2003 yılında Okan Yılmaz ve kaleci Cenk Tekelioğlu'nun son hafta, son düdükten sonra radyo başında sevinip Bursaspor'un ligde kaldığı o anı unutmak mümkün mü?

Ne yazık ki, o günlere döndük.

Herkes o meşhur kalem kağıdı aldı, "kaç puan toplarsak ligde kalırız?" diye hesap kitap yapmaya başladı.

Bunları yazarken bile utanıyorum!

Nereden nereye?!

2010'da şampiyonluk apoletini taktıktan ve 5 yıl üst üste Avrupa vizesi aldıktan sonra son senelerde inişe geçen Bursaspor'u görmenin üzüntüsünü yaşıyor camia...

Maçlarda bakıyorum da;

Futbolcular, tabelada geriye düştükten sonra reaksiyon vermiyor, yenilgiye isyan etmiyor!..

Takımda resmen bir "memuriyet" havası var!

Adeta bitse de gitsek havası...

İyi de, nereye beyler?

Bu havanın bir an önce dağıtılması gerek.

Zira, bu gidişat hiç de hayra alamet değil!

NELER GÖRDÜK NELER!

Çünkü bu gözler;

1986'yı gördü:

Kupayı aldı diye, ligi dipte bitirse de, statü gereği düşmekten kurtulan...

1987'yi gördü, "mahkeme kararıyla" 1 maçlık (Aydınspor) 2. Lig deneyiminden sonra lige dönüşünü de...

2004'teki kara sezonu da...

2006'da Süper Lig'e dönüşü de...

16 Mayıs 2010'da yaşadığımız tarihi şampiyonluğu da...

ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMA VAKTİ

Onun için;

Bugünden tezi yok, herkes üzerine düşeni yapmalı.

Artık tüm maçlar final niteliğinde...

Bu saatten sonra futbolcuların; "para pul gecikti" falan demeden, takımın ateş hattından uzaklaşması için maksimum seviyede sorumluluk alıp, elini taşın altına sokması gerekir.

KURTARIN ARMANIN ONURUNU

Artık lami cimi kalmadı!

Bu takımı; getirdikleri bu yerden yine bu futbolcular kurtaracak.

Kurtarmak zorunda!..

Beyler, bu zorlu virajda aklınızı başınıza devşirin ve temizleyin bu durumu!..

Kaldırın başınızı!

...Ve sahada verin bu ağır formanın hakkını!

Hem kendi prestijinizi kurtarın,

Hem de armanın onurunu...

DİRİLTME GÖREVİ...

Bu noktada;

Taraftara çok önemli bir görev düşüyor her zamanki gibi...

Adeta baygını diriltme görevi...

Bu destek de, negatif mesaj vermeden ve sahada gol gecikse de tepki vermeden, sadece arma için destek zamanı...

Artık ateş hattıyla Timsah arasında hiç fark kalmadı.

KÖSTEK DEĞİL DESTEK ZAMANI

Artık vakit, kurtuluş vakti!

Şimdi zaman;

Köstek değil, destek zamanı...

Birlik olma,

Kenetlenme zamanı...

Onun için de camianın tüm unsurları;

Yani, zincirin tüm halkaları; titreyecek, silkelenecek ve kendine gelecek!

Herkes kendi kapısının önünü süpürecek!

Bunun başka çaresi yok!

Çünkü, başka Bursaspor yok!

***

NE DEĞİŞTİ?

Lütfen dikkat!

Yukarıdaki satırları, ben bugün yazmadım...

Yazıyı kaleme aldığım tarih;

4 Nisan 2017...

Yani, 2 sezon önce...

O tarihte Mutlu Topçu vardı takımın başında...

Sonra Adnan Örnek ve Mustafa Er gelmişti göreve...

Sonunda bu sıkıntılı süreç, Trabzon'da son dakikada hayata dönüşle noktalanmıştı!

Detaylar bir yana;

Yaşananlar olaylarda değişen bir şey var mı sizce?

-Yok!

Sadece özneleri değiştirsek...

Ortam da, vaziyet de neredeyse birbirinin aynısı...

Adeta "fotokopi" gibi!..

Yani, sahne de aynı, roller de!..

Mesela, arşivden çıkardığım bu yazıyı aynen koysam ve altına bu notu düşmesem, kaç kişi farkederdi acaba, yazının 2 yıl önce yazıldığını...

Adeta zaman tüneline girmiş gibiyiz!

Her ne kadar üst üste 3 sezondur "dejavu" yaşasak da...

Travma üstüne travma geçirsek de...

Var mı; camia olarak kenetlenip takıma destek olmaktan, futbolculara sahip çıkmaktan, moral vermekten ve en kısa sürede kefeni yırtmaktan başka çıkar yol?..