Görsellik çok önemli

Yeni albümle birlikte imajını da tepeden tırnağa yenileyen sanatçı, "Eskiden yazmalarla, tülbentlerle söylenirdi türkü, çünkü halk öyleydi. şimdi Anadolu'nun hangi köşesine giderseniz gidin şık, modern gençler görürsünüz. Biz de halkın yaşayışına göre şekilleniyoruz" diyor.
"Hazine" ile bir önceki albümünüz "Bahar" arasında üç yıl var... Bu gecikmenin nedeni ne?  

- Albümün yapımcısı da, prodüktörü de, bestecisi ve yorumcusu da ben olunca böyle bir gecikme yaşandı.

Her şey neden mutlaka sizin elinizden geçmeli? ınsanlara güven konusunda bir sıkıntınız mı var?

- Hayır canım, bunun güvensizlikle hiçbir ilgisi yok. Birincisi çalışmayı çok seviyorum, çünkü her şeyi bilmek ve her konuya hakim olmak isterim. Yoksa insanlara kayıtsız şartsız güvenir, herkesi kendim gibi bilirim.

İşin yönetim bölümüyle de ilgilenmek, yaratıcılığınızı ve hayal gücünüzü öldürmüyor mu?

- Tam tersine, her gün yeni bir fikirle uyanıyorum. Fikirlerimin hepsini hayata geçirmeye kalksam, ömrüm yetmez! Sinema da düşünüyorum, müzik de... Ve bunları yaparken de besleniyorum.

FERDİ TAYFUR, ESERİNİ BENDEN DİNLEMEK İSTEDİ 

İlk klibinizi hangi şarkıya çektiniz?

- Söz ve müziği bana ait "Pişmanlık Yok"...    
  
Peki kimlerle çalıştınız?

- Murat Sargın ve Esra Başıbüyük yönetmenliğinde çektik klibi. Çok güzel bir iş oldu. Hikayeyi mimiklerle anlatıyorum, bir nevi performans klibi oldu yani...

Nasıl bir albüm oldu sizce bu "Hazine"?

- Kendi bestelerimden dolayı hafif fanteziye kaçan, ama içinde çeşitli yörelerin lezzetlerinin de bulunduğu bir albüm. Neşet Ertaş ve Ferdi Tayfur'un eserleri de var "Hazine"de, yöresel türküler de...
    
Ferdi Tayfur size şarkıyı hediye etmiş duyduğuma göre.

- Evet, "Bari Sen"in albüme girme hikayesi çok farklı. Bir ödül töreninde karşılaştık ve "zara senin sesinden 'Bari Sen' isimli eserimi duymayı çok isterim" dedi. Bu çok önemli bir hadise. Yani önemli bir bestecinin eserini senin sesinden duymak istemesi çok onore edici...

Peki şarkıyı okuduktan sonra kendisine dinlettiniz mi?

- Kaydımı gönderdim ama henüz bir şey söylemedi. Dinleyince eminim o da sevecektir.

Yaratım işini çok sevdiniz anlaşılan. Kendi albümünüzde okuduğunuz üç şarkının yanı sıra Nurdan Torun'a da şarkı vermişsiniz...

- Evet, onun yeni albümünde de üç şarkım olacak. O kendi albümüne aşk şarkılarımı seçti. Benim albümdekiler ise "gitti de gelmedi" diyenler için!

SAHNEDE ABARTIYI IŞILTIYI SEVERİM

Aşk şarkıları nasıl yazıldı? Sizi besleyen bir şeyler olmalı diye düşünüyorum.

- Yaşanmadan yazılmaz tabii... Ama geçmişten hiçbir şey yok, "dem bu dem" diyelim.

Sürekli konserlerdesiniz. Albüm çıkarmadan geçen son üç yılda kaç bavul eskittiniz peki?

- Her sene iki üç bavul alırım. O kadar eskir. En azından açılıp kapanmaktan fermuarları gider. Sürekli arkadaşlarıma "Bu kıyafetler, şu takılar girecek" derken buluyorum kendimi. Hep bir yolculuk hali...

Türkü dendi mi eskiden hep yazmalar, şalvarlar, basma fistanlar gelirdi akla... Ama size bakıyorum da, akıllardaki halk müziği sanatçısı imajına hiç uymuyorsunuz.

- Eskiden yazmalarla, tülbentlerle söylenirdi türkü, çünkü halk öyleydi. şimdi Anadolu'nun hangi köşesine giderseniz gidin şık, modern gençlerimizi görürsünüz. Halkın yaşayışına göre şekilleniyoruz biz de...

Stilistle çalışıyormuşsunuz bir süredir, doğru mu?

- Doğru, Esra Başıbüyük ile çalışıyorum. Biz sadece müzik yapmıyoruz, görsel olarak da işimizi yapıyoruz. Ve en iyisini yapmak durumundayız. Sahnede abartıyı, ışıltıyı severim. Ama sahne dışında daha sade ve zarif olmak isterim.

HER AN SETLERE DÖNEBİLİRİM
Yıllar önce oyunculuk tecrübesi yaşamıştınız. O alandan tamamen el çektiniz mi, yoksa devamı gelecek mi?

- Zamansızlıktan dolayı bir geri dönüş yapamadım. şu an iki ayrı proje var görüşmeleri süren... ıkisi de birbirinden güzel. Her an her şey olabilir.

"Salı Sefası" bitti. Sırada ne var?

- Program bitti ama konsept sahneye taşınıyor. Gelecek hafta Oktay Kaynarca ile birlikte sahneye çıkacağız.