Doç. Dr. Yüksel Okşak: 2022 yılı yüksek büyümenin olacağı bir yıl olacak (ÖZEL HABER)

Doç. Dr. Yüksel Okşak: 2022 yılı yüksek büyümenin olacağı bir yıl olacak (ÖZEL HABER)

Bursa Uludağ Üniversitesi İnegöl İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yüksel Okşak, ekonomi piyasalarında belirsizliğin kaybolmaya başladığı görüşünde. Okşak, "Ekonomide rekabet koşullarının tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu yönde adımlar atılmaya devam edildiği müddetçe belirsizlik hızla azalmaya ve güven tekrar gelmeye devam edecektir. 2022 yılı yüksek büyümenin olacağı bir yıl olacak" dedi.

2021.12.29 09:56 - Son Güncellenme: 2021.12.29 10:51 - Ekonomi - HABER MERKEZİ
A
Doç. Dr. Yüksel Okşak: 2022 yılı yüksek büyümenin olacağı bir yıl olacak (ÖZEL HABER)

ELİF DİDEM DANACIOĞLU / BURSADA BUGÜN

Türkiye'de ekonomi yönetimi, 2022 yılına hızlı bir giriş yaptı. Art arda açıklanan destek paketleri ve yeni ekonomi modelindeki son gelişmelerle piyasaların sorunlarına çare bulunması amaçlanıyor.

Ülke ekonomisini ciddi bir şekilde kilitleyen faiz ve döviz kuru dalgalanmasına karşı, 20 Aralık 2021 tarihi Türkiye'nin en önemli günlerinden birisi olarak anılacak.

Yeni ekonomi programıyla düşük faiz ve istikrarlı kur politikasıyla Türkiye'nin ihracat avantajını kalıcı hale getirilmesi planlanan yeni ekonomi modeli, önümüzdeki sürecin hangi yöntemlerle yönetileceğini gösteren bir yol oldu.

Ben de 2021 yılı değerlendirmesi ve 2022 yılında Türkiye ekonomisini bekleyen riskleri ve hükümetin destek paketlerinin ekonominin çarklarını yeniden hızlandırıp hızlandıramayacağını Bursa Uludağ Üniversitesi İnegöl İşletme Fakültesi Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik Bölümü Öğretim Üyesi - Ekonomist Doç. Dr. Yüksel Okşak'a sordum.

TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN ŞU ANDA EN ÖNEMLİ RİSK SİZCE NEDİR?

Ne kadar hızlı değişiyoruz değil mi? Düne kadar sorsanız döviz kuru derdim. Bugün ise önem sırasına göre birlik olamamak, küresel ekonominin içinde bulunduğu açmaz ve enflasyon tehdidi şeklinde sıralayabilirim.

YENİ EKONOMİ MODELİNİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ? EKONOMİNİN ÇARKLARINI YENİDEN HIZLANDIRABİLİR Mİ?

Yeni ekonomi modelini değerlendirmeden önce; 'Neden yeni bir model?' izah etmeye çalışırsak sanki daha iyi anlamış oluruz. Bakınız; Batı dünyası 'Sanayi Devrimi'nden beri kendi yazıp, kendisinin yönettiği bir ekonomik düzeni filmini tüm dünyaya izletiyor. Size sahnede ne sunuyorsa o. Onun dışında düşünmeniz, onun dışında aksiyon almanız veya onun dışında bir yol izlemenizi istemiyor. Zira bu filmin doğasına aykırı ve sistemi bozmuş oluyorsunuz. Gelişmiş ülkelerden oluşan ve dünya ekonomisini dizayn eden ülkeler; dünya haritasını hayal ettiğinizde kendileri dışındaki tüm ülkeleri aynı renge boyarlar ve onları "Diğer/Others" şeklinde ifade ederler. Bunun dışında bir kıymeti harbiyeniz yoktur. Sahnelenen filmin tüm sistematiği izleyici (talep) odaklıdır. Size biçilen rol de figüranlık... Yani ne çok fazla filmin yapımcısı (arz eden) gibi ve başrol oyuncusu gibi olmanız istenir ne de talebe ihtiyaç olduğu için filmin dışında kalmanız... Ne ölmeniz ne de gülmeniz aslında size biçilen roldür.

"KÜRESEL EKONOMİNİN AĞIRLIĞI DEĞİŞMEYE BAŞLADI"

"2007-2008 Mortgage krizi bana göre, dünya ekonomisinin en önemli kırılma noktalarından biridir" diyen Ekonomist Doç. Dr. Yüksel Okşak, şöyle devam etti: "Hızla gelişen dünyada küresel ekonominin ağırlığı değişmeye başladı. Gelişmiş ülkelerin dünya ekonomisindeki payı gelişmekte olan ülkelere kaydı. Satın alma gücü paritesi cinsinden GSYİH Mortgage krizinde başabaş noktasını gördü.

Hemen sonrasında makas gelişmekte olan ülkeler lehine kaymaya başladı ve bu parametrenin 2020 itibariyle yüzde 61'i gelişmekte olan ülkelere, yüzde 39'u ise gelişmiş ülkelere ait. Bu önemli bir kilometre taşı ve artık küresel ekonomide iktisatta alışıla gelen, bildiğimiz birçok teorinin işlerliğini zora sokan, benim tabirimle ise 2+2'nin 4 etmeyeceği yeni bir küresel ekonomik sürece girildiğini göstermektedir.

Küresel borç stokunun 250 trilyon doları aştığı, hane halkı, kamu, finans sektörü ve reel sektörün iliklerine kadar borçlu olduğu bu yeni dönemde yeni bir şeyler söylemenin vakti geldiğini düşünenlerdenim.

Yani, Türkiye'nin de artık film endüstrisinde kendi dinamiklerini, değerlerini, ekonomik aktivitesini, tılsımını yansıtacağı tamamen bize ait olan unsurları tanımladığımız, tabi ki de Hollywood'u da dikkate aldığımız bir filmi sahnelemesinin vakti geldi diyenlerdenim. Zira Batı'nın da hala tam okuyamadığı bir ekonomik açmaz halinde dünya..."

"REKABETÇİLİK ENDEKSİNDE SİNGAPUR ABD'Yİ GERİDE BIRAKTI"

"Hemen hızlıca 2+2=4 etmeyen birkaç örnek sıralayayım" diyen Doç. Dr. Yüksel Okşak,"Rekabetçilik endeksinde Singapur ABD'yi geride bıraktı. İflas eden şirket sayısı listesinde sırasıyla; Hong-Kong, ABD, İsviçre, İngiltere ilk 4 sırayı paylaşıyor. Sanayi üretiminde Singapur, Hollanda ve Türkiye ilk üç sırada şuanda... Verimlilik endeksinde Tayvan, Romanya ve Yeni Zelanda ilk 3 sırada. Covid - 19 ölümlerinde ABD, Brezilya ve Hindistan zirvede. Türkiye en riskli ilk 25 ülkenin hemen dışında. Bunun gibi daha birçok gösterge sayabiliriz dünyanın değişip dönüştüğüne dair" dedi.

GELELİM TÜRKİYE VE YENİ EKONOMİK MODEL MESELESİNE...

Türkiye'nin cari açığını sıcak para çekerek tampon bir çözümle finanse etmeyi merkezine alan yapıyı terk etmek istediğine işaret eden Doç. Dr. Yüksel Okşak, "Türkiye katma değerli üretimi merkeze alan agresif ihracatı benimseyen ve doğrudan yatırımlarla daha kalıcı bir çözümle yoluna devam etmek istiyor. Türkiye geçmişinde birkaç kez daha kabuğunu kırmaya çalışmıştı. TL'nin hızlıca değer yitirdiği (hatta bugünkünden çok daha radikal ve sert) yıllar yaşandı" dedi.

"15 TEMMUZ SÜRECİNE KADAR DEVAM ETMİŞTİR"

"Genç Cumhuriyet dönemini bir kenara koyarsak, (kısmen çok partili dönemden başlayarak) 1947 - 1958 - 1970 - 1980 - 2001 belki de bunların en iyi bilinenleri..." diyerek anlatmaya devam eden Doç. Dr. Yüksel Okşak, "1947 - 1958 - 1970 - 1980 - 2001'in ortak yanı TL'nin aşırı değer yitirmesi ve satın alma gücünün radikal bir biçimde azalmasıydı. Hatta 2001 öncesi (2000'lere kadar) Türkiye yüksek faiz- düşük kur politikasını izlemiş ve bu politikanın neticesi yüzde 70'leri aşan enflasyon olarak dönmüştü.2001 ile başlayan dönemde Türkiye kuru baskı altında tutan, dönemin küresel ekonomik gelişmelerini de (rüzgârı da) arkasına alarak hızlıca zenginleşmeye başlamıştır. İthal mal/hizmet ve girdi fiyatlarının nispeten ucuzladığı, toplumun hemen tüm kesimlerinin refah düzeyinin yükseldiği bu süreç 2008-2009 Mortgage krizi ve peşinden gelen resesyon (durgunluk) dönemiyle beraber sekteye uğrasa da; kaba taslak 15 Temmuz sürecine kadar devam etmiştir" dedi.

"KARADELİK MEYDANA GETİRMİŞTİR"

Doç. Dr. Yüksel Okşak, "Türkiye 15 Temmuz itibariyle siyasal/toplumsal bir dönüşüm sürecine girmiş, yeterli görsek de görmesek de toplumsal dinamiklerin hemen her kademesine zamk gibi yapışmış olan Malum Terör Örgütü ile bir hesap görme sürecine girmiştir. Tam bu noktada hemen bir ara bilgi vermek istiyorum. Bana göre FETÖ örgütünün bu memlekete yaptığı en büyük kötülük ne iktisadidir, ne de siyasi vb. türdendir. Yaptığı en büyük kötülük beşeri sermayedir. Toplumun her kademesinden insanın bir menfaat devşirmek üzere dâhil olduğu bu örgüt yetişmiş nitelikli beşeri sermayenin hainliği ile birlikte (içinde bulunduğumuz süreçte yavaş yavaş dolduruluyor olsa da) ciddi bir karadelik meydana getirmiştir. Beşeri sermaye yetersizliğinin üzerine nihayet (ne yazık ki) gelen Covid -19 süreci, ekonomik durgunluğun biraz daha uzamasına neden oldu. Arz ve talep şoklarıyla da birlikte dünya ekonomisi uçağını ciddi bir türbülansın içine attı. Bu öyle bir türbülans ki, daha öncekiler ile pek de örtüşmeyen bir çok özelliğe sahip" dedi.

"KAMU BORÇ STOKU GELİŞMİŞ ÜLKELER DE DAHİ ARTMAYA BAŞLADI"

Bunlardan bazılarını ifade etmek sanırım yaşananları anlamamızı kolaylaştıracağını ifade eden Doç. Dr. Okşak, "Küresel e-ticaret 5 trilyon dolara dayandı. İş yapma anlayışı dahi değişti. Enflasyon gelişmiş ülkeler de dahi hızla artmaya başladı. Kamu borç stoku gelişmiş ülkeler de dahi artmaya başladı. Bunun gibi pek çok unsur sayarız ki, bunlar ekonomi analizi yaparken 2*2=4 etmeyen yepyeni bir sürece bizi tıpkı bir girdap gibi çekiyor. Dolayısıyla, yeni dünya ticaretini ve finans yapısını anlayamayanların, bugün ne yapılmaya çalışıldığını da anlamalarını beklemiyorum. Hatta bazı uygulayıcıların dahi olayı net anladıklarını da düşünmüyorum" dedi.

"TÜRK İNSANININ GİRİŞİMCİ RUHUNU MODELLEYEMEMESİYDİ"

PEKİ, EKSİK OLAN NEYDİ?

Eksik olan; kendimize ait dinamikleri ekonomi politikalarımıza yerleştirmememiz, Türk insanının girişimci ruhunu modelleyememesi, kendi ülkelerinde yüzde 2 dahi getiri elde edemeyenlere ve onların her yıl Türkiye'den yüzde 20 getiri elde etme alışkanlıklarına dur diyemememizdi.

1947 - 1958 - 1970 - 1980 - 2001 dönemlerini birbirinden ayıran en önemli fark ise, bugün ekonomide büyümenin devam ediyor olmasıdır. Hali hazırda şuan ki, ekonomik politika değişikliğinin altında yatan temel argüman da budur diye düşünüyorum. 

'YENİ MODEL' DEDİĞİMİZ...

'Düşük Faiz - Yüksek Kur' politikasına da değinen Yüksel Okşak, şöyle devam etti: "Döviz kuru bir düzeyde dengeye gelecek. (Rakam bu politikada aşırı kritik seviyelere kadar çok önemli değil, önemli olan dengeye gelmesi ve istikrarlı şekilde bir bantta dalgalanması önemli olan). Cari açık minimuma inecek (ki ilk defa enerjiyi çıkardığımızda fazla veriyoruz). Enflasyon orta vadede inecek (ki bugünün en önemli tartışma konusu herkes hani düşecekti diyor. Öyle hemen düşmez önceki dönemlerden farklı olarak büyüdüğümüzü de hatırlatmak isterim). İthalat gerileyecek. Dolayısıyla yerli üretime ağırlık verilecek ve yatırımlar artacak. Son olarak Covid -19 müsaade ederse, yaz aylarında turizm gelirleriyle ciddi bir döviz kazanımı da olacak."

2021 ZOR GEÇTİ...

EKONOMİ PİYASALARINDA BELİRSİZLİK KAYBOLMAYA BAŞLADI MI?

DOLAR, ALTIN YÜKSELECEK Mİ?

BORSA'NIN DURUMU NE OLACAK?

Belirsizliğin azaldığını ifade eden Doç. Dr. Yüksel Okşak, "Ama belirsizlik ve güven öyle 1 haftada değişen bir husus değil. İyiye doğru bir gidiş var. An itibariyle Türkiye'nin ekonomideki öncelikli noktaları, kamu yatırımları üretken olmayan yatırımlardan ziyade nispeten üretken yatırımlara doğru kaymalıdır. Dış ticaret hacmi genişlerken (ihracatın ithalatı karşılama oranı) ihracatın da miktarı/bileşimi/niteliği güvenilir temellere oturtulmalıdır. Teknolojisi, büyüklüğü ve verimliliği ile sanayileşme temposu arttırılmalı, yeni teknolojilerin üretimde somut olarak kullanımı daha da güçlendirilmelidir. Yapısal dönüşüm açıklamaları, güvenin tesisine katkı sunacak hamlelerle serbest piyasa modeline bağlılık geliştirilmelidir. Bu şekilde oluşmalıdır diye düşünüyorum" dedi.

"REKABET KOŞULLARI GÖZDEN GEÇİRİLMELİDİR"

Ekonomide rekabet koşullarının tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Yüksel Okşak, bu yönde adımlar atılmaya devam edildiği müddetçe belirsizlik hızla azalmaya ve güven tekrar gelmeye devam edeceğini söyledi.

İŞSİZLİK ORANI İLE İLGİLİ 2022 TAHMİNLERİNİZ NEDİR? İŞSİZLİK ARTACAK MI?

2022 yılı yüksek büyümenin olacağı bir yıl olacak.Dolayısıyla olumsuz bir işsizlik rakamı beklemiyorum, artmaz.

"DÖVİZ KURUN NE OLACAĞINDAN ÇOK, STABİL OLMASI ÖNEMLİ"

KURDAKİ REKABETÇİLİĞE İŞ İNSANLARI HAZIR MI? 2022 POZİTİF İLERLEYECEK Mİ?

'Fair Value / Makul Değer' diye ifade ettiğimiz bir kavramla, döviz kuru olması gereken düzeyde mi, değil mi? sorusuna cevap ararız. Ama öznele yakın bir sorudur. Bakış açısına göre farklılaşır. Kurun ne olacağından çok stabil olması önemli. İş insanları için en başta önemli olan döviz kurun ne kadar olduğundan ziyade, kurun oynaklığıdır. Son dönemde iş dünyasını en fazla zorlayan şey saatler içerisinde kurun değişmesi oldu. Dolayısıyla yeni uygulamaya konulan tebliği ile birlikte iş dünyasını zora sokacak kur ile alakalı ortada bir sorun yok. İleri vadeli kur alıp bunu ticaretlerinde kullanabilir ve fark oluşması halinde de bu riskten kendilerini korumuş olacaklardır. 2022 yılı küresel ekonomideki sislerin biraz daha açılacağı bir yıl olacaktır.

"FAİZ /KUR /ENFLASYON..."

YÜKSEK ENFLASYONU ASGARİ ÜCRETTEKİ ARTIŞ NASIL ETKİLEYECEK?

Daha evvel birçok yerde hep belirttiğim gibi ekonomide doğru/yanlış yoktur denge vardır. Bugün yaşananları sadece 'faiz /kur /enflasyon' perspektifinde değerlendirme süreci ve bir bütün olarak görmemek bizleri yanlışa sürükleyecektir. İlk kez gelişmiş ülkeler gelişmekte olan ülkelere göre daha borçlu durumdalar. Enflasyon; ABD, Avrupa Birliği, İngiltere ve Japonya'da yükseliyor. Kamu Borç Stoku/GSYH Oranı; ABD, Avrupa Birliği, İngiltere ve Japonya'da yükseliyor. Dolar endeksi sürekli artış eğiliminde ve birde Covid -19 (arz talep şokları, tedarik zincirinin kırılması, lojistik sürecinin yeninden dizaynı vb.) Dolayısıyla, dünyadaki riskleri sadece Türkiye'deymiş gibi göstermek ve insanları sokağa itmek; bu coğrafya üzerinde hesabı olanlar dışında kimsenin ekmeğine yağ sürmez. Evet, asgari ücretin artması, hatta yakın gelecekte emekli ve memur zam artışları da talep enflasyonu meydana getirecektir. Önümüzdeki dönemde dikkatle takip edilmesi gereken bizi zor duruma sokabilecek en önemli unsur enflasyondur. Buna dair önlemlerin de alınacağını düşünüyorum. Türkiye'nin hali hazırda ihtiyacı olan birlik beraberliktir. Türkiye'nin ihtiyacı olan bu küresel türbülansı en iyi şekilde yöneterek; katma değerli ve yüksek teknolojili üretimi arttırarak sürdürmesidir.

"HİZMET ÜRETİMİNİN LOKOMOTİFİ TURİZM SEKTÖRÜDÜR"

2021 YILINDA TURİZMDE BEKLENEN OLMADI. SİZ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

Bugünün dünyası biraz farklı... Bu dönem standart beden politikaların değil, daha böyle terzi kıvamında ekonomi politikalarının uygulanması gerektiği bir dönem olacaktır. Dünya nüfusu her yıl art arda yaşlanıyor. 1970'den beri dünya çapındaki medyan yaşımız neredeyse on yıl arttı. 2100 yılına kadar, 10 yıl daha artması bekleniyor. Şu anda, küresel nüfusun yarısından fazlası kentsel alanlarda yaşıyor ve bu şehir sakinlerinin önümüzdeki yıllarda daha da artması bekleniyor. Dünyanın en büyük 100 şehrinin medyan nüfus büyüklüğü de istikrarlı bir şekilde büyüyor.2000 yılında 8 milyon iken, 2035'te öngörülen 12 milyon. Dolayısıyla, yeni dünyanın gerçekleri bize üretimi işaret ediyor. Hizmet üretiminin lokomotifi turizm sektörüdür. Talihsiz bir Covid-19 süreci yaşıyor. Ama yakın gelecek çok parlak görünüyor. Eski günlerine çok yakında fazlasıyla kavuşacak gibi... Yatırımların, kapasitenin ve talebinde artacağı bir 2022 bekliyorum.

Diğer Ekonomi Haberleri için tıklayın


2021.12.29 09:56 - Son Güncellenme: 2021.12.29 10:51 - HABER MERKEZİ
A