"Güzel günler göreceğiz güneşli günler"

Paris'te Türk vatandaşlarla biraraya gelen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç çözüm süreci ile ilgili konuştu. Yapılan iş terörün son bulması için yapılan bir iş olduğunu belirten Arınç ; "Silahların bırakılması, şiddetin durması, ve artık Türkiye'de bir yerde patlama, baskın intihar saldırıları olmayacaksa bundan daha güzel şey olabilir mi? Eğer şiddet gerçekten son bulacaksa, Türkiye'yi 30-35 yıldır meşgul eden bu yangından kurtulacaksak buna hayır demek mümkün mü? Değil. Şu anda 3 aydır bu iş devam ediyor. Geldiğimiz nokta iyidir. Siz de iyi görüyorsanız destek olun. Kötü bir nokta görüyorsanız da bana söyleyin. Ben 40 yıldır siyasetin içindeyim. Terörü terörle mücadeleyi, alınan sonuçları az çok bilen bir insanım. 75 milyon insan birbiriyle kucaklaşır, birbirini reddetmez ve ülkede artık güzel günler doğarsa, silahlar susarsa bırakılırsa, şehitlerimizin haberlerini duyduğumuzda gözyaşları sel olup akıyor ve bundan sonra akmayacaksa buna kim hayır diyebilir? Siyaseten hayır diyenler olabilir. Yolları açık olsun. Biz devam ediyoruz, başarıya ulaşacağız ve Türkiye'yi bu beladan kurtaracağız."diye konuştu.

Türkiye'nin Paris Başkonsolosluk binasında Fransa'da yaşayan Türklerle biraraya gelen ve onların sorunlarını dinleyen Arınç, Türkiye'nin ve Türkiye'nin dünyadaki konumunun artık değiştiğini anlatarak Türkiye'deki gelişmelerden örnekler verdi. Arınç; "Eskiden sadece büyükelçiler, fötr şapkalı pürolu, iç para dolu bond çantalı kişiler binerdi uçağa ama artık herkes binebiliyor ve istediği her yere ulaşabiliyor. Üstelik otobüsten daha ucuz. Halk denize girdi, vatandaş su bulamıyor gibi oldu Türkiye" dedi.

"BENİM BAŞIMA İŞ AÇMA"
Bir vatandaşın 'Sizi Cumhurbaşkanı olarak görmek istiyoruz' demesi ve salondan alkış gelmesi üzerine ise Arınç esprili bir şekilde "Yapma Türkiye'dekilerin kulağına gidecek, başıma iş açma benim yahu" diyerek karşılık verdi. Vatandaş Başbakan'a mesajını Arınç üzerinden iletmek istediğini belirterek Erdoğan'ın 'Biz Sayın Başbakan'ın bu tür egolardan uzak olduğunu zaten biliyoruz' diyerek sözlerini sürdürdü.

" BİZ SOYKIRIM YAPMADIK."
Bizim topraklarımızda acı ve trajik olayların yaşandığını ve bundan sadece Ermeniler de mağdur olmadığını söyleyen Arınç ;" O hayatı o işkenceleri ve zor günleri birlikte yaşayan binlerce milyonlarca insan var. Biz soykırım yapmadık, bunu kesinlikle reddediyoruz ancak Ermeni diasporası da bu iddialarını kabul ettirmeye çalışıyor. 1915'in 100.yılı 2015 ise o yıla yönelik Türkiye'nin tezlerinin ne kadar doğru ve haklı olduğunu gösterecek bir çalışmanın içerisindeyiz. Bu bugün başlamadı. Bu çalışmalar karşı etkinlikleri zayıflatacak ve ortaya koyulan tezlerin ne kadar doğru olduğunu göstermeye yönelik olacak. Buradaki somut mesele 50.yılımız münasebetiyle biz birşeyler yapacaksak bunlardan birisi de her sene New York'da olduğu gibi bir 'Türk Yürüyüşü' olabilir mi? Olabilir. Ben bunu arkadaşlarıma ileteceğim. Paris'te böyle bir mitingin faydalı olabileceğini gerekli kurumlara ileteceğim."

Koruyucu ailelerle ilgili konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç:"

"Şimdi bizim ailemiz toplumumuz şikayet ediyor. Bu çocuğu aldılar ve Allah korusun ya bir homoseksüel aileye verdiler veya kendi inancını çocuğa aşılamak üzere filan aileye verdiler diyorlar. Şimdi bunları takip edelim bunlar önemli konu. Peki ama ey Almanya'da Fransa'da Hollanda'da yaşayan Türk toplumu, sen hiç bakıcı aile olmayı aklından geçirdin mi? Sen olmazsan onlar da tutar bunu bir başkasına verirlerse bizim şikayet hakkımız olabilir mi? Sonra bizim bütün ailelerimizin annelerin babaların sütten çıkmış ak kaşık olduğunu mu düşünüyorsun? Demirle bacağını dağlıyorsa bu çocuğun, saçlarını sıfıra kazıtıyorsa, her gün tokat sesleri bir yerden geliyorsa benim Almanya'ya 'sen bunları görme karışma bunlar bizim geleneğimizde var' diyebilir miyim? İnsanlık suçu bu! O çocuğu almak ve bir aileye yerleştirmek bence insani bir olay. Bizim onlara teklifimiz şu oldu; bir, bu yaptığınızda Türk aile olmasa bile bu endişeleri giderecek aile olup olmadığına bakın. İki, sürece çocuğun ailesini de dahil edin."