Bursa'da karantinalı sınıflarda son durum! (ÖZEL HABER)

SEMA ÜSTÜNTAŞ / BURSADA BUGÜN

2021-2022 eğitim öğretim yılında yüz yüze eğimin başlamasıyla birlikte Bursa'da karantinalı sınıflar gün geçtikçe artmaya devam ediyor.

"BİZİM TESPİTLERİMİZE GÖRE TÜRKİYE GENELİNDE YÜZDE 97'YE YAKIN SINIF AÇIK"

Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar, "Uzun bir süre sonra öğrencilerle yüz yüze eğitime geçmiş olmanın mutluluğu paha biçilemez. Neticede çocukların eğitimsiz kalmamaları anlamında bu durumu önemli bir fırsat olarak görüyoruz. Eğitim kurumlarının açık tutulma çabasını hem Bursa'da hem de diğer illerimizde uygulanan politikalar kapsamında olumlu karşılıyoruz. Tabii devam ettirebilmek için tedbirlerin alınması şart. Sınıfların temizliğine dikkat ederek çocukların daha hijyenik bir ortamda eğitimlerini sürdürmelerini sağlamalıyız. Aşının önemi bu konuda yadsınamaz. Ülkemizde aşı ücretsiz olarak uygulanmaktadır. Ancak okullarımızda bazı eksikliklerin olması, temaslı vakaların artması sınıflarımızın bir kısmının kapatılmasına sebep oldu. Bulaşma ve yayılma riskini azaltma anlamında Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın ortak hazırladığı bir rehber çerçevesinde alınan kararlar uygulanıyor. Bizim tespitlerimize göre Türkiye genelinde yüzde 97'ye yakın sınıf açık. Yüzde 2 veya 3 oranında kapalı sınıfların olduğunu biliyoruz. Bu noktada oranlar daha da düşürülebilir, ama tüm sosyal alanların açık olması virüsün nereden geldiğinin tespitini zorlaştırıyor. Aynı anda 2 vakanın görüldüğü sınıflar karantina sürecine giriyor. Dolayısıyla temas halinde olan çocukların okula gelmemesi isteniyor. Bunu daha farklı olarak sınıfı kapatmak değil de, öğrenci üzerinde kontrolün sağlaması ile daha çabuk önüne geçirebileceğini düşünüyoruz. Salgının, yaklaşık iki yıla yakın süredir hem fiili hem de ekonomik anlamda ciddi zararları yaşıyoruz. İnşallah en kısa sürede maske, mesafe ve temizlik başta olmak üzere korunmak için aşılarının yaptırılmasını istiyoruz. Eğitim kurumları kapatılması gereken en son kurum olmalı. Okulları açık tutmalıyız, çünkü çocukların bilgi kaybını başka türlü kapatamayız. Tahtanın ve tebeşirin yerini hiçbir şey tutmuyor. Sanal ortamda alınan eğitim verimliliğinin çok düşük olduğunu yaşayarak deneyimledik. Öğrenme kayıplarının telafisi için eğitim çalışanları gecesini gündüzüne katmaktadır. Eğitimde feda edilecek kimsenin olmadığını bu süreçte daha da iyi göstermiş oldular" dedi.

''25 EYLÜL-1 EKİM HAFTASINDA, 100 BİNDE EN ÇOK ARTAN VAKA SAYISI BURSA'DA''

Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy, ''Kaybettiğimiz bir buçuk yılın üzerine; 6 Eylül'de okullar açıldığında, yetkililerin hiçbir tedbir almaması yüzünden okullar virüsün kuluçka alanı haline geldi. 25 Eylül-1 Ekim haftasında, 100 binde en çok artan vaka sayısı Bursa'da. Okullar 6 Eylül'de açıldı. Sınıfların kalabalık olmasıyla beraber, Türkiye'deki derslik ihtiyacının en yoğun olduğu il olarak Bursa'yı gösterebiliriz. Kalabalık sınıflar, yıkılan okullar, sosyal mesafenin yetersiz olması nedeniyle Bursa'da alarm çalıyor. Salgın Bursa'da kontrol edilemiyor. Vaka sayıları gün geçtikçe artıyor. Kapanan yani karantinaya alınan sınıf sayısının haddi hesabı yok. Örneğin; bir okulda 5 sınıf karantinada, diğer okulda ise 7 sınıf karantinada. Burada sağlıklı eğitim öğretimden söz etmek mümkün değil. Başka bir okulda da 4 öğretmen pozitif, 3 sınıfsa karantinada. İsim vermeden örnek vermek gerekirse; yine 8 sınıf kapandı, 39 öğrenci pozitif, müdür dahil 3 idareci pozitif. Yüz yüze eğitimi sürdürüyoruz diyorlar ama, aslında neredeyse okulların hemen hemen her birinde karantina sınıfları çok. Bunların yarısı belki de uzaktan eğitime devam ediyor. Şu an sağlıklı yüz yüze eğitim sürmediği gibi uzaktan eğitimde sağlıklı bir şekilde sürmüyor. Bugün bir okulda 5 sınıfın karantinası bitti, fakat yine 3 sınıf karantina altına girdi. Biz başından beri sağlıklı eğitim istiyoruz. Bunun için bir takım bilimsel çalışmalar ortaya koyduk. En başta sosyal mesafe dedik. Sınıfların seyreltilmesi gerekiyor. Bu seyreltme öğrencileri ikiye bölerek değil, derslik yaparak gerçekleşmeli. Bunların ise geçici çözümler üreterek yapılması gerekiyor. Bilim Kurulu'nun tavsiyesi gereği; 4 metrekareye bir öğrenci düşmesi lazım. 20 kişilik bir sınıfta öğretmen alanı dahil, 80-90 metrekareye ihtiyaç var. Bizim sınıflarımız ise 40-50 kişiden oluşuyor. Sınıfların fiziksel kapasitesi yetersiz. Bursa'da okulları geziyoruz. Maske, mesafe, hijyen tabelaları var ama sadece tabelalar var. Aslına bakıldığında; bazı okullarda maske dağıtımı yok. Mesafeyi ayarlayamıyorlar, hijyen içinse ne malzeme var, ne de görevli personel var. Özel okullara ve eğitimin ücretli olmasına her zaman karşıyız. Ne yazık ki piyasacı anlayışla ve bir özelleştirme mantığıyla, bunu hükümet destekliyor. Merdiven altı pek çok özel okulun hijyen koşullarını sağlamadan, mesafeyi sağlamadan bugün eğitim öğretim yapması söz konusu. Bu koşullar sağlanamadığı için, mesafe yok ve öğrenciler maske takmıyor. Bilimsel veriler ışığında hiçbir tedbir yok. Bir buçuk yıllık kaybettiğimiz 3 eğitim öğretim döneminin ardından; bugün ne yazık ki okullarımız, öğrencilerimiz ve eğitim emekçilerimizin sağlık hakları tehlike altında. Alarm sesi duyuluyor ama yetkililer bunu duymak istemiyor. Salgınla mücadele böyle olmaz. Salgınla mücadele tedbir alarak olur. Bir buçuk yıl uzun bir süre fakat tedbir almak için zamanları vardı. Tedbir alınmadığı için 6 Eylül'den beri vaka sayıları ve hastanelerin doluluk oranları arttı. Buna rağmen yüz yüze eğitim sürdürülüyormuş gibi bir anlayış var. Biz artık salgınla mücadele görmüyoruz. Biz sadece salgın yokmuş gibi davranan bir anlayış görüyoruz. Sanki salgın bitmiş gibi davranıyorlar, ama gerçek öyle değil. Karantinalı sınıflar her an artıyor. Biz tekrar uzaktan eğitime geçmek istemiyoruz. Sürdürülebilir yüz yüze eğitim istiyoruz, ama sağlıklı eğitim istiyoruz'' şeklinde konuştu.