Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ukrayna yalnız bırakıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ukrayna yalnız bırakıldı

Antalya Diplomasi Forumu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğer 2014'te Kırım'ın işgaline tüm Batı tüm dünya ses çıkarmış olsaydı, acaba bugünkü tabloyla karşı karşıya kalır mıydık?" dedi. Erdoğan, Ukrayna'nın haklı davasında yalnız bırakıldığını belirtti.

2022.03.11 15:03 - Son Güncellenme: 2022.03.11 16:28 - Siyaset - HABER MERKEZİ
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ukrayna yalnız bırakıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu'nda konuşuyor. 

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 

Saygıdeğer devlet ve hükümet başkanları, ülkelerin ve uluslararası kuruluşların değerli temsilcileri, akademi ve düşünce dünyasının kıymetli üyeleri, yarının liderleri olan sevgili gençler, hanımefendiler, beyefendiler, sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Sizleri medeniyetler beşiği Akdeniz'in incisi güzel Antalya'mızda özellikle misafir etmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Asya, Avrupa ve Afrika'nın buluşma noktası, tarih, turizm ve kültür şehri Antalya'mıza hepiniz hoş geldiniz.

Davetimize icabet ettiğiniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Antalya Diplomasi Forumu'nun ülkelerimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Geçen sene salgın şartlarına rağmen Antalya Diplomasi Forumu'nun ilk toplantısını başarıyla icra ettik. Tüm insanlığın sağlık kriziyle boğuştuğu sancılı bir dönemde Antalya'dan verdiğimiz barış, diyalog ve dayanışma mesajlarının foruma çok ayrı bir anlam kattığına inanıyorum. İkinci Antalya Diplomasi Forumu'na gösterilen teveccüh, forumun zaman içinde küresel diplomasinin kalbinin attığı bir zemine dönüşmesi temennimizin kısa sürede gerçeğe dönüşeceğine işaret ediyor.

Rusya ve Ukrayna krizinin ardından iki ülke arasındaki ilk üst düzey temasın Dışişleri bakanları seviyesinde dün burada gerçekleşmiş olması, forumun amacına ulaşmaya başladığını gösteriyor. Foruma iştirak eden devlet ve hükümet başkanları, ülke temsilcileri ve diğer misafirlerimizin oturumlara yapacakları katkılar yanında, aralarında tesis edecekleri güçlü diyalogu da önemli görüyorum. Aynı şekilde istikbalimizin teminatı olan gençlerimizin foruma yönelik yoğun ilgisini memnuniyetle karşılıyorum.

Daha geniş katılımla tertip ettiğimiz İkinci Antalya Diplomasi Forumu'nun rüştünü ispat etmiş bir uluslararası etkinlik olarak inşallah yoluna kararlılıkla devam edeceğine inanıyorum.

Dünyamız, 21. yüzyılın ilk çeyreğini geride bırakmaya hazırlanırken insanlığın küresel barışa, huzura ve refaha duyduğu özlem de o derece artıyor. Bilimde, teknolojide, tarımda, sanayide, iletişimde ve ulaşım imkanlarında yaşanan onca ilerlemeye rağmen, insanlık olarak temel meselelerimizi henüz çözüme kavuşturamadığımızı görüyorum. Terörizm, açlık, yoksulluk, kıtalar arasındaki adaletsizlik, sıcak çatışma ve iç savaşlar, iklim değişikliğinin açtığı çevre felaketleri, küresel gündemin en üst sıralarında yer almayı ne yazık ki sürdürüyor.

Ekonomiler büyürken, gökdelenler yükselirken, birilerinin cüzdanları şişerken, belli başlı ülkeler günden güne zenginleşirken, istatistikler bize daha müreffeh bir dünya resmi çizerken maalesef hemen yanı başımızda çocuklar açlıktan ölmeye devam ediyor. Açlık virüsü her yıl dünyada koronavirüsten daha fazla insanın hayatına mal oluyor. Bugün yeryüzünde her 10 saniyede bir çocuk sırf bir lokma ekmek, bir yudum su bulamadığı için ölüyor. İstikrarsızlık ve çatışmalar sebebiyle milyonlarca insan evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kalıyor. Akdeniz'de, Sahra Çölü'nde veya karlı bir dağın tepesinde yitip giden hayatlar, insanların içinde bulunduğu çaresizliği ortaya koyuyor.

Uluslararası kuruluşlara güven dibe vurdu. İnsanlığın ortak kültür mirası olan şehirler enkaz yığınına döndü. Kimi zaman coğrafi, kimi zaman kültürel nedenlerden görünmeyen yerlerin bedelini hep birlikte insanlık odarak ödüyoruz. Tarih ders almayanlar için tekerrür eder. Acılar da tekrarlanır. Ukrayna meselesi bu hakikatin son örneğidir.

Komşularımız arasındaki gerilimin sıcak çatışmaya dönüşmesinden rahatsızız. En çok bizi endişelendirdi. Saldırgan eylemleri asla maruz göremeyiz. Kırım'ın ilhakı başta olmak üzere Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne yönelik saldırıları ve tutumu biz reddediyoruz. Bunu her zeminde açıkça dile getirdik. Gerek Rusya gerek Ukrayna ile yaptığımız görüşmelerde bunu gündemde tuttuk. Eğer 2014'te Kırım'ın işgaline tüm Batı, tüm dünya ses çıkarsa bugünkü tablo ile karşı karşıya kalır mıydık? Ama Kırım'ın işgaline sessiz kalanlar şimdi bir şeyler söylüyorlar. İyi de adalet bu yarım kürenin bir yerinde geçerli diğer yarısında değil mi? Bu nasıl bir dünya.

Ukrayna meselesi bu hakikatin en son örneği olarak karşımızda duruyor. Öncelikle burada bir hususun altını çizmek istiyorum. Türkiye hem Akdeniz hem Karadeniz ülkesidir. Ukrayna ve Rusya Karadeniz'den komşumuz ve dostumuzdur. Komşularımız arasındaki krizin sıcak çatışmaya dönüşmesinden büyük üzüntü duyuyoruz. Gerilimin tırmanarak bu aşamaya evrilmesi en fazla bizi rahatsız etti, en çok bizi endişelendirdi. Komşumuz olan bir ülkenin egemenliğine yönelik saldırgan eylemleri asla maruz göremeyiz. Kırım'ın yasa dışı ilhakı başta olmak üzere Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü hiçe sayan gayrı meşru adımları Türkiye olarak reddediyoruz. Kırım'la ilgili net tutumumuzu 2014 yılından bu yana her vesileyle ifade ettim, ifade ettik, her zeminde açıkça dile getirdik.

Sorunları büyüten, bu noktaya getiren sebepleri gözümüzden kaçırmamalıyız. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan müesses nizam bunun arkasındadır. BM üyesi 193 ülkenin kaderini 5 ülkenin kaderine bırakan bu sistemin adaletsiz olduğu sizlerin de malumudur. Ukrayna krizi ile birlikte çok daha büyük açık ve yapısal problemlerin olduğu da ortaya çıkmıştır. Çatışanlardan biri daimi üye olunca sistem iflas bayrağını çekmiştir. Alınan kararların bağlayıcı yönü olmayınca çatışmaları sonlandıracak hiçbir adım atılamamıştır. 141 üye 2 üyeye karşı oy kullanırken netice alınabildi mi? Alınamadı! Böyle bir adalet olur mu? Dünya 5'ten büyüktür diyerek günümüz şartlarına göre reform edilmelidir. Veto yetkisini elinde tutanlar gücü paylaşmaya yanaşmadığı için reform yapılamıyor. 15 tane geçici üye, 5 daimi üye. Bunlar komik geliyor. Geçici üye olabilmek için lobi yapıyorlar. Ya olsan ne yazar, hiçbir faydası yok. Asıl o iş 5'ten birinde. O 5'ten biri ne derse o oluyor!

 

 

Diğer Siyaset Haberleri için tıklayın


2022.03.11 15:03 - Son Güncellenme: 2022.03.11 16:28 - HABER MERKEZİ
A