Serkan Yetişmişoğlu

Serkan Yetişmişoğlu

serkanyetismisoglu@bursadabugun.com

Bursaspor'la nostaljik tur...

2020.04.01 07:18 - Son Güncellenme: 2020.04.01 07:18
A

Koronavirüs salgını nedeniyle liglere ara verilince, bu boşlukta insan ister istemez yıllar öncesine gidiyor...

Haliyle de;

Nostaljik sohbetler zirve yapıyor...

Dilerseniz;

Seneler önce yaşadığım Bursaspor'la ilgili anılarımı paylaşmaya başlayalım...

46 yıl önce Atatürk Stadı ile tanıştığım günlerden tutun da, Teksas'a...

Nejat Biyediç'le evinde yaptığım ilk röportajdan, deplasman anılarına...

Gazeteciliğimin ilk yıllarından, ünlü teknik adamlar ve Başkanlar ile yaşadığım birçok acı-tatlı anı...

Eski yazılarımdan derlediğim;

Nostaljik bir yolculuğa hazır mısınız?

Buyrun öyleyse...

46 YILLIK ZAMAN TÜNELİ...

1974 yılında başladı tribünlerle tanışmam...

Tam, 46 yıllık bir zaman tüneli gibi...

Zaten, 1963'ten beri Mahfel grubuyla deplasmanlara giden ve Teksas'ın atalarından sayılan Bursasporlu bir babanın oğlu olarak, bu da gayet doğaldı...

"TÜRKİYE LİGİ BEKLE BURSASPOR GELİYOR!"

1967'de İnönü'nün eski adıyla Mithatpaşa'da;

"Senin önünde bütün takımlar eriyor.

Türkiye Ligi bekle Bursaspor geliyor" pankartını arkadaşlarıyla birlikte açan Tatar Mehmet'in oğlu (Meraklısına; o pankartlı fotoğraf hâlâ babamda duruyor)...

Mesut Şen ve merhum Ersel Altıparmak'ı hayal mayal hatırlıyorum.

Dr. Recai (Özdemir), İngiliz Kemal (Batmaz), "Deli" Bahtiyar Yorulmaz, Sedat 3, Ahmet Kılıç, Beyhan, "Maradona" Çetin, "Kara Şimşek" Şenol ve İmparator Nejat Biyediç'i izledim.

TÜRKİYE KUPASI'NI TEKSAS'TA KUTLADIK

1986'da Bursaspor, Atatürk Stadı'nda Türkiye Kupası'nı kazanırken, o zaman henüz üstü açık olan Teksas'taydım Yusuf Eniştem'le birlikte...

Hatta babam beni küçükken Kansas'a götürürdü. Teksas'ın kapalıya yakın tribünüydü burası...

Rahmetli gazeteci büyüğüm Aykan Uzoğuz da bu tribüne "FAT" derdi. Yani, "Futboldan Anlayanlar Tribünü (FAT)" anlamında...

Zaten Çarşambapazarı'nda oturduğumuz için Merinos İlkokulu'nda ve stadın dibindeki Atatürk Lisesi'nde okumuş, çocukluğu ve gençliği stat çevresinde geçmiş biriydim.

Teksas'ın eski "beyin takımından"  ve #BursAnkara dostluğunun temelini atan Şehit Asteğmen Abdülkerim Bayraktar ve ikizi Fehmizat ile Lisede yan yana sınıflardaydık.

Merhum ikizler, tribünlere büyük emek verdiler Şadırvan Grubu ile birlikte...

Allah gani gani rahmet eylesin Bayraktar kardeşlere...

TRİBÜNDEN KARTON TOPLARDIK

İlkokuldayken maçtan sonra stattan çıkmaz, kartonları tribünlerin üstünden  dışarı atar, bir sonraki maçta satan arkadaşlarıma yardım ederdim.

80'li yıllarda Mücellip, Minas, Hamit, Zonguldaklı beyaz saçlı Bülent, Arap İbrahim gibi pek hatırlanmayan isimleri, her sene kümede kalmaya çalışan Bursaspor'u izledik elde kalem kağıt hesap yaparak, inançla ve de umutla...

1987'DE GAZETECİLİĞE MERHABA

1987'den itibaren 18 yaşında muhabirliğe başladım Uludağ Gazetesi'nde...

Nejat Biyediç'e, A.Suphi Evke'ye, Beyhan Çalışkan'a, kaleci Erhan Arslan'a, Yalçın Gündüz'e, Adnan Örnek'e, Turan Şen'e, Ersel Uzgur'a, A.Nail Durmuş'a, Küçük Erhan'a (Kiremitçi), Palasz'a, Macır Salih'e, Cemal Vardar'a, Erkan Öncel'e, Dr. Kemal'e yıldız verir, onlarla röportaj yaptım.

1990'da; K.Erhan'ın 0-2'den 3-2 biten o meşhur Fenerbahçe maçında Schumacher'e attığı 3 golü de, Trabzonsporlu Pfaff'a kupada attığı golleri de kale arkasında çekmiş ve bu fotoğraflarla değerli ödüller almıştım...

 

Hatta hiç unutmam; fırtınalı bir Zonguldak maçında kale arkasında gol çekmek için 90 dakika beklerken, şemsiyemiz rüzgârdan kırıldığı için, kale arkasında tepeden tırnağa kadar ıslanmıştım. Çünkü, o dönemde mutlaka "gol fotoğrafı" istenirdi bizden...

Gol, değerliydi yani...

ŞAMPİYONLUKLARIN HEPSİNİ GÖRDÜM

3.Lig takımı, Bozüyük'te Ersel Uzgur, İslam, Gürselli kadrosuyla şampiyon olurken, 2.Lig'de Kütahya'da Ahmet Kılıç takviyeli Murat Yoldaş, Faruk Korkmaz, Talip, rahmetli Kaptan Yüksel, Hacı Murat, Muharrem, Ahmet, Sadri gibi unutulmaz isimlerden oluşan ekip, ipi göğüslerken, ben elimde fotoğraf makinası yine o sahalardaydım.

Şampiyonluk turlarında kan ter içinde kalmıştım, o anları ölümsüzleştirebilmek için...

BİYEDİÇ'İN EVİNDE RÖPORTAJ...

Ayrıca unutulmaz anılarım da oldu çok şükür!..

Bursaspor'un efsane kaptanı İmparator Nejat Biyediç'in evinde 1987'de eşi Mirna ile Selvili Cadde'de Gelişim Spor Dergisi için röportaj yaptığımda, henüz biricik kızları Anja yoktu dünyada...

Sonradan çok iyi dost olacağım ve aynı gazetelerde yazıp, aynı ekranları paylaşacağım İmparator'a mutfak önlüğünü giydirip yemek pişirtirken, eşiyle tavla oynatırken, hiç kapris yapmamıştı.

Bu röportaj o dönemin en popüler haftalık spor dergisinde yayınlanmıştı tam sayfa... (O gün bize tercümanlık yapan değerli Abim Mustafa Sevinç'in kulakları çınlasın.)

KAPTAN ORHAN, BAŞKAN ÖZSELEK

Sonra yine o yıllardı. Daha dün gibi hatırlıyorum. Merhum kaptan Orhan Özselek, kulübe kimse sahip çıkmayınca, Tayyare'nin tozlu kulisinde Sinan Bür Kaptan ile 15 dakikada liste oluşturup, kaptanlık yaptığı kulübe Başkan olurken, tarihe not düşmüştüm kongre haberlerimle...

İbrahim Yazıcı, 25 sene evvel Özselek'ten başkanlığı devralırken de yine aynı sinemada oradaydım.

Vakıfköy Tesisleri ışıklandırıldığı dönemde, sezon açılışına İstanbullu gazeteciler özel olarak helikopterle getirildiği gün de oradaydım.

OTOBÜS TEPESİNDE UYKUSUZ DEPLASMANLAR

Deplasmanlar deseniz, çok başka bir alemdi...

Biz 12 saatlik Adana, 17 saatlik K.Maraş gibi deplasmanlara otobüsle giderdik. Hem de bir gece önce gidip, maçtan sonra hemen otobüsle Bursa'ya dönerek...

Yani, tıpkı cefakar Bursaspor taraftarı gibi 2 gece üst üste yollarda otobüs koltuklarında uyurduk, o meşhur tilki uykusunu...

ADANA'DA TAŞ YAĞMURU!..

Sezon 1987-88'di;

Bolu'da evsahibi takımın kale arkasına geçtim diye "taşlı kartopu" yemiştim. Ama yine de yılmadım ve montumu kafama çekip tam siper gole yattım Bolu kalesinin arkasında:)

Yine aynı sezon, Nevzat Güzelırmak yönetiminde 2.Lig için kurulan, ancak 1.Lig'de 5. olan o meşhur sezonda (1987-88), Ersel Uzgur'un ilk kez A takımda oynadığı Adana'da Bursalı 8 gazeteci içinde, Adana Demirspor maçında 5 Ocak'ta kale arkasına geçen tek gazeteci bendim...

A.Nail'in çatala ampul gibi astığı golü de sadece ben çekmiştim.

Sen misin Demirspor kalesinin arkasına gol çekmek için giden... Zaten iyot gibi açıktayım, tek başına dikilen basın kolluklu bir tip olarak...

"Şeftalili" küfürleri ve taşları yemeyi göze almıştım. Nitekim mancınıklar hemen çalışmaya başlamıştı uğultularla(!) beraber...

Koca koca taşlar kafamı teğet geçerken, Ali Nail Durmuş ve Şenol Ulusavaş'ın 5 Ocak Stadı'nda her iki yarıda attığı gollerle kazanmıştık.

Hatta taç çizgisinden fotoğraf çeken (o zaman izin vardı oradan çekmeye) bizim Suat (Paçacı) duymuş, Bursalı gazeteci abilerimizin "Bak Serkan çekiyor golleri, sen de gitsene kale arkasına" demesini ve diğer meslektaşının, "Yaa, sıkıysa sen gitsene! Baksana nasıl koca koca taşlar atıyorlar!" diye karşılık verdiğini...

TARİHE GEÇEN UNUTULMAZ HOCALAR

Yılmaz Vural'ın babacan ve samimi tavırlarını...

Nevzat Güzelırmak'ın bana 'evlat' deyişini...

A.Suat Özyazıcı'nın 'Sarı' diye hitap etmesini...

Rahmetli Yılmaz Gökdel'in defalarca uyarmama rağmen, bana hep 'Serdar' demesini de unutamam.

Hatta öyle ki;

Gökdel, 1999'da Kıbrıs Girne'de karşılaştığımızda, 'Naber Serdar' deyince ikimiz de patlatmıştık kahkahayı!..

Ayrıca, Gökdel'in Fomara Han'daki kulüpte yaşpastalı basın toplantıları da o dönemde çok meşhurdu.

Bir de "Muhabirlerden en çok Mehmet Basit'i seviyorum" derdi Gökdel. 'Neden?' diye sorunca da, "Benden kısa tek muhabir Basit de ondan" diye patlatırdı espriyi, kulakları çınlasın.

Bu arada. Mehmet Basit Abimize de Allah'tan rahmet diliyorum.

Aslında daha uzun süre görev yapacaktı 'Kısa Maltepe' lâkaplı Gökdel Hoca ama, kendi getirdiği santrfor Erhan Kiremitçi (K.Erhan) o kadar çok kaçırdı ki, ilk haftalarda, Yılmaz Hoca da adaşı Yılmaz Vural'a görevi teslim etmek durumunda kalmıştı.

1995 İNTERTOTO FIRTINASI

1995'te Musisi, İntertoto Kupası'nda tarihe geçen ilk Timsah yürüyüşünü yaparken, Baliç, Ercüment golleri sıralarken, Bursa Hakimiyet ve Yeni Yüzyıl Gazetesi'ndeki yazılarımı hiç unutamam.

İÇİMİZE AKAN GÖZYAŞLARI

2004'te gözyaşlarımızı içimize akıtıp 41 yıllık çınarın Sakarya'da devrildiği o kapkara günü Olay Spor'un sayfalarına yazmak durumunda olan spor servisinin Şefiydim o dönem...

Önceleri donup kalmıştık hepimiz...

Ama üzüntüden yığılıp kalma gibi bir şansımız yoktu.

Kötü de olsak, ağlasak da o sayfalar yapılacaktı! Nitekim içimiz kan ağlayarak görev yaptığımız o geceyi hatırladıkça yüreğim bir tuhaf olur!

2006'DA KUPA TÖRENİNİ GÖREMEDİK

Sonra...

2006'da Levent Kızıl döneminde; Lig A şampiyonluğuna ulaştığımız gece de 'önce gazeteciyim, sonra taraftar' durumunu bir kez daha yaşadım!

Kupa törenini göremeden, görev gereği gazetemiz Olay'a koşmuştuk, Cemal Abi (Ekentok) ve Ali Aydoğdu ile birlikte...

Töreni ekrandan izlemek bana çok koymuştu! Ayrıca o gece Çatalfırın'daki izdihamı ve takım otobüsünün bu nedenle Tophane'ye doğru dönmek zorunda kaldığına canlı olarak tanıklık etmek istemez miydim!?

"Gazetecilik beklemez, verilen görev kutsaldır" dedik ve yine sineye çektik.

TARİHİ ŞAMPİYONLUK GELİYOR

2009'da Avusturya kampıyla başlayan sezonda Olay Medya Spor Müdürü olarak, kampından deplasmanına; şampiyonluk sürecinin her anına tanıklık ettiğimi hatırlayınca yüreğim ferahlıyor hemen...

Nasıl ferahlamasın dostlar;

Ömür boyu peşinden koştuğu takımı, bırakın şampiyon olmuşken, ilk 3'e girmiş bile göremeden göçüp gitmiş binlerce yeşil-beyazlı yüreği düşününce, insan kendisini o kadar şanslı hissediyor ki!

Ayrıca Türk futbolunda devrim yaratan 16 Mayıs 2010 gecesi Olay TV'de spiker Gökhan Küçükkaplıdağ ile teknik direktör Yalçın Gündüz'e maç anında 90 dakikalık maç için canlı programı koyarken de zafere inanıyordum.

O; 9 saat süren rekor canlı yayında, gece gazeteyi bitirdikten sonra saat 02.30'da sunuculuk görevini Gökhan'dan devraldığımda, Adem Vural ve Erkan Öncel'le sabah 03.30'a dek şampiyonluk programı yaparken, yorgunluğumu hiç hissetmiyordum bile...

KUPA TÖRENİNİ ÇATIDAN ANLATMAK

Bir de, 17 Mayıs'taki şampiyonluk kupa törenini, Atatürk Stadı'nın çatısından yazarlarımız Adem Vural ve Erkan Öncel'in yorumlarıyla, saatlerce canlı anlatmanın;

"Veee kupa Kaptan Ömer Erdoğan'in ellerinde yükseliyor" diyerek mikrofon başında haykırmanın hazzı ve gururu, o kente, takımına, renklerine aşık olduğu kaç gazeteciye, kaç spikere kısmet olur!

Sorarım size; o anlar parayla pulla ölçülebilir mi?

TARİHİ BELGELER HAZIRLADIK

Ayrıca, o tarihi günlerde, 2 kez verdiğimiz, şampiyon Bursaspor'un 4 parçalı dev posterini, 50 bin basan Olay'ın o unutulmaz çift sayfalık devasa şampiyonluk kapağı sayfasını, 100 sayfalık kuşe kağıda basılı 'Şampiyonluk Kitabı'nı bedava verişimizi hatırlıyorum da, umarım ölmeden Allah bana yine gazeteci olarak böyle hizmetlere imza atmak nasip eder, diye dua ediyorum.

Tabii, Olay TV Spor Şefi Tarık Çapçı arkadaşımın kaleme alıp hazırladığı 'Kuruluştan Şampiyonluğa Bursaspor' adlı 63 dakikalık VCD'nin Olay'la ücretsiz verilmesini de çok önemsiyorum.

Olay Medya Spor Servisi olarak yaşadığımız o gururu unutmak mümkün mü?

O unutulmaz eserlere katkı koyan, emek veren bütün arkadaşlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum.

Olay TV'de her pazartesi Final'de Özge Yetişmişoğlu (ilk 3 ay), Tarık Çapçı, Erkan Öncel, A.Suphi Evke, Adem Vural ve tüm Olay Medya Spor ekibiyle müthiş işlere ve programlara imza attık.

O dönemde, beni kırmayıp, Olay'da "İmparator'la Dobra Dobra" köşesini yazan Nejat Hocam, tarihi başarıdan sonra bana, "Bu şampiyonluğu gördüm ya Serkan, artık ölsem de gam yemem!" demişti.

İmparator, 15 Ağustos 2011'de henüz 52 yaşında hayata veda ederken, yine benim spor direktörlüğünü yaptığım Gerçek Gazetesi'nde yazıyordu.

Nur içinde yat İmparator Biyediç!..

BOĞAZ KÖPRÜSÜ'NE ASILAN BAYRAĞIMIZ

Şampiyonluğun coşkusu çok tazeyken, Bursaspor bayrağı, tıpkı o meşhur tezahürattaki gibi İstanbul'un 2 köprüsünde DALGALANIRKEN, Tarık Çapçı, Ayhan Işık ile İSTANBUL'da 3 ayrı noktadan canlı yayın yapmıştık.

Biz bu canlı yayını merkezden an be an yorumlarken aldığımız hazzın tarifi yoktu!

Yayın ekibi olarak hepimizin tüyleri diken diken olurken, habercilik anlayışımızla yine fark yaratmış ve tüm Türkiye'ye ve dünyaya bu tarihi bayrak asma törenini anında ulaştırmıştık.

ŞAMPİYONLAR LİGİ MÜZİĞİ...

Sonraki sezon, evimizdeki ilk Valencia maçında Şampiyonlar Ligi müziğini duyduğumuzda hangimizin tüyleri ürpermedi ki?!

Glasgow Ibrox Stadı'nda, Manchester Old Trafford'da, Valencia Mestalla Stadı'nda tarihi Şampiyonlar Ligi maçlarının hepsini yerinde izleyen 10-12 kadar şanslı Bursalı gazeteciden biri olmanın verdiği tarifsiz gururu anlatmak mümkün mü?

Tabii ki hayır!

Hani 'anlatılmaz yaşanır' derler ya, aynen öyle.

IVAN ERGİC'LE OLD TRAFFORD'DA

"Kumandan" lâkaplı İvan Ergic ile İngiltere'deki ManU maçından bir gün önce, stadın kale arkasındaki tünelden Old Trafford'un çimlerine ayak basarken yaptığımız Türkçe sohbetin keyfi, değeri ölçülebilir mi?

Ayrıca şampiyonluk göremeden yitip giden o kadar çok yürek vardı ki!

Medyaya bakarsak; 23 yıl beraber maç anlattığım ve omuz omuza çalıştığım Mehmet Özman Abim, Bursa'nın duayen gazetecilerinden Aykan Uzoğuz hocamız, Enver Ayhan Abimiz, muhabirler Çetin Şeker, Selim Hacıoğlu, Atalay Gönül, Selman Aga ve daha adı aklama gelmeyen birçok basın emekçisi...

Tabii, yıllar önce kaybettiğimiz muhabir Süleyman Gökova büyüğümüzü de unutmayalım. Allah bu camiaya hizmet eden herkese rahmet eylesin. Âmin.

POTA ALTI EFSANESİ

"İyi hoş da, basketboldan hiç söz etmedin" dediğinizi duyar gibi oluyorum.

1996'da Barbaros Çıdal ve 'Oynat Uğurcuğum' olarak bilinen Yönetmen Uğur Yıldırım ile Olay TV'de başlattığımız POTA ALTI, 10 yılda tam anlamıyla efsane oldu.

Mehmet Okur'dan Hidayet Türkoğlu'na, Efe Aydan'dan Aydın Örs'e, İbrahim Kutluay'dan Ergin Ataman'a, Murat Murathanoğlu'ndan İsmet Badem'e, Atila Çakmak'tan Mete Babaoğlu'na, Doğan Hakyemez'den Mehmet Baturalp'e, Bilgin Gökberk'ten Cem Çağal'a kadar birçok ünlüyü ağırladık o dönemde...

Tofaş'la; 1997 Koraç Kupası finalinde ve 1999'da gelen lig şampiyonluğu zamanındaki özel yayınlarımız da cabası tabii ki...

Ayrıca, 13 yıl aradan sonra Pota Altı'nı BursaBugün tv'de yeniden yapmanın mutluluğunu yaşıyorum.

Bu arada 15 yıl (1995-2010) çatısı altında gururla çalıştığım Olay Medya'da; Olay FM'de 1995'te Ribaund programını da unutmayalım.

Bu arada, bu basketbol programına, bundan 27 yıl önce; 1993'te Radyo S'te başladığımı da not düşmeliyim.

USTA-ÇIRAK GELENEĞİNİ SÜRDÜRDÜK...

Birçok genç muhabirin yetişmesine de katkımız oldu naçizane...

Karşılıksız anlattık bildiklerimizi usta-çırak misali...

Kadir kıymet bilen de oldu.

Nankörlük eden de...

Neyse...

DAHA NİCE ZAFERLERE...

Velhasıl kelam;

İyi ki, 33 senedir bu işi yapıyorum...

İyi ki, Bursasporlu bir babanın oğlu olmuşum.

9 Nisan'da meslekte 34. yılıma gireceğim inşallah...

Elim kalem tuttukça ve dilim döndüğünce, bu sütunlarda ve ekranlarda;

Sevdamız Bursaspor'u ve başta Potanın Timsahları olmak üzere, diğer tüm branşlarda da, inandığım şeyleri yazmaya ve yapıcı eleştiri yapmaya devam edeceğim.

Nice yeşil-beyaz zaferler yaşamak ve yazmak dileğiyle...

Kalın sağlıcakla...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları