Serkan Yetişmişoğlu

Serkan Yetişmişoğlu

serkanyetismisoglu@bursadabugun.com

Yetenekli "Er"ler Derneği

2021.03.26 08:55 - Son Güncellenme: 2021.03.26 08:55
A

2014'te kaybettiğimiz ünlü sinema oyuncusu Robin Williams'ın o unutulmaz "Ölü Ozanlar Derneği" filminin, birçok sinemasever gibi bende de yeri ayrıdır.

1989 yapımı filmde, "Öğretmen John Keating" karakterine can veren Williams, farklı eğitim ve yaklaşım tarzıyla öğrencilerini etkilemişti.

ÇOK ETKİLENMİŞTİM

Bu filmi izlediğimde, 21-22 yaşlarında genç bir gazeteciydim.

Açıkçası, ben de bu çarpıcı filmden çok etkilenmiştim.

Filmde;

Mezun olduğu okula, edebiyat öğretmeni olarak dönen John Keating, değişik eğitim sistemiyle sınıftaki tüm öğrencilerin sevgisini kazanmıştı.

İzlemeyenlere tavsiye ederim.

İşimiz tabii ki film önerisi yapmak değil!

Bu sezon Bursaspor'un ligdeki performansı ve "yol hikayesi" bana bu filmi hatırlattı.

ANI YAŞAYIN...

Filmin o meşhur sahnesinde, Öğretmen Keating'in sınıftaki öğrencilerine yaptığı, "anı yaşayın (carpe diem)" özneli;

"Vakit varken tomurcukları topla. Zaman hâlâ uçup gidiyor... Bugün gülen çiçek, yarın ölebilir" sözleri, genç beyinlere kazınmıştı.

MEZUN OLDUĞU OKULA ÖĞRETMEN OLDU

İşte;

Mezun olduğu (yetiştiği ve oynadığı) Bursaspor'a 3. kez, ama bu sefer sezon başında "teknik adam" olarak dönen Mustafa Er de, "Vakıfköy'de tomurcuklanan başakları" öyle bir zamanlamayla "hasat" etti ki...

Öyle böyle değil...

Sadece hasat etse iyi...

Aynı zamanda, tam kıvamında mayalayıp, genç fidanlardan maksimum verim aldı!

İskeleti olmayan bir takımı, kervan yoldayken elindeki taze hamuru yoğurdu, şekillendirdi. Ete kemiğe büründürdü.

Futbol dünyası için "no name" denen isimsiz gençlere güvendi ve onların yaşına başına bakmadan "cesurca" sahaya sürdü.

Çünkü biliyordu ki;

Vakıfköy altyapısı;

"Yetenekli Erler Derneği" gibi her daim potansiyeli yüksek bir akademiydi.

ÖNCE YÜREKLERİNE GİRDİ 

Öğretmen Keating gibi, önce talebelerinin yüreğine dokundu Mustafa Hoca...

Sonra da cesur yöntemleriyle,  onların aşama kaydetmesinde büyük rol oynadı.

Ekibiyle birlikte; çoğunu U15'ten tanıdığı 16-20 yaşlarındaki yetenekleri, hiç çekinmeden vitrine çıkardı.

Coşkulu, hücumu düşünen, "takım oyunu" ile oynayıp kazanan, açık kanal TRT'den herkesin evine konuk olan, izleyene heyecan veren, sempatik, ama pes etmeyen bir ekip meydana getirdi.

HOCALARINA İNANDILAR

Bunu yaparken de, hem birbirine, hem de hocasına inanan bir takım oluşturdu.

41 yaşındaki teknik adam;

Yüzde 80'ini Vakıfköylü gençlerin meydana getirdiği kadroyu, ligin başlamasına 12 gün kala göreve gelmesine karşın, ortak hedefe kilitlemeyi başardı.

ONLARDAN BİRİ GİBİ...

Gençlere, "onlardan biri" gibi bir "ağabey" gibi davranarak, ama otoriteyi de elden bırakmadan başarıya inandırdı.

Şartlar nedeniyle, gençlik aşısı zorunlu başlasa da, "gençlik devriminin" baş mimarı oldu.

Neticede, bu yıl;

Er'in, cephede savaşan "er"leri, armaya hizmet görevinde, zaman geçtikçe "onbaşı" ve "çavuş" olacaklar, uzmanlaşacaklar.

Yeter ki, camia sabır göstermeye devam etsin.

HER TÜRLÜ SIKINTIYA RAĞMEN...

Yeşil-beyazlı takım; haftalar süren Covid-19 şokunu yaşasa da...

Sakatlıklar ve cezalar ardı ardına gelse de...

Ekonomik sıkıntılar "zirve" yapsa da...

HİÇ BAHANE ÜRETMEDİ

Mustafa Er;

Bu zorlu süreçte, şartlar ne olursa olsun, hiç bahane üretmedi, sıkıntılardan yakınmadı!

Her ahval ve şerait (durum ve gidişat) altında;

Hep dobra dobra konuştu.

GÜÇLÜ BİR LİDER PORTRESİ

Genç yaşına rağmen, Mustafa Er, güçlü bir "lider" portresi çizdi!

...Ve sonunda:

Camianın yüzünü "arma"ya döndürmeyi başardı.

Ne diyelim;

Umarım, bu hikayenin sonu da, başlangıcı gibi güzel olur...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları