunu başarıyor."

"GEÇEN YIL TOPLAM 197 MİLYAR DOLAR İHRACAT YAPTIK"
Türkiye'nin 36 milyar dolardan 152,5 milyar dolara kadar ihracat yapan ülke haline geldiğini hatırlatan Çağlayan, Türkiye'nin dünyanın en büyük 17'nci ihracatçı ülkesi olduğunu söyledi. Bakan Çağlayan, konuşmalarını şöyle sürdürdü:
"Yapmış olduğumuz ihracatın yarısından daha az ithalat yapan yapıdan bahsediyoruz ve Türkiye geçtiğimiz yıl toplam 197 milyar dolar ihracat yaptı. Neredeyse Türkiye'nin 10 yıl önceki toplam yurt dışı gayrı safı hasılasından bahsediyorum. Ve bugün Türkiye'nin yurt dışı gayrı safı hasılası yüzde 25'in ihracatını oluşturan bir ülke haline geldik. Bu ihracatı neden bu kadar ballandıra ballandıra anlatıyorum? Eğer ihracat olmasaydı, biz geçen yıl Avrupa'nın en hızlı büyüyen 2'nci büyük ülkesi olmayacaktık."

4 YILDA 5 MİLYON İSTİHDAM
Avrupa'da yaşanan ekonomik krize de değinen Bakan Çağlayan, "Son 4 yılda krizin Avrupa'ya getirmiş olduğu en büyük faturayı, Avrupa'nın çalışan kesimi ödüyor. 26,5 milyon işsiz var şu anda Avrupa'da. Avrupa'nın birçok ülkesinde yüzde 60 işsizlik var. Avrupa'da 4 milyon insan işini kaybederken, bizim ülkeden son 4 yılda şükürler olsun tam tersine bir gidişle 5 milyon istihdam sağlandı. Sadece geçen yıl 1 milyon insana istihdam sağlandı. Bunlar nasıl oldu? Artık devlet eskisi gibi bir devlet değil. Türkiye eski Türkiye değil. Özel sektör marifeti ile yapıldı bunlar" diye konuştu.

"MERKEZ BANKASI, DÜNYANIN MERKEZ BANKALARININ TERSİNE BİR HAREKET YAPTI"
Türkiye'nin risk algılama birimlerinin de düşmeye başladığını söyleyen Bakan Çağlayan, Türkiye'ye karşı son derece cimri olan kuruluşların, artık Türkiye'ye notalarını az da olsa revize etmeye başladıklarını belirtti. Merkez Bankası'nın artık korkuyu bırakıp biraz daha cesaretli hale geldiğini ifade eden Bakan Çağlayan, şöyle konuştu:
"Az da olsa faizleri düşürmeye başladı. Keşke geçen sene bunları yapsaydı, söylediğimiz zaman yapsaydı. Benim Merkez Bankası ile problemim yok. Ben bir Ekonomi Bakanıyım. Faiz düşürün dedim. Dünyanın tersine gitmeyin dediğim dönemde keşke Merkez Bankası bu son bir ay önceki cesaretini geçen yıl göstermiş olsaydı... Tüm dünyadan ayrışan bir dönemdeyiz biz. Türkiye'ye çok şey kaybettirildi. Bugün Türkiye olması gereken Türkiye değil. Bugün Türkiye eğer bizim bu 10 yılda yönettiğimiz gibi yönetilmiş olsaydı, bugün Türkiye 17. değil belki dünyanın 12. ülkesi olurdu. Öyle garip bir uygulamaydı ki bundan 4 yıl önce unutamıyorum. Hayatım boyunca unutmayacağım. Dünya merkez bankaları hepsi baş başa faiz indirmeye başladılar. Bizim o zamanki Merkez Bankası yönetimi faizleri bir anda yüzde 16,25'e çıkardı. Ben hayretlerimi gizleyemedim. Bütün dünya faizleri düşürüyor, biz çıkarıyoruz. Bir sıkıntımız yoktu. Türkiye'nin borçlanma sorunu yoktu. Ama bizim Merkez Bankası o tarihte tüm dünyanın merkez bankalarının tersine bir hareket yaptı."
O tarihten bu tarihe Türkiye'nin çok şey kaybettiğini söyleyen Bakan Çağlayan, "Şimdi merkez bankası bir hareket yaptı. Takdir ediyorum. Geç kalmış olmakla beraber... Keşke bunu geçen sene yapsaydı. Merkez Bankası'nın bunu yapmasının gayesi, geçen yılki yüzde 2,2'lik büyüme yerine bu yıl Türkiye'nin en az bunun iki katı kadar büyüme mecburiyetinden ortaya çıkıyor. Çünkü geçen yıl Türkiye sadece ihracat desteği ile büyüdü. Sadece ihracat desteği yetmez. Ancak iç piyasada dağıtıcı etkilerle bir yere gidemezsiniz. Merkez Bankası'nın ortaya koyduğu bu uygulama maalesef bir senkronizasyon bozukluğunun olduğunu ortaya koydu" ifadelerini kullandı.

"KOBİ'LERE DESTEK VERİLMESİ LAZIM"
Yeni bir teşvik sisteminin ortaya koyulduğu Türkiye'nin daha büyüyeceği bir ortamda, KOBİ'lerin finansmana erişimini adeta kısıtlayacak tedbirlerin alındığını vurgulayan Bakan Çağlayan, "Ekonomide kuraldır. Üreteceğiz ki tüketeceğiz" dedi. Bu yılki ortalama hedefin yüzde 4 olduğunu kaydeden Çağlayan, şöyle devam etti:

"Bunun için de iç piyasayı daraltacağız. Biz reel sektörüz. KOBİ'lerimizi mutlak surette desteklemeliyiz. Bir ülkede ekonominin temel direği bel kemiği KOBİ'lerdir. 3-4 milyon KOBİ'miz var Türkiye'de. İstihdamın yüzde 60'ını, işletmelerin yüzde 99'unu oluşturuyor KOBİ'ler. KOBİ'ler bir ekonomini fidanlığıdır. KOBİ'ler sanayinin, ticaretin olmazsa olmazıdır. Ancak bunun için de KOBİ'lere orta sektörde destek verecek düzenlemeler getirmek gerekiyor. Birçok düzenleme yaptık. Esnafa tarihimizde görülmemiş düşük faizli krediler veriyoruz. Ancak bunlar yetmez. Çünkü KOBİ'lerin de ucuz finansmana erişmesi gerekiyor."

Bankacılık sisteminin mutlak şekilde KOBİ'leri desteklemek zorunda olduğunu kaydeden Bakan Çağlayan, "Desteklerken de yine burada bir senkronizasyon arızası olduğunu görüyoruz. Merkez Bankası yapmış olduğu faizle birlikte Türkiye Cumhuriyet tarihinde ilk defa yüzde 5'in altında bir faizle borçlandı. Tarihimizde bir ilk bu. Yüzde 4,6... Bundan 10 yıl önce bir aylık borçlanma faizimizin daha altında yıllık borçlanabiliyoruz. Türkiye şimdi faizlerini daha da aşağıya götürebilecek bir yapıya sahiptir. Bizim faizlerimizin hala bugünkü mertebede durmasının bir anlamı yoktur. Umut ediyorum ki Merkez Bankası dünyayı daha iyi okuyacak, daha iyi görecek. Türkiye ile eşdeğer ülkeleri daha iyi görecek" şeklinde konuştu.
Faizlerin düşmesinin Türkiye'nin borç yükünü azaltacağını ifade eden Çağlayan, "Avrupa Euro ortalaması yüzde 85... Türkiye yüzde 36... Bir sıkıntımız yok. Ama dışarıdan yabancı fonlar gelir mi? Çatır çatır gelir, bal gibi gelir. Türkiye'ye faizler düşerse fon gelmez diyenler koca bir yalan söylüyorlar. Bu faiz lobisinin tezgahıdır. Bugün dünyanın hiçbir yerinde Türkiye'de verilen faizlerden yüksek faiz yoktur. Bugün Türkiye eşdeğer olduğu ülkelerin faizine indirse bile Türkiye'nin fon bulma konusunda hiçbir sıkıntısı yok. Bu konuda biraz cesur olmak lazım. Bunu yaparken bir taraftan da iç piyasa güçlenecek."

Bankacılık sisteminin biraz vicdanlı hale gelmesi gerektiğini söyleyen Bakan Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gözünü hırs bürümüş. Kar etmekten başka hiçbir şey düşünmüyorlar. Bankacılık sisteminin biraz vicdanlı olması, biraz insafa gelmesi gerekiyor. Merkez Bankası faizi düşürdü ama peki esnafa yansıdı mı? Hayır... Niye? Hala eski alışkanlıklarını devam ettirmek istiyorlar. Allah'tan korkmak lazım. Tabii ki para kazanacaksın ama bunun da bir usulü, esası var. Faizlerin düşmesiyle beraber yeniden kredisini revize etmek isteyenlerin karşısına yeni bir set koydular. İşletme diyor ki ben sana bu faizi ödedim, ben faizimi düşen faize göre revize etmek istiyorum. Olur ama yüzde 4 komisyon alırım. Allah'tan korkmak lazım. Dünyanın hiçbir yerinde böyle sistem yok, böyle bir usul yok. Türkiye sahipsiz değil. Ne vatandaşımızı, ne KOBİ'mizi, çiftçimizi banka umuduna bırakacak değiliz. Bunu yapan bankaları biliyorum. Bunu yapan bankalarla ilgili evrakları bana getiriyorlar. Ben sanayinin içerisinden geldim, hiç kopmadım. Gelen bankaların yüzde 14'ü insafsız."
 

Diğer Siyaset Haberleri için tıklayın


2013.05.09 17:55 - Son Güncellenme: 2013.05.09 17:55 - HABER MERKEZİ
A