Serkan Yetişmişoğlu

Serkan Yetişmişoğlu

serkanyetismisoglu@bursadabugun.com

Yabancı sorunu mu, "futbola yabancı(!)" sorunu mu?

2019.03.22 07:07 - Son Güncellenme: 2019.03.22 07:07
A

Kulüpler Birliği'nde yabancı kuralı tartışıldı.

18 takımdan 12'si; "14 yabancı kuralı aynen devam etsin" demiş.

6 kulüp ise, yabancı sayısının düşürülmesini istemiş.

Bunlardan 3'ü; kademeli olarak, 3 yılda 12-10 ve 8 yabancıya inmesini talep etmiş.

BURSASPOR: 8 YABANCIYA İNSİN

Aralarında Bursaspor'un da olduğu 3 kulüp de "Ligde toplam 8 yabancı olsun" diye görüş belirtmiş.

Başkan Ali Ay'a toplantı sonrası kulüp olarak düşüncelerini sordum:

"Biz, Trabzonspor ve Rizespor, ligin 8 yabancıyla oynanmasını talep ettik" dedi.

Kulüpler Birliği'nde çoğunluk; yeni sezonda da mevcut sistemin devamından yana...

Şapka düşeli, kel görüneli çok oldu amma...

Borçlar, Kaf Dağı'nı aşmış!

Benim batık kulüplerim hâlâ janjanlı bol yabancı peşinde!

Ama çoğu kulüp, "Artık altyapıya yatırım yapıp, üretime geçeyim" demiyor hâlâ...

14'Ü HEMEN 8'E İNDİRMEK OLMAZ!

Bence de hemen 2019-20 sezonunda 14 lejyoneri küt diye 8'e düşürmek, 12-16 arasında yabancı kramponu olan kulüplerin elini kolunu bağlar.

Zira, geçtiğimiz sezonlarda 2-3 yıllık sözleşme yapan ve anlaşmaları devam etmekte olan yabancılara, mecburen bol sıfırlı tazminat vermek anlamsız ve de çok büyük saçmalık olur!

Zaten kasalar tam takır!

Bir de böyle, "al paranı git" demek bütçelere büyük yara açar!

N'OLDU YERLİ TEŞVİK KANUNU?

Ayrıca, 2015'te TFF tarafından çıkarılan "yerli oyuncu oynatan kulübe teşvik" maddesinin, başta İstanbul'un 3  şampiyon takımı olmak üzere "biz 14 yabancı aldık diye, ortalama 2,5 milyon lirayı ödeyemeyiz" diye itiraz etmesiyle "kadük" olduğu söylendi!

İddia odur ki;

"TFF, kendi kuralını işletemedi!"

Yerli ve altyapıdan yetişen oyuncu oynatan kulüpler de bu konuda, "nerede bizim teşvik maddesinden gelmesi gereken paramız?" demek yerine, devekuşu misali "başını kuma gömdü"!

Bu teşviğin ödenmediği aylar sonra tesadüfen ortaya çıktı!

Hani;

"Deveye sormuşlar, 'neden boynun eğri?' diye! O da 'nerem doğru ki?' demiş!" diye bir söz var ya...

İşte, futbolumuz da aynen bu durumda!..

ÇOK "SAĞLAM" YORUM

Ertuğrul Sağlam'ın bir panelde söylediği, "Bence, futbolda yabancı oyuncu sayısını değil, futbola yabancı(!) olanların sayısını azaltmamız gerek!" sözü, aslında işin özünü oluşturuyor!

Yani ne demek istiyor?

Futbolu idare eden, teknik adam seçen ve transfer yapan kulüp yöneticilerinin futbolu bilmediğini...

Ama yönetici seçildikten 3-5 ay sonra nasıl "futbol uleması" olduğunu özetliyor aslında bu sözler!..

Yalan mı?

-Hayır! Kesinlikle doğru...

TRİBÜNE OYNAMAK İÇİN...

Hatta;

*Ülkede; Vali'den, Belediye Başkanı'ndan, Bakan'dan daha popüler olmayı seven...

*Her gün gazete ve tv'lerde boy gösteren, "taraftarına oynamayı" kendine vazife edinerek, milyon Euro x (çarpı) 3-4 yıllık hormonlu(!) kontratlara imza atmaktan kaçınmayan...

*Yaz mevsimi geldi mi, 14 yabancı kontenjanını, sanki doldurmak zorundaymış gibi uçak üstüne uçak indiren...

*Buna rağmen doymayan ve 15. hatta 16. yabancı futbolcuyu da alarak, tribünde çekirdek çitleyip, bol sıfırlı sözleşmeleri, oynamadan cebe indiren "aylak oyuncu tipi" meydana getiren...

*En acısı da, kulüpte olmayan paraları bol bol harcayıp, katlanarak artan borçları; eski parayla katrilyonlara kadar çıkartan...

"FUTBOL AKLI" KULLANMAK YERİNE...

*Kulüpte "futbol aklı" ve scout (oyuncu izleme-keşfetme) ekibi kullanmak yerine, göreve her gelen teknik adamın istediği  veya menajerin önerdiği; montajlı CD'si şahane(!) futbolcuları 3'er-5'er transfer eden işadamı-yönetici modelleri, Türk futbolunu bu hale getirdi.

Borçlar arş-ı âlâya ulaşmışken, kongrelerde; kaldır- indir kolları hesabı, giderayak hooop "ibra" edilen yöneticiler...

OBEZ CANAVARI DOYURAMADIK GİTTİ!

Transfer denen; o doymak bilmeyen "obez canavarın" elinde oyuncak olan(!) "borç şampiyonu" Türk futbolu, Bankaların; kulüplerin borçlarını yapılandırması formülüyle,"oksijen çadırından" çıkıp hayata tutunmak istiyor!

Ancaaak;

Bu tedavi, pansuman tedbir olarak mı kalacak, yoksa "onulmaz yaraya" derman olabilecek mi?

Bunu önümüzdeki dönemde hep birlikte göreceğiz.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları