TÖB-SEN'den bilim emekçilerine çağrı!

TÖB-SEN'den bilim emekçilerine çağrı!

Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası (TÖB-SEN) bilim emekçilerine çağrıda bulunarak bir açıklama yaptı. TÖB-SEN'den yapılan açıklamada, " Bilim emekçileri olarak bu baskılara boyun eğmeyi reddediyor ve akademinin temel değerlerini savunuyoruz" ifadelerine yer verildi.

2024.10.14 10:42 - Son Güncellenme: 2024.10.14 10:43 - Güncel - BÜLTEN
A
TÖB-SEN'den bilim emekçilerine çağrı!

Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası (TÖB-SEN) tarafından yapılan açıklama şöyle;

Sermaye düzeni ve siyasi iktidarın, bilimsel çalışmaların karşısına koyduğu yarışçı, performans odaklı ve itaatkâr üretim anlayışına karşı çıkıyoruz. Bilim emekçileri olarak bu baskılara boyun eğmeyi reddediyor ve akademinin temel değerlerini savunuyoruz. Türkiye'deki üniversitelerin, yalnızca performans kriterlerine dayanan bir sisteme değil, siyasi müdahalelere, liyakatsiz kadrolaşmaya ve akademik özgürlüğün kısıtlanmasına da maruz kaldığını görüyoruz.

Ülkemizin siyasal atmosferi içinde üniversiteler, siyasi otoritenin kontrolünde eğitim vermek zorunda bırakılıyor. Yönetim kadrolarının atanmasında liyakat yerine siyasi bağlantılar ve kişisel çıkarlar ön planda tutuluyor. Bu durum, nitelikli bilim insanlarının akademiden dışlanmasına ve üniversitelerde bilimin gelişiminin engellenmesine neden oluyor. Bilimsel üretim, otoritenin belirlediği sınırlar içinde yapılmak zorunda bırakılıyor ve eleştirel düşüncenin, akademik özgürlüğün ve nitelikli bilimsel araştırmaların önü tıkanıyor.

Performans Baskısı ve Nicelik Odaklılık

Akademisyenlerden beklenen, nitelikli bilimsel katkılar değil, yayın sayısı gibi performans kriterlerine dayalı üretim yapmalarıdır. Ancak bu sistem, niteliğe değil, niceliğe odaklanarak akademik üretimin kalitesini düşürmektedir. Türkiye'de bilimsel yayınların uluslararası düzeyde yeterince etkili olmamasının temel nedenlerinden biri, bu performans odaklı baskıdır.

Çözüm Önerisi:

Akademisyenlerin performansını değerlendirirken, yayın sayısı yerine çalışmaların niteliği, atıf sayıları ve toplumsal etkileri dikkate alınmalıdır. Bilimsel katkının sadece sayı ile değil, içeriği ve kalitesiyle ölçülmesi, bilimsel ilerlemeyi destekleyecektir.

Akademisyenlerin aşırı ders yükü azaltılmalı ve araştırma yapmaları için daha fazla zaman yaratılmalıdır. Bu, bilimsel çalışmaların niteliğini artıracaktır.

Liyakat ve Kadrolaşma Sorunu

Üniversitelerde akademik kadroların atanmasında liyakat yerine siyasi bağlantıların tercih edilmesi, akademik özgürlüğü tehdit eden bir diğer önemli sorundur. Rektör atamaları ve diğer üst düzey pozisyonlar, demokratik süreçlerden uzaklaşarak siyasi otoritenin kontrolünde şekillenmektedir. Bu durum, bilimsel üretim ortamını yozlaştırmakta ve üniversiteleri birer siyasi araç haline getirmektedir.

Çözüm Önerisi:

Üniversitelerdeki akademik atamalarda liyakat esas alınmalı, atama süreçleri şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmelidir. Akademik pozisyonlar için merkezi bir değerlendirme ve puanlama sistemi oluşturulmalıdır.

Rektör seçimleri yeniden üniversitelerde demokratik bir süreçle yapılmalı, akademik kadroların seçme ve seçilme hakkı korunmalıdır. Bağımsız denetim kurulları ile bu süreçler şeffaf bir şekilde denetlenmelidir.

Akademik Özgürlüğün Kısıtlanması

Akademisyenler, siyasi baskılar ve otosansürle karşı karşıya kalmaktadır. Eleştirel düşünceyi savunan, özgür bilim üretmek isteyen akademisyenler, mobbing, soruşturmalar, işten çıkarmalar ve hatta ceza davalarıyla tehdit edilmektedir. Bu baskılar, bilimin doğasına aykırı olup, toplumsal ilerlemenin önünde ciddi bir engel teşkil etmektedir.

Çözüm Önerisi:

Akademik özgürlüğü güvence altına alacak yasal düzenlemeler yapılmalı ve akademisyenlerin fikirlerini özgürce ifade etmeleri sağlanmalıdır. Bu kapsamda, üniversitelerde siyasi baskıları engelleyen, akademik özerkliği koruyan bir "Akademik Özgürlük Yasası" çıkarılmalıdır

Üniversitelerdeki rektör ve yönetici atamaları, siyasi müdahalelerden arındırılmalı, demokratik süreçlerle ve akademik toplulukların katılımıyla gerçekleştirilmelidir.

Mobbing ve Taciz Sorunu

Akademik çevrelerde mobbing ve taciz olayları ciddi bir sorun haline gelmiştir. Özellikle farklı düşünen veya eleştirel yaklaşımlar sergileyen akademisyenler, baskı altına alınmakta, taciz ve yalnızlaştırma politikalarıyla karşı karşıya kalmaktadır.

Çözüm Önerisi:

Üniversitelerde mobbing ve tacizle mücadele için bağımsız komisyonlar kurulmalı ve bu komisyonlar etkin bir şekilde çalışmalıdır. Mağdurların hukuki ve psikolojik destek alabilmesi için üniversite yönetimlerinin sorumluluk alması gerekmektedir.

Bu komisyonlar, her türlü mobbing ve taciz şikayetini titizlikle inceleyerek, caydırıcı yaptırımlar uygulamalıdır.

Yetersiz Araştırma Fonları

Türkiye'de araştırma yapmak isteyen akademisyenler, yetersiz fonlarla karşılaşmaktadır. Araştırma bütçelerinin düşük olması, bilimsel üretimi sınırlamakta ve akademisyenlerin uluslararası projelere katılımını zorlaştırmaktadır.

Çözüm Önerisi:

Devlet tarafından akademik araştırmalara ayrılan fonlar artırılmalı, üniversiteler arasında araştırma kaynaklarının adil dağıtımı sağlanmalıdır.

Özel sektör ile üniversiteler arasında daha fazla iş birliği yapılmalı, akademik araştırmalara fon sağlanması teşvik edilmelidir. Ayrıca, uluslararası araştırma projelerine katılım teşvik edilmelidir.

Dayanışmaya Çağrı

TÖB-SEN'li bilim emekçileri olarak, sermaye ve siyasi otoritenin üniversitelerdeki baskı rejimine karşı tüm hukuksuzlukları, mobbing, taciz ve dayatmaları reddediyoruz. Bilimsel özgürlüğün ancak akademik özerklikle sağlanabileceğini savunuyoruz. Tüm bilim emekçilerini bu adaletsizliklere karşı dayanışmaya, haklarını savunmaya ve yalnızlaştırma çabalarına karşı bir arada durmaya davet ediyoruz.

Akademinin bağımsızlığı ve bilimin özgürlüğü için birlikte mücadele etmenin tam zamanı!

Diğer Güncel Haberler için tıklayın


2024.10.14 10:42 - Son Güncellenme: 2024.10.14 10:43 - BÜLTEN
A